Efe, Muşka ve Leyla bizi her gün şaşırtmaya devam ediyor. Bu koroya yeşil gözlü bembeyaz bir kedi de dahil oldu bir gece
* Efoş bu sene İstanbul’un tüm semtlerindeki veterinerlere tek tek gitmeye kararlı! Ayağı iyileşmeyince bu sefer evimize yakın başka bir veteriner bulduk. Tahmin ettiğim gibi, patisine batan bir şey muhtemelen içeride kalmış ve enfeksiyona sebep olmuş. Ne olduğunu bilmiyoruz; büyük ihtimalle vücudun erittiği bir pisiotu. Durumu iyi, iyileşmesi tamamlandı sayılır. Ayağındaki kırmızı-mavi bandajlarla komik komik dolaşıyor evde. * Efe muayene olurken bir pano görmüş sevgilim. Kedilerin kilolarına göre sınıflandırılmalarıyla ilgili. Bizim Muşka, bu tabloya göre ‘ileri seviyede obez’ grubuna giriyor. Ona boşuna “ayı” demiyorum... Bir ara 10 kiloydu, diyet mamayla sekiz buçuğa düştü. Ama son aylarda yine abarttı, tartmaya korkuyorum. Tek bildiğim, Leyla’dan ağır olduğu! * 11 aylık Leyla’nın kelime dağarcığı beşle falan sınırlı ama hayvanlardan yana eksiği yok. “Kedi nasıl çağırılır?” diyoruz, “pssss pisssiii” diyor. “Efe Abin sana ne diyor?” diye soruyoruz, cevap “hrrrrr”. Leyla, Efe uyurken üstüne çıkmaya çalıştığı için bizim korkak sürekli hırlıyor. Bir de, “Kediler nasıl su içer?” dediğinizde, dilini çıkara çıkara kedi taklidi yapıyor. Son olarak, Efe’nin horlamasını da taklit ediyor desem! * Geçen gece bir uyandım, pencerenin dışında iki göz dikkatle içeriyi izliyor. İnsan olsa korkudan kalbimi durduracak bu manzaranın kahramanı yemyeşil gözlü, beyaz bir kediydi. Bizimkiler kendisinden pek hazzetmediği ve cama saldırdıkları için perdeyi kapamak zorunda kaldım.