Yeşim Çobankent

Bayram şekeri niyetine sanat

12 Kasım 2010
Devrim Erbil 74 yaşında. Ama 50 civarında gösterdiğine yemin etsek kesinlikle başımız ağrımaz. Zıpkın gibi dimdik. Enerjik, nüktedan ve janti... Üç kez evlenmiş. Dört çocuk (Çiğdem, Renk, Evrim ve Barış) ve beş torun sahibi.

Fakat bütün bunların çok ötesinde bir yerde duruyor. Memleketin en önemli ressamlarından. Çağdaş resmin en bilinen isimlerinden. 50 yıldır çocuksu bir neşeyle resim yapmanın yanı sıra, çoook uzun yıllar Mimar Sinan Üniversitesi’nde profesör olarak ders verdi. Yakın zamana kadar...
Merak ediyorsanız, evet. Resimleri müzayedelerde gayet yüksek fiyatlara alıcı buluyor. Koleksiyonerlerin de sevgilisi. Kafası yeni projelerle dopdolu. Onlardan bahsederken gözleri parlıyor, durmadan üretiyor.
Uzun bayram tatilinde yolu Bodrum’a düşenler, ki uçak rezervasyonlarına bakılırsa sayıları hiç az değil, Devrim Erbil’in rengarenk dünyasında kaybolabilir. Zira ‘Devrim Erbil: Resmin Şairi Bodrum’da sergisi 21 Kasım’a kadar The Marmara Bodrum’da.

KURBAN’DA SANATLA BULUŞMA

Zerrin Ulusman küratörlüğünde düzenlenen sergide 35 adet eser var: Tuval resimleri, marküteri, halı, serigrafi, litografi, cam ve pleksi çalışmaları özellikle İstanbul betimlemeleriyle hayranlık uyandırıyor. Geleneksel Türk resminden alınan ilham; kendini çok incelikli bir şekilde gösteriyor.
‘Devrim Erbil Şenliği’ kamusal sanat anlayışıyla (public art) Bodrum Yarımadası’na da taşınıyor üstelik. Bu maksatla Bodrum’daki muhtelif billboard ve digiboard’lar kullanılıyor.
Sergiyle yetinmeyerek sanatla daha fazla haşır neşir olmak isteyenleri de kucaklıyor bu etkinlik. Mesela The Marmara Bodrum’da sanat söyleşileri yapılıyor. 16-19 Kasım’da Çekirdek Film tarafından yapılmış Devrim Erbil belgeseli gösteriliyor. Leziz bir hoşluk daha var; Vinkara’nın desteğiyle hazırlanan ve sanatçının eserleriyle süslenmiş özel şaraplar da Devrim Erbil’e pek yakışıyor... www.themarmarahotels.com

HAFTASONU MESAİSİ

Yazının Devamını Oku

Tamiri imkansız saat yoktur

5 Kasım 2010
Edebiyat meraklısı bir genç olarak 1990’larda yazılan ilk kitapların çoğunu okudum. En çok çarpıldıklarımdan biri Şule Gürbüz’ün Kambur’uydu.

Romanla uzun hikaye arasında, novella diyelim, nefes kesici bir kitaptı. Boyutu, kapağı ve tasarımı da insanın aklından çıkmıyordu. Kambur’dan sonra bir de şiir kitabı yazdı Gürbüz, adı bile pek çok şiirden güzeldi: Kar Yağınca Ağrıyor.
Bu karın ardından, neredeyse izini kaybettirdi. Sonra gazetelerde görmeye başladık kendisini. Saat tamircisi olmuş. İstanbul Üniversitesi’nde sanat tarihi, Cambridge’de felsefe okumuş. 1997’de Milli Saraylar’da çalışmaya başlayınca saatlerin bozuk olduğunu görüp, saat tamircisi olmaya karar vermiş.
Türkiye’nin son mekanik saat ustalarından ‘Tamiri imkansız saat yoktur’ sözünün sahibi Recep Gürgen’in yanında çıraklığa başlamış. Saray saatlerini tamir etmeyi o kadar çok istemiş ki, Gürgen’i ikna etmek için epeyce dil dökmüş. Ustası yanında yokken hiçbir saate eline sürememiş.

BİR SARAY SAATÇİSİ

Saray saatçisi Şule Gürbüz’ün günde sekiz saat çalışarak sekiz ayda tamir ettiği saatler var. Gürgen’den sonra saray saatlerini tamir edebilen son isim, kendini ‘kalfa’ olarak nitelendiriyor. Gürbüz’le en son Milliyet’ten Yasemin Bay konuşmuş. Artık bir gizeme dönüşen edebiyatçılığı bu röportajda da es geçilmiş. Yine de bu macerayı noktalamasının ipuçlarını veriyor: “Kendi kendimle olmayı, müstakil bir hayatımın olmasını isterim. Atölyede tek başıma kalsam, istediğim hayatı inşa edebilir miyim diye düşündüm. Bir saat ustası olmayı, elimin ürettiğiyle yaşamayı kendi adıma şık ve güzel buldum. Zanaat, sanat eseri oluşturmak gibi kendi kimliğinizin, isminizin ön planda olduğu bir şey değil. Yaptığınızı bir anlamda kendinizi örterek yapıyorsunuz. Bir eseri tamir ettiğimizde ona elimizin bile değdiğini belli etmemek bizim başarımız oluyor. Sabır ve dinginlik istiyor saatçilik. Ne kadar yüksek düşünceleriniz olsa da size sadece bir saatçi, tamirci gözüyle bakılmasına tahammül etmenizi gerekli kılıyor.”

