Bir olayı yaşarken, yaşadıklarımızı nasıl algılıyoruz?
Genellikle yaşadığımız olay duygularımızı nasıl etkiliyorsa, bütün dikkatimiz o etkiyi meydana getiren duruma takılı kalıