‘Sen yüzüne sürgün olduğum kadın’

Yavuz GÖKMEN
Haberin Devamı

Köpeklerin salındığı ama taşların bağlandığı bir Nasreddin Hoca ülkesinde başka nasıl bir sayım yapılabilirdi? Son sayımın garabeti üzerine tartışmalar bu yüzden bana daha da garip geliyor.

Bu sayımda insanlara hemen hiçbir sağlıklı soru sorulmadı. Çünkü her zamanki gibi devlet, halkının gerçeklerini öğrenmeyi asla istemedi. Buna karşın kendi kafasında yarattığı gerçeği halkına empoze etti.

İstediği cevapları almak için kendince geçerli ve yeterli sorular sordu.

Bu arada kadına saygısızlığını gene belgeledi. Peki ama devlet adındaki bu erkekler imparatorluğu, kadına ilk ve son kez mi saygısızlık yapıyor?

Erkekler imparatorluğu için kadın kavramı, ezilecek, horlanacak ve canı istedikçe, kendi istemine bakılmaksızın yatağa atılarak çocuk doğurtulacak bir varlığı simgeler.

Bu varlık, erkeğinin kayıtsız şartsız kölesi oldukça değerlidir. Başkaldırmaya teşebbüs ettiği anda başta dayak olmak üzere her şeyi hak etmiş demektir.

Bir köle nasıl evin reisi olabilir?!

* * *

Ancak ve lakin artık bu çağdışı kafa tarihe gömülüp gidiyor. Bu karanlık eylem son çırpınışlarını yaşıyor.

Artık bu ülkede kadınlar için güzelim şiirler yazılıyor, şarkılar besteleniyor. Erkekler imparatorluğu da, köle saydığı kadının gerçekte kendisinin mutlak efendisi olduğunu anlamaya başlıyor.

Ne yazık ki bu gerçeği henüz kadınların birçoğu anlamak istemiyor. Ama zaman içinde onlar da anlayacaklardır.

Her kadın, bir âşık, bir sevgili, bir olağanüstü varlık olduğunu bir gün kavrayacaktır. ‘‘Sen yüzüne sürgün olduğum kadın’’ mısraında kendi payı olduğunun bilincine bir güzel varacaktır.

‘‘Sen yüzüne sürgün olduğum kadın

Kardeşim olan gözlerini unutmadım

Çocuğum olan alnını, sevgilim olan ağzını

Dostum olan ellerini unutmadım.’’

Cemal Süreya'nın bu enfes dizelerini bir gün tüm erkekler ezberlediklerinde, bir kadın devrimi yaratılacaktır. Tüm erkekler şiirin olağanüstü duygusunu içlerine sindirdiklerinde, ülkeye bir sonsuz bahar gelmiş gibi olacaktır.

* * *

Ama şimdi bütün bunların sadece beklentisi içindeyiz ve biliyoruz ki çok uzak olmayan bir gelecekte bütün bunlar olacaktır.

O zaman yepyeni ve saygılı sayımlar yapılacak, insanlar eve kapanmayacak, sokaklarda barış türküleri söylerken sayılacaklardır.

İnsanlara potansiyel suçlu gibi bakılmayacak, günahsız insan arayışı sona erecektir.

Bir gün, kadın kadının kurdu olmayı bırakacak, kendi sonsuzluğunu kendince yaşayacaktır.

O zaman kadınları; analarımız, bacılarımız, çocuklarımız, sevgililerimiz olarak görecek ve kucaklayacağız.

Kadınsız bir dünyanın karanlıktan ibaret olduğunu algılayacağız.

Biz kadınlarla Türkiye'yi yeniden yaratacağız.

Çünkü yaratıcı olanlar aslında onlardır.

Yazarın Tüm Yazıları