Yazının Devamını Oku

Cumhuriyet bayramı ve cadılar

29 Ekim 2010
Mankenlerin eğitimleriyle dalga geçmenin komik sayıldığı dönemlerde; Cumhuriyet’in ilan tarihini bilmeyen bir manken kızımızı dilimize fena dolamıştık.

Bunlar çoktan aşıldı artık. Hatta ötesine geçildi. Cumhuriyet’in ilan edilmesini fırsat bilerek bilgisayarda indirim yapanların, beyaz eşyada taksit kampanyası düzenleyenlerin ve hatta erzak satmaya çalışanların sayısına inanamazsınız.
Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ndeki resepsiyonda reisicumhurun elini sıkma şerefine erişemeyecek sade vatandaş da unutulmadı. Her meşrebe ve bütçeye uygun balolar ve geceler tertip edildi. Bunların çoğunda ‘örtü krizi’ yaşanmayacağının da garantisini verebilirim…

ÖPSÜN SİZİ CADILAR

Cumhuriyet Bayramı’nın hemen arkasından da envai çeşit Cadılar Bayramı; yani Halloween kutlaması geliyor. ‘Bakire masum kız’ dışında hemen herkesin öldürüldüğü kanlı Amerikan gençlik filmlerinden aşinayız bu temaya. Onun dışında süpürgeli cadılar, hayaletler ya da balkabağı maskeleriyle ne işimiz olur ki bizim? Mevlüt, kına gecesi ya da diş buğdayı neyimize yetmiyor?
Posta kutuma düşenlere bakıyorum da; Cadılar Bayramı’ı da tıpkı sevgililer günü, bekarlığa veda, baby shower ve bridal shower gibi, çaktırmadan çaktırmadan kendine yer yapıyor.
Balkabağı pastaları, cadı kurabiyeleri ve hayalet şekerlemeleri götürmek güzel ama mor dudaklı bir orman cadısı tarafından ısırılmak da var işin ucunda. Aman, dikkat!

HAFTASONU MESAİSİ

1. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı tatiline “weekend delight” konaklama paketi fırsatı. Fiyatlar kahvaltı dahil 135 Euro ve KDV’den başlıyor. Hilton İstanbul (212 315 60 00), Conrad İstanbul (212 227 30 00) ve Hilton ParkSA (212 310 12 00)

Yazının Devamını Oku

Saraybosna’yı sevmeyen bahar görmesin

22 Ekim 2010
Duvardaki posterde yıkık ve mahzun bir sokak. Üstünde ‘Nailepsi Grad Na Svijetu’ yazıyor. Yani ‘Dünya Üzerindeki En Güzel Şehir’.

Saraybosna Belediye Başkanı Alija Behmen’in odası. Memleketi ufalana ufalana fındık kadar parçalara ayrılmış. Kafamın bir türlü basmadığı karmaşık bir yönetim biçimi ve onlarca bakan var. Saraybosna’da bahar göremediysek de, sonbaharda yolumuz düşmüş. Hava limonata, şehrin bir sokağı Viyana’ya benziyor, iki adım sonrası Bursa. Kıymalı ‘bürek’ Müslüman, armut rakısı Ortodoks.
Sebebi ziyaretimiz İstanbul 2010 ‘Altın Yollar’ projesinin ‘Evliya Çelebi’nin İzinde’ ayağı. İstanbul’dan başlayan bu rota Filibe, Sofya, Manastır, Üsküp, Priştine, Belgrad, Saraybosna, Mostar, Travnik, Zagreb, Zigetvar, Pecs, Mohaç, Budapeşte, Viyana, Nürnberg, Mannheim ve Ruhr bölgesi(Dortmund, Essen, Oberhausen) üzerinden yine İstanbul’da son buluyor.

