Ölümsüzlük

Şimdi size bir sır vereceğim. İnanıp inanmamakta serbestsiniz. Ben de garanti veremem çünkü bu bir tahmin. Ama daha önceki tahminlerimde ne kadar isabet kaydettiğimi takip edenler, bu tahminimin isabet olasılığına da güvenebilirler.Evet, iddia ediyorum ölümsüzlüğün sırrı 2100 yılına kadar mutlaka keşfedilecek. Yani beni ve sizi bilemem ama çocuğunuz ya da torununuzun o günleri görme şansı oldukça yüksek. Gelelim nasılına...Bir otomobil düşünün. Ömrü ne kadardır? Ölümlü müdür, ölümsüz mü? Önümüzdeki örnekler otomobillerin de belli bir kullanım ömrü olduğunu, bu ömürleri bitince otomobil mezarlığını boylayacağını gösterir. Pratikte doğrudur da. Ama otomobilinizi sonsuza kadar yaşatmak için geçerli bir gerekçeniz ve yeterli bir bütçeniz olduğunu düşünün. Otomobilinizin ölümsüz olması işten bile değildir. Parası neyse bastırırsınız, o parçasını değiştirir, bu parçasını tamir ettirir, ne olursa olsun otomobilinizin yaşamını sürdürmesini sağlayabilirsiniz. Hatta bir vakıf kurar, siz öldükten sonra da yaşamasını garanti edebilirsiniz.Otomobil dediğin beyinsiz bir varlık. Ne belleği var, ne duyguları, ne de zekası. Yaşatmak kolay. Peki şimdi de bir bilgisayar düşünün. Bilgisayarınızı da, tıpkı otomobiliniz gibi sonsuza kadar yaşatabilirsiniz. Ancak yapmanız gerekenler bu kez biraz daha fazladır. Bir bilgisayarın, otomobilden farkı kendine has bir belleği olmasıdır. Bir bilgisayarı yaşatmak istiyorsanız, belleğindeki bilgileri de garanti altına almak zorundasınız. Bu da o kadar zor değil. Bilgisayarınızın belleğindeki bilgileri, düzenli olarak ve itinayla yedeklerseniz, bilgisayarınızı da sonsuza kadar yaşatabilirsiniz.Gelelim insan olarak size. Sonsuza kadar yaşayabilmeniz için iki şey gereklidir. Birincisi sahip olduğunuz vücudunuzun yaşatılması. İkincisi belleğinizdeki bilgileri barındıran ve herhangi bir durum karşısında hangi duyguları yaşayacağınızı, herhangi bir sorun karşısında nasıl düşüneceğinizi belirleyen reaksiyonları gerçekleştiren beyninizin yaşatılması. Ya da beden ve beyninizin tıpatıp kopyalarının yaratılabilmesi.Genetik bilimindeki son gelişmeler bedenin kopyasının yaratılabilmesini mümkün kılıyor. Geriye tek bir sorun kalıyor. O da beyindeki bilgilerin kopya bedenin kopya beynine aktarılabilmesi.Bedeniniz öldüğünde, beyninizin tüm fonksiyonlarıyla bir şekilde yaşamaya devam edebildiğini düşünün. Ölmüş olur musunuz? Hayır. Ölen yanlızca bedeninizdir. Gerçek siz, hiçbir şey göremediğiniz, hiçbir şey duyamadığınız, hiçbir eylemde bulunamadığınız çıldırtıcı bir ortamda, belleğinizdeki tüm hatıralarla, eski duygu ve düşünce gücünüzle yaşamaya devam ediyorsunuzdur.İşte bu beyinsel fonksiyonların tümünün kopyalanıp, saklanabilmesi başarıldığı anda ölümsüzlük de keşfedilmiş olacaktır. Ve inanın bana, bilimin ulaşmış olduğu bugünkü hızla, bu hiç de uzak bir tarih değildir.yurtsan@hurriyet.com.tr
Yazarın Tüm Yazıları