Cep telefonu konuşma ve mesajlaşma kayıtlarımız sadece polisin elinde olsa yine iyi. Kullanılan sistemdeki güvenlik açığı nedeniyle bu bilgilerin yetkisiz kişilerin eline geçme olasılığı da yüksek.
Polisin bütün telefonları, kısa mesajları izliyor olması neden bu kadar şaşkınlık yarattı anlayamadım.
Bunun böyle olacağı Telekomünikasyon Kurumu’na cep telefonlarını takip etme, izleme yetkisi veren ve Ekim 2005’de yayınlanan yönetmelikten belliydi.
Aralık 2005’te "Topladıkları 5 YTL’lerle ceplerinizi dinleyebilirler" diyerek herkesi uyarmıştım. Hatta Telekomünikasyon Kurumu’nun cep telefonlarını izleyecek sistem için çıktığı ihaledeki güvenlik açığına da dikkat çekmiş, telefon konuşmalarımızın izleme kayıtlarının yetkisiz ellere düşebileceği uyarısında bulunmuştum. Kimsenin umrunda olmadığı için bu risk hálá devam ediyor.
İşte 14 Aralık 2005 tarihli yazımdan bazı alıntılar:
"Hadi geçmiş olsun. Cebiniz artık kayıt altında. Ama haberiniz olsun yakında sadece cebiniz değil, cebinizden yaptığınız konuşmalar da kayıt altında olabilecek. (...)
Telekomünikasyon Kurumu (TK) bizden topladığı 5 YTL’leri öyle bir sistem kurmaya harcayacak ki, herkesin telefonunu takip edebilecek.
Ama işin daha da beter bir yanı var. TK’nın kuracağı sistem için açtığı ihale cep telefonlarımızın, yetkisiz kişilerce de takip edilebilmesine olanak veren çok ciddi bir açık içeriyor.(...)
Bu maddeyle (Takip sisteminde kullanılacak bilişim altyapısı için TK tarafından açılan ihalenin şartnamesindeki bir madde) uygulamanın, işletim sisteminin içine gömülü olması şartı arandı. Bunun anlamı şuydu; Yazılımın tam olarak ne yaptığının sonradan incelenebilmesi, yazılımı geliştirenler dışındakiler için neredeyse olanaksız olacak.(...)
Uygulamayı yazan şirket, ülkedeki tüm cep telefonlarını takip edebilen uygulamanın yönetimine teorik olarak sahip olma şansına sahip olacak".
23 Aralık 2005’te ikinci bir uyarı yazısı daha yazdım ve sistemdeki güvenlik açığının büyüklüğüne, bilişim uzmanlarının görüşlerine başvurarak dikkat çekmeye çalıştım.
Örneğin İzmir Ekonomi Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Cemal Dinçer, işletim sistemi çekirdeğine gömülü uygulama yazmanın evinizin, hatta kasanızın anahtarlarını tanımadığınız kişilere vermekle eşdeğer olacağını söylüyordu.
İnternet Teknolojileri Derneği Başkanı, Bilkent Üniversitesi’nden Doç. Dr. Mustafa Akgül ise, çekirdeğe dikkatle gömülmüş bir sistemin güvenlik, sistemin bakımı, gelişmesi ve uyarlanması açılarından riskli olduğunu, çekirdekle oynamanın, firma ve kişiye bağımlı olma durumu yarattığına dikkat çekiyordu.
Bu uyarılara kulak asan pek çıkmadı. TK’nın cep telefonu konuşma ve mesajlaşmalarını izlemek için kullandığı sistemdeki güvenlik açığı aynen duruyor.
Kimbilir belki cep telefonu kayıtlarımız şu anda sadece polisin değil, yetkisiz kişi ve kurumların da elinde... Kimin kulağı kimin cebinde...
City’s’e ceza Sarıgül’ün namusu
Sigarasız yaşama özgürlüğü veren yasayı sulandırmaya çalışacak olanları yakın izlemeye alıp, buradan teşhir edeceğimi ve yasanın öngördüğü cezaların uygulanmasının takipçisi olacağımı ilan etmiş, bu konuda sizlerin de yardımını istemiştim.
İlk büyük ihbar yazımın yayınlandığı gün, Cengiz Semercioğlu ve Onur Baştürk’ün köşesinden geldi.
Sex and the City filminin galasında City’s alışveriş merkezinde herkesin sigara içtiğini yazdı Semercioğlu ve Baştürk. İki yazar da City’s’e ceza kesilmesi gerektiğini vurguladı.
City’s Şişli Belediyesi sınırlarında. Yasaya göre City’s’e Şişli Belediyesi’nin ceza kesmesi gerekiyor.
Buradan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’e açık olarak soruyorum. Yasayı delen, hem de öyle böyle değil başkaldırırcasına, belediyeye resmen meydan okurcasına, Mustafa Sarıgül’le alay edercesine delen City’s hakkında Şişli Belediyesi olarak ne işlem yaptılar?
City’s’in bu küstah tavrını yasanın öngördüğü ceza limitinin taban rakamıyla mı, tavan rakamıyla mı cezalandırdılar? Yoksa sadece uyarmakla mı yetindiler? Uyarmakla yetindilerse, City’s’i yakın takibe aldılar mı?
Sigara yasaklarının Şişli sınırları dahilinde uygulanma başarısı, bu konuda daha evvel verdiği sözleri tutamayan Mustafa Sarıgül için artık bir namus meselesi olmalı. Yukarıdaki soruların cevabı bu yüzden daha da önemli.