EVLİYA ÇELEBİ’NİN İZİNDE

Köklerine bağlı sevimli bir Boşnak olan İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı Yürütme Kurulu Başkanı Şekib Avdagiç; hem ev sahibi hem de bizim gibi misafir. Sevdiği şeyleri başkalarının da sevmesini isteyenlerin telaşıyla bize Saraybosna’yı anlatıyor. Bu zarif ve hüzünlü şehri sevmeye dünden hazırız zaten.
Özlem Taner, Yasemin Göksu ve İmran Türkoğlu’ndan oluşan ‘Üç Kadın’ müzik grubu; proje rotasının uğradığı her şehirde konserler veriyor. Türkçe, Kürtçe, Lazca, Boşnakça ve Ermenice şarkılar söylüyor. Biz sadece Saraybosna ve Mostar’dakini alkışladık ama sesleri pek çok Orta Avrupa ve Balkan şehrinde yankılandı. Yazar Hülya Vatansever, fotoğrafçı Serkan Taycan ve karikatürist Semih Poroy da; bu yolculuğu kitap ve belgesel haline getirdi.
Bu arada yazının başlığı da Emir Kusturica’nın müzik grubunun bir şarkısından: ‘Ko ne voli Radovana ne docek’o Djurdjevdana!’ (Radovan’ı -Kradziç- sevmeyen, bahar görmesin)

HAFTASONU MESAİSİ

1. Athena’yı özleyenlere iyi haber. Grup, sekizinci albümleri ‘Pis’i bu akşam Beyoğlu Jolly Joker Balans’ta tanıtıyor. Bilet fiyatları 45 ve 89 lira.

Yazının Devamını Oku

Oktobırın gelişi festivalinden bellidir

15 Ekim 2010
Gerçi Oktobır’ı da yarıladık ama Octoberfest’lerin hızı kesilmeyince yazmak farz oldu. İçki mevzubahis olduğunda, dürüst ama sersem bir damat adayından farkım kalmıyor: “Ara sıra alkol alırım efendim. Sosyal ortamlarda rahatlamak maksadıyla...”
Peki içki hakkında yazdığımda neden partilerde güler yüzle bedava ve rengarenk shot’lar dağıtan mini etekler kızlar gibi hissediyorum?
Memleket ahvali deyip, asıl konuya dönelim.
Octoberfest; kahvaltıda bile bira içen Almanlar’ın ünlü bira festivali. Bu festivalde hasat bayramı kutlanıyor. Geçen haftadan beri bu topraklarda da çeşitli vesilelerle kutlanıyor, bira bardakları tokuşturuluyor. Bira köpürdükçe irili ufaklı hadiseler de olmuyor değil.
Mesela başı Kusturica yüzünden fena ağrıyan Antalya Belediye Başkanı Mustafa Akaydın, bu sebeple de biraz hırpalandı. Başkanın da birasını yudumladığı bu yılki Octoberfest’te 26 yaşındaki Ahmet Anıl Durmaz alkol zehirlenmesinden hayatını kaybetti. Antalya’daki festivale yaklaşık 25 bin kişinin katıldığı söyleniyor.
Bir de Almanya Büyükelçisi Echart Cuntz’ın elçilikte düzenlediği Octoberfest kutlaması var. Hani aşka gelip İsviçre büyükelçisinin kızının dudaklarına yapıştığı... Hatırladınız mı?

BAVYERA KOSTÜMLÜ KIZLAR

Octoberfest’lerin sonunucusu, 21 Ekim’e kadar İstanbul’daki Taps Bebek’te. Burası el emeği göz nuru, özel yapım biralarıyla meşhur bir mekan. Bavyera kostümlü kızların servis yapacağı festival boyunca bölgenin özel lezzetlerine buz gibi çeşit çeşit bira eşlik ediyor.
Futbol sever olmadığım için bilmiyorum ama birayla futbol da iyi gidiyor, diyorlar. Festival esnasında dev ekranda maç keyfi yaşamak da mümkün. Küçük bira fiyatına satılacak büyük biralarla birlikte Bavyera usulü sosis, özel blini ekmeğine Alman salatası ve karides, pane edilmiş haşhaşlı ve susamlı tavuk lolitaları gibi sarışın ve gürbüz lezzetler yuvarlanacak.
Sosisten balığa kadar her tür yemeğin yanında servis edilen ve bir çeşit simit olan ‘pretzel’ de tadılmalı. Ayrıca Almanlar’ın beyaz bira dedikleri ‘Hefeweisen’ sadece bu festivalde satılıyor.
‘Bir litrelik bardaklardaki birayı en çabuk kim bitirecek?’ gibi yarışmaların düzenleneceği festivalin katılımcılarını sürpriz hediyeler bekliyor.
Elçiye zeval olmaz. (212) 263 87 00

