Zahit Akman’dan ses çıkmadı ama Deniz Baykal salı günü grup konuşmasında, Var mısın Yok musun’u örnek göstererek hükümeti ekrandan kumar oynatmakla suçladı.
Geçen hafta da Star TV’de Nihat Hatipoğlu fetva vermiş. "Var mısın Yok musun" kumar değil demiş. Medyaradar.com sitesi yazmış, oradan okudum.
Doç. Dr. Hatipoğlu’na, "Var mısın Yok musun"u örnek vererek, yarışma programlarının dinen sakıncalı olup olmadığını sormuşlar. O da, "Bir şeyin kumar olabilmesi için para yatırmak gerekir" demiş ve Var mısın Yok musun dahil yarışmaların kumar olmadığını iddia etmiş.
Hatipoğlu, Var mısın Yok musun ile diğer yarışmalar arasındaki çok önemli farkı görememiş demek. Yarışmayı kumar yapan bu farkın ne olduğunu yazılarımda açıklamıştım. Basitleştireyim:
Hatipoğlu demiş ki bir şeyin kumar olabilmesi için kişinin para yatırmış olması gerekir. Hemfikirim. Var mısın Yok musun yarışmasında başlangıçta kimse bir para yatırmadığı için sorun yok.
Sorun bankanın ilk teklifinden itibaren başlıyor. O ana kadar hiçbir şeyini riske atmamış olan yarışmacı bankanın ilk teklifinden itibaren para yatırmış oluyor. Bankanın o anda kendisine teklif ettiği paranın artık sahibi çünkü. İsterse bu parayı alıp gidebilir. Yarışmaya devam ederek artık onun olan parayı riske atmış oluyor, yani Hatipoğlu’nun ifadesiyle para yatırıyor... Yani demek ki neymiş? Var mısın Yok musun’da kumar oynatılıyormuş.
Oynatılmıyor diyen benim bu tezimi çürütsün. Yolda bulunan parayla barbut oynamak nasıl ki kumarsa... Kumara yatırılan paranın haybeden gelmiş olması nasıl ki onu kumar olmaktan çıkartmıyorsa... Bankanın teklif ettiği parayı daha büyük bir ikramiye kazanmak uğruna riske etmek de kumardır...
Aksini söyleyenin zekasından şüphe ederim. Ahlak bekçiliğinden vazgeçmek yerine programı yasaklamaya kalkanın da...
DNGLK 002 DNGLK 007’ye karşı
Akmerkez’de koridorun ortasında namaz kılan çifti ajan provokatör ilan eden Akliberaller var.
Onları oraya fotoğrafları çekilsin de, rejim karşıtları azdı diye haber yapılsın diye gönderenler varmış. Bunlar DNGLK takımındanlarmış.
Ajan olduklarına göre hadi bunlara DNGLK 007 diyelim. Yani yedi numara DNGLK’lar.
DNGLK’ların iki numaralısının kim olduğu ise merak konusu. Emre Aköz iki numara dangalak yakınımızda diyor ama isim vermiyor. Hıncal Uluç üzerine alınmış ama o da yanılıyor.
Diyelim Akmerkez’in göbeğinde namaz kılanlar gerçekten de İslamcılardan değil. Akmerkezin göbeğinde namaz kılanların kimliği önemli değil ki. İster İslamcı, ister Ulusalcı, isterse meczup olsunlar, hiç önemi yok.
Önemli olan meczup bile olsa iki kişinin Akmerkez’in göbeğinde yolun ortasında namaz kılması ve kimsenin buna ses çıkartamaması. Ne yoldan geçenlerin, ne Akmerkez güvenliğinin "Kardeşim ne yapıyorsun, yolun ortasında namaz kılınır mı?" diye soramaması. Sormaktan çekinmesi.
Olay bana 12 Eylül öncesinde gösterici öğrencilere müdahale edecekken, göstericilerin İstiklal Marşı söylemeye başlamasıyla donup kalan zavallı polis memurlarını hatırlattı.
Ne diyeyim? Daha kısa bir süre önce mahalle baskısı olmaz diye bağıran ama Akmerkez’deki mahalle baskısını görmeyip olayı DNGLK 007’liğe bağlayan Akliberaller, DNGLK 002’liği kime layık görüyorlardır derisiniz?
Küresel soğuma başladı
Türkiye kara teslim oldu, Antalya’da bile kar yağdı. Televizyon kanallarında o haber senin, bu haber benim zapladım. Gazetelerin sayfalarını hallaç pamuğuna çevirdim.
Yok, yok... Kimse "küresel soğuma"dan bahsetmiyor. Tek bir muhabir, tek bir editör, tek bir köşe yazarı bile "küresel soğumanın yol açtığı soğuk hava dalgası" diye başlamamış yazısına.
Peki o zaman geçen yaz "küresel ısınmanın yol açtığı kuraklık" diye başlayan haberleri yazanlara ne oldu? Cehaletle haber yazdıkları için işlerinden mi oldular?
Yoo. Dönemsel bir kuraklığı; hissedilebilir etkileri ancak onlarca yıl sonra ortaya çıkacak küresel ısınmaya bağlayan muhabirler, editörler, yazarlar, siz hiç merak etmeyin hepsi işlerine aynen devam...