HAFTASONU MESAİSİ

1. İbrahim Tatlıses sevenler, bugün İstanbul Anadolu yakasındaki Optimum Outlet Alışveriş Merkezi’nde toplaşın. Saat 23.30’da başlayacak konserin bilet fiyatı 60 lira. (533) 396 00 96
2. Nil Karaibrahimgil iklim değişikliğiyle mücadele ediyor. Nasıl mı? Bugün 22.00’de İstanbul Galatasaray Adası’ndaki Suada Club’da bir konser vererek. Bilet fiyatları 61.50-165 lira arasında. (216) 556 98 00
3. EZ3kiel diye bir grup duydunuz mu hiç? Kendileri Fransız ve sağlam müzik yaptıkları söyleniyor. Bu gece saat 22.30’dan itiberen İKSV binasındaki Salon sahnesinde olacaklar. Bilet fiyatları 28- 23 lira. (216) 556 98 00
4. Tiefschwarz; bu gece Babylon’daki Binboa Urban Serisi’ni başlatıyor. Tiefschwarz; house sahnesinin güçlü isimlerinden bir DJ ikilisi. Namı diğer Alexander ‘Ali’ ve Sebastian ‘Basti’ Schwarz Kardeşler. Ancak İstanbul’a küçük kardeş Basti geliyor. Kapı açılışı 23.00, biletler 33.50 lira. (216) 556 98 00
5. Red Bull’un ünlü Flight Club partisi serisi ‘360istanbul’da Felix Da Housecat, DJ Mavrik, DJ Filth, DJ Allen ve DJ Mike dinleyenleri Rio’dan Ibiza ve New York’a uçuruyor. 23.00’da başlayan partinin bilet fiyatı 25 lira, mekanı 360istanbul. (216) 556 98 00
6. Türk rock müziğinin genç temsilcilerinden ‘Gece’ grubu bu gece 22.30’dan itibaren Bronx Pi Sahne’de çalıp söyleyecek. Bilet fiyatları öğrenci 15, tam 20 lira. (216) 556 98 00
7. Geliştirdiği bir tür ‘stretching-esnetme’ yöntemiyle kadınlarla genç kalmanın sırlarını paylaşıyor Marja Putkisto. 1 Ekim’de İstanbul’a geleceğini duyurmuştuk ancak bu buluşma gerçekleşemedi ve yarına ertelendi. Putkisto’nun uygulamalı olarak göstereceği ünlü metodu merak ediyorsanız yarın 13.00-18.00 arasında Galatasaray Meydanı’nda olun.

VE SAİR GÜNLER

1. Tango severler yaşadı. Arjantin Balesi’nde uzun yıllar dans eden koreograf Carolina Soler tarafından yaratılan Estampas Portenas’ın gösterisi ‘Tango Felling’ 15, 16, 18 Ekim 21.00’de; 17 Ekim’de de 15.30’da Türker İnanoğlu Maslak Show Center’da. Biletler 56-107 lira. (216) 556 98 00
2. İstanbul Akaretler’deki Şairler Sofrası Parkı’ndaki 10 şairin heykeli aydınlatıldı. Bu güzellik 26 Ekim’e kadar sürüyor.
3. Zeytinle ilgili her şey bir kursta öğretiliyor. Üç gece dört gün süren kurs sırasında Çanakkale’deki Çetmihan Otel’de konaklıyorsunuz. Hediyesi bin 400 lira. (286) 752 61 69
4. Cem Adrian yeni albümü ‘Kayıp Çocuk Masalları’nı 20 Ekim 22.30’da Beyoğlu Hayal Kahvesi’nde vereceği bir konserle tanıtıyor. Bilet fiyatı 34.50 lira. (216) 556 98 00
5. İstanbul’u gözleriniz kapalı dinlemek ister misiniz? Soundshift (Ses Festivali) projesi kapsamında Kadıköy Moda’da açık havada gözler kapalı ve rehberli bir yürüyüş serisi düzenleniyor. 15, 16 ve 17 Ekim’de saat 10.00, 14.00 ve 16.00’da yapılacak yürüyüşler herkese açık ve ücretsiz. Rezervasyon lokomotif.moda@gmail.com
6. Kağan Tayanç, 21 Ekim’de 20.00’de sufi rock eserlerini akustik yorumlarla sunuyor. Yer Tuzla İdris Güllüce Kültür Merkezi, bilet fiyatları 2-4 lira. (216) 494 26 56
Yazının Devamını Oku

Kılavuzu karga olan çok eğlenir

8 Ekim 2010
Topkapı Sarayı’nın söz dinlemez kargaları vesile oldu madem, o zaman, tüyleri mavi-siyah parlayan bu kuşun gör dediğine bakalım. Siz bakmayın kılavuzu karga olanlar hakkında ileri geri konuşanlara. Kargaya bir şans tanıyın. Akıllı, düşünceli, egosantrik ve enteresan hayvandır karga. Kimselere, hatta diğer kuşlara bile benzemez. Olur olmaz her yere burnunu sokmak doğru mudur, tartışılır ama insan bazen yanlışlıkla çok eğlenebilir de.
Ey cemaati Hürriyet Cuma... 
Bazılarımız işe her gün kıravat-ceket gran tuvalet gitmek zorunda, bazılarımız sadece bugün birazcık rahatlayıp spor pantolona geçiyor. Hatta aramızda henüz mesai denilen karabiber öğütme değirmeniyle hiç tanışmamış arkadaşlar bile var. Yine de ‘cuma akşamı’ denilince hepimizin dişleri kamaşıp, gözleri baygınlaşıyor işte.
Cuma gündüzden program yapacak bir sevgilisi olanlara ne mutlu. Aman, elini sıkı sıkı tutsunlar! Olmayanların da dileyelim ki, hayırlı bir arkadaş grupları olsun. İçkileri karıştırdığınızda hop diyecek, olmadık insanlara yeşillendiğinizde mani olacak cinsten.

PİKNİK DE OLUR, YEMEK KURSU DA

Emin olun, şarkıda söylendiği gibi gece sadece aşıklara ait değil. Sadece gençlere, 36 bedenlere, güzel ve bakımlı insanlara ve su gibi para harcayanlara da değil... İnsan bazen böyle olduğu hissine kapılsa da, sakince gözünüzü kapatın ve geçmesini bekleyin. Emin olun, geçiyor.
Hem eğlenmek, dinlenmek, neşelenmek, hayattan tad almak ve bir parça mutluluk kovalamak neden sadece karanlık gece mekanlarının tekelinde olsun ki?
Program yapmak; hele de haftasonu programı yapmak çok zevklidir. Hiç yoktan hayal kurarsınız, içiniz açılır. Hele de bunlar bulaşıcı olursa, bundan iyisi kaymaklı ekmek kadayıfı.
Memleketin en kuytu köşesinde yaptığınız programlara bile başkaları ortak olsun isterseniz, yukarıdaki adrese bekleriz. Tarihlere dikkat ederseniz, bilhassa seviniriz. Üniversite şenliği, punk-art konserleri, emzirme haftası etkinlikleri, Senegal Yemekleri Festivali ya da Sivas Suşehri İlçes Dayanışma pikniği hiç fark etmez...
Velhasılı kelam, kargayı izlemeye devam.

HAFTASONU MESAİSİ

1. Jack Daniels’ın Jack Amcası 160. yaşını kutluyor. Park Hyatt Istanbul Maçka Palas’ın terasında haftasonları ‘Funkin’ Nights with Jack Daniel’s’ partileri var. Bu partiler 20.30’da Dana Leese’in söylediği şarkılarla başlıyor. DJ Meto da funk ve soul klasikleri çalıyor. (212) 269 19 90
2. İstanbul Beyoğlu’ndaki Tomtom Sokak, gözünü Asmalımescit’in tahtına dikti! Bu sokaktaki mekanların ortak oluşumu ‘Tomtom Fun Aid’de güzel mi güzel bir etkinlik başlattı; ‘Alt.Caz’. Yani, her haftasonu yerli/yabancı caz ve rock grupları bu sokakta akustik performanslar sergileyecek. (212) 244 85 67
3. Memesi olan herkesi yürümeye davet ediyor Avon. Meme Kanseriyle Mücadele yürüyüşü 10 Ekim’de Ortaköy-Beşiktaş hattında. Her bir katılımcı adına 8 lira bağışlanacak yürüyüşte, Beşiktaş’a varanlar Candan Erçetin konseriyle kurtlarını dökecek.
4. İlhan İrem, 9 Ekim gecesi İzmir Açıkhava Tiyatrosu’nda bir konser veriyor. ‘Işık ve sevgi’ dolu gecenin bilet fiyatı 45-67 lira. www.biletix.com
5. The Marmara Şişli, Chicago müzikaline özel konaklama paketi imkanı sağlıyor. Bu gün ve yarın The Marmara Şişli’de kalanlara Chicago Müzikali bileti hediye ediliyor. Konaklama paketi kapsamında yiyecek, içecek servislerinde yüzde 10 indirim yapılıyor. İnternet ve otopark gibi hizmetler de ücretsiz. Ayrıca müzikalin adını taşıyan özel bir mönü de hazırlandı, kişi başı fiyatı ise 60 lira. www.themarmarahotels.com.tr
6. Balkan müziğinin usta ismi Goran Bregoviç buraları artık komşu kapısı yaptı. Yine de kendisini dinlemelere doyamıyoruz. Bregoviç’e bu gece İstanbul Maçka Küçükçiftlik Parkı’nda eşlik ediyoruz. Çingeneler Zamanı, Arizona Rüyası ve Yeraltı filmlerinin hatrına... (216) 556 98 00

VE SAİR GÜNLER

1. Sevdiğimiz saydığımız gitar virtüözü Doğan Canku, uzun bir aradan sonra 14 Ekim’de İstanbul Mask Live Music Club’da 22.00’da sahne alacak. Bilet fiyatı 25 lira. www.masklive.net
2. Japon mimar Takaharu Tezuka İstanbul ve İzmir’de iki konferans verecek. ’Nostaljik Gelecek’ başlıklı konferans 12 Ekim 19.00’da Yapı-Endüstri Merkezi’nde ve 13 Ekim 17.00’de İzmir Ekonomi Üniversitesi’nde. www.yemetkinlik.com
3. Eğlenceli ve deli rock grubu Baba Zula yeni albümü ‘Gecekondu’yu 13 Ekim 21.30’da Babylon’da tanıtıyor. Bilet fiyatı 28.50 lira. (216) 556 98 00
4. Big Chefs, bütün şubelerinde hafta içi 12.00, hafta sonu 15.00’e kadar kahvaltı seçenekleri sunuyor. İstanbul Etiler, Ankara Çayyolu, Çukurambar ve Gaziantep Sanko Park AVM şubelerindeyse her pazar 10.00-14.00 arasında brunch büfesi var. Altı yaşa kadar yaş ücretsiz, 6-12 yaşsa yüzde 50 indirimli. Etiler, (212) 263 83 53.
5. İstanbul’daki İnsancıl Atölyesi’ndeki yazarlık seminerlerinde; yaratıcılık, yazma yolları ve çatışmalar işleniyor. Şiir seminerlerindeyse; imge, simge ve biçim anlatılıyor. (212) 249 80 19
Yazının Devamını Oku

Sana kırmızı çok yakışıyor

30 Aralık 2008
Evet, doğru söylemişler. 5 lira fazla olsun, kırmızı olsun. Kırmızı yalnızca kanı hızlı akanlara değil mavi kanlılara da hizmet ediyor.

Madem bir parti başlatmanın en kısa yolu kırmızı bir ateş yakmaktan geçiyor o zaman yaşasın kırmızı elbiseler! Hele de kırmızı artık “yılbaşı” sözcüğünden ayrı telaffuz edilemez hale geldiyse...

Bayram sabahı kucağınıza alarak uyuduğunuz kırmızı rugan pabuç hikayesi çoktan bayatladı. Sokaklar artık kırmızı ayakkabılı ve çizmeli kadınlarla dolu. Davetlerde, partilerde bile baştan aşağı simsiyah giyinip altına kırmızı topuklu ayakkabıları çeken kadından geçilmiyor. Bir aralık da kırmızı ceket modası sarmıştı ortalığı. Bir erkek arkadaşım bu durumla “Eyvah, kırmızı urbalılar geliyor” diye dalga geçerdi. (Teksas, Tommiks kültürü olanlar espriyi anlamıştır.)
Benim de kırmızı ayakkabılarım var. Çok ucuza aldığım ve gayet ucuz da görünen ama giymekten bıkmadığım kırmızı rugan botlarım, kırmızı bir paltom, birkaç tane kırmızı elbisem, kırmızı kazaklarım ve ara sıra allık niyetine de kullandığım kırmızı bir rujum var. Bir de daha genç ve zayıf olduğum dönemlerde üstümden çıkarmadığım kırmızı bir pantolonum vardı.

HERKESİN KENDİ KIRMIZISI VAR Boğa burcu olduğum halde kırmızı beni öfkelendirmiyor, tam tersine neşelendiriyor, sakinleştiriyor. Sanki 40 yaşından sonra artık rahat rahat kırmızı giyemeyecekmişim gibi geliyor ve bu nedenle ne zaman yeni bir şey alacak olsam elim hep kırmızıya gidiyor. Kırmızının fotoğraf makinesi, lap-top ve cep telefonu gibi dijital aletlere de çok yakıştığını düşünüyorum. Kırmızıyı sevmediğim tek yer dekorasyon ve ev eşyaları. Sürekli kırmızı görmek ve bu renge bakmak kırmızıyı sevenleri bile sinirlendirip, dikkatini dağıtabilir. Çünkü kırmızı maruz kalınacak değil, özenle seçilecek ve başka şeylerle eşleştirilecek bir renk.
İmaj danışmanı Özlem Çakır bir toplantıda “mutlaka herkese uygun bir kırmızı vardır” demişti. Hem sarışınlara hem kumrallara hem de esmerlere yakışan nadir renklerden biri kırmızı. Yalnız kızılların biraz dikkatli seçimler yapması ve biraz daha bordo tonlarına meyletmesi gerek.
Kırmızının bu kadar sevilmesinde ton seçeneğinin çok olması da etkili muhakkak. Nar çiçeğinden şarabi bordoya, kan kırmızısından Karmen kırmızısına, domates kırmızısından kiremit rengine kadar istemediğiniz kadar tonu var. Buna rağmen aslında temelde iki tür kırmızı bulunuyor: Bazında mavi olan soğuk kırmızılar ve sarı olan sıcak kırmızılar. Biliyoruz tabii, kırmızı tabiatı gereği sıcak bir renk ama terminoloji icabı “soğuk ve sıcak” diye ayrılıyor. Sıcak kırmızılar esmerlere, soğuk kırmızılarsa sarışınlara daha iyi gidiyor.

Yazının Devamını Oku

Özgür Masur ve elbiseleriyle tanışın

23 Aralık 2008
Belki de yeni neslin en yetenekli, şaşırtıcı ve yaratıcı modacılarından biri Özgür Masur. Hande Ataizi, Hatice Aslan, Beren Saat ve Aşk-ı Memnu dizisindeki diğer güzel kadınlar onu çoktan keşfetti bile. Şimdi Masur ve insanda yutkunma hissi uyandıran elbiseleriyle tanışma sırası sizde.

Özgür Masur’la yaklaşık bir yıl önce ilk tanıştığımızda henüz hiçbir tasarımını görmemiştim. Kendini anlatırken ilk koleksiyonunun adının "Den Den Hayatlar" (Türkçe dilbilgisindeki tekrar işareti gibi) olduğunu söyledi. Parkinson hastalığından etkilendiğini belirtip, uzun uzun işin hikáyesini ve felsefesini açıklamaya girişince, içimden "eyvah" dedim. "Yine parça pinçik kesimler, kaba dikişler ve içi dışına çıkmış giyilemeyecek kıyafetler göreceğiz."/images/100/0x0/55eb3430f018fbb8f8b21899

Öyle olmadı. Kısa bir süre sonra Galata Moda Haftası’ndaki küçük standında mikro bir koleksiyon sergiledi Masur ve tasarımlarına çarpıldım! Benimle aynı fikirde çok insan olmalı ki, Masur o festivalin yıldızı oldu ve koleksiyonu acayip ilgi gördü.

BİR KÜÇÜK ELBİSE İÇİN UYKUSUZ GECELER

Gördüğü ilginin de etkisiyle Galata Moda’dan hemen sonra kendi showroom’unu açmaya karar verdi Masur. Nişantaşı ile Teşvikiye arasındaki çatı katını bulduğunda parası az, cesareti ve özgüveni çoktu. "İlk geldiğimde burası kümes gibiydi" diyor. Neredeyse her şeyini elleriyle kendisinin yaptığı showroom’u şimdi hem sıcak hem de sade bir eve benzeyen bir çalışma mekánı.

Yuvasını bulup içine yerleştikten sonra, krize rağmen 2008 Masur’a uğurlu geldi. Geçen yıl hiç tatil yapmadan, yemek yemeden sadece 3-4 saat uyuyarak günlerce çalıştı genç modacı. Elbiselerine karakterlerini veren origamik detayları, drapeleri, saç örgülerini ve geometrik kumaş gülleri elde tek tek hazırlaması en az 4-5 gün alıyor çünkü.

HATİCE ASLAN, HANDE ATAİZİ VE AŞK-I MEMNU

Masur’un elbiselerinin ünü kısa sürede yayıldı elbette. Best Model birincisi Yelda Kara’yı giydirdi önce. Ardından Hatice Aslan’ın Altın Portakal’daki galada giydiği pembe-somon tuvalet geldi ve Aslan’ı diğer galalarda da giydirmeye başladı. Hande Ataizi, Ayşe Brav, Füsun Eczacıbaşı, Ferhan İstanbullu ve Banu Sağnak da; "Giydireceğim insanla aramda duygusal bir bağ olması lazım. Tasarımlarımı herkese kolay kolay emanet edemiyorum. Ama mesela öyle bir kadın gelir ki, ona inanırsam parası yoksa bile buradan boş çıkmaz" diyen Masur’un hayranlarından bazıları.

Ha bir de Aşk-ı Memnu dizisi var. Başta Beren Saat ve Nebahat Çehre olmak üzere dizinin bütün güzel kadınları Masur imzalı şık elbiseler giyiyor. Hatta bazen dizi yayınlandıktan sonra telefonlar kilitleniyor, Almanya’dan bile arayanlar oluyor: "O krem rengi şahane elbiseyi nereden bulabiliriz?"

BİR MASUR ELBİSESİNİ NASIL TANIRSINIZ

Gelelim Masur’un anlata anlata bitiremediğimiz ve insanı yutkunmaya sevk eden koleksiyonuna. Hep elbiselerden söz ettik ama koleksiyonda opak çorapla mini elbise olarak da giyilebilecek, jean pantolonla da eşleştirilebilecek tunikler de var. Renkler ağırlıklı olarak siyah, beyaz, fildişi ve gri. Arada tek tük nefti ve petrol yeşilleri var. Renk konusunda çok hassas olan Masur yakında narçiçeği, indigo ve patlıcan moru gibi doygun renklerle de çalışacağını söylüyor.

Genellikle şifon, saten ve ipek gibi akışkan kumaşlarla hazırlanan elbiseleri için "modern romantik" ifadesini kullanmak pek yanlış olmaz. Etekleri genelde diz boyu ve zarif. Bağırmayan, kendini alttan alta hissettiren bir iddia ve seksapel taşıyorlar. Galiba çarpıcılıkları da buradan geliyor.

Üstelik kadınları seven ve şefkat gösteren bir modacı Masur. Beden ve kilo faşizmi yapmıyor, zaten elbiselerinin formu da giyene doğal bir incelik kazandırıyor. Bu elbiseler tek beden olarak tasarlanıyor ve 36 beden kadını da 40 bedene de uyuyor.

Masur tasarımlarını Midnight Express mağazalarında ve kendi showroom’unda bulabilirsiniz.

Henüz 30 yaşında bile değil

- Şu sıralar ikinci koleksiyonu hazırlayan Özgür Masur tekstilci bir ailenin en küçük çocuğu olarak 1979’da İstanbul’da doğdu.

- 2001’de Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tekstil Sanatları Bölümü Giyim Tasarımı Sanat dalından birincilikle mezun oldu ve iş hayatına başladı.

- 2001’de Moskova’da "Lesshow"da "Geleceğin Tasarım Yıldızı" ödülünü kazandı ve koleksiyonunu sergiledi.

- 2002’de İTKİB Genç Tasarımcılar yarışmasında üçüncü oldu.

- 2008’de İF Moda Fuarı’nda Parkinson hastalığından yola çıkarak hazırladığı "Den Den Hayatlar" adlı 30 parçalık koleksiyonu beğenildi.

- Kendi ismiyle hazırladığı koleksiyonların dışında başka firmalarla da işbirliği yapıyor ve yapmaya devam etmek istiyor.

Sevdiğimiz Kadınlar Beğendiğimiz Hareketler Bettie Page

Ortada Pirelli takvimlerinin ve süper modellerin filan olmadığı 1950’li yılların en ünlü pin-up (takvim) kızıydı Bettie Page. Ve geçen hafta 85 yaşında öldü.

1980’lere kadar kimsenin hatırlamadığı Page’in ikinci doğuşu Dave Stevens’ın çizgi romanı "The Rocketeer" sayesinde oldu. Bu çizgi romanın 1991’de sinemaya uyarlanması ikinci dalga bir Bettie Page çılgınlığı yaşanmasına neden oldu. Ortalığı fanzinleri, fotoğraf ve film koleksiyonları sardı. Page’in hayatını konu eden 2’şer adet film çevrilip biyografi yazıldı.

Bundan 50 yıl önce Marilyn Monroe ve Jayne Mansfield’den sonra fotoğrafları en çok rağbet gören pin-up kızıydı Page. Tıpkı Monroe ve Mansfield gibi Playboy’a poz vererek ünlendiğinde o devre göre geç sayılabilecek bir yaşta, 30’larının başındaydı. Nashville Tennessee’de yoksul bir ailenin altı çocuğundan biri olarak doğdu, anne-babası Page 10 yaşındayken ayrıldı. Bir süre yetimhanede kaldığı ve babasının cinsel tacizine uğradığı biliniyor. George Peabody Üniversitesi’nde öğretmenlik eğitimi gördü. Lise arkadaşı Billy Neal ile evlendiğinde 20’sindeydi ve 4 yıl sonra boşandı. New York’ta Coney Island plajında amatör fotoğrafçılık yapan bir polis memuru tarafından keşfedildi ilk kez. Genç kadın şansını sinema, tiyatro ve televizyonda da denedi ama asıl kariyerini bir "seks bombası" olarak yaptı. Bazı özel erotik filmlerde de rol aldı; Teaserama ve

Bondage filmleri bunların en ünlüsü.

1957 yılında ikinci kez evlenen Page, çıplak poz vermekten vazgeçerek kendini dine verdi ve Hıristiyan topluluklarına katıldı ancak bir süre sonra dışlandı. 10 yıl sonra üçüncü evliliğini yaptı ve hiç çocuğu olmadı. Bu sıralarda psikiyatri tedavisi görmeye başladı. Nihayetinde 1983-1992 yılları arası bir akıl hastanesine kapatıldı. Bu tarihten sonra yeniden keşfedilmişti ama yine de pek ortalarda görünmedi. Oysa resimleri her yerde görünmeye başlamıştı.

MODA AJANS

Burada ürün ve fırsat çok

YKM, yeni yıl hediyeleriniz için giyimden ayakkabıya, kozmetikten aksesuvara, dekorasyondan teknolojiye kadar binlerce marka sunuyor. "Büyük Kış İndirimi"nin yanı sıra Bonus ile kozmetik veya ev reyonlarından yapılacak 100 YTL ve üzeri alışverişlere de 50 YTL indirim kuponu var.

Zeki, çevik ve ahlaklı kızlar

Mayo ve iç giyim markası Zeki Triko’nun yeni iç çamaşırı koleksiyonu kadar koleksiyonu tanıtan Perulu manken Anahi Gonzales de iddialı. Zeki Triko’dan ne anlı şanlı güzeller geldi geçti, belki Los Angeles’ta yapılan bu son çekim de 21 yaşındaki Gonzales’e uğurlu gelir.

Bu sefer de yılbaşı indirimi

Stefanel’in sonbahar-kış kadın ve erkek koleksiyonları yüzde 30 indirimde. Stefanel’de bu kışın vazgeçilmezi uzun triko elbiseler, hırkalar, kalem etekler, yüksek belli etek ve pantolonların yanı sıra çalışan kadınların ihtiyaçlarına yönelik "executive corner" köşesi de bulunuyor.

Hediye mücevheri kim istemez

Adil Mücevher’in 2008 koleksiyonu ağırlık olarak modern kadınları hedefleyen pırlantalı modellerden oluşuyor. Ancak koleksiyon sadece altın ve pırlantadan ibaret değil, zümrüt, safir, yakut ve topaz gibi renkli değerli taşlara da yer verilmiş.
Yazının Devamını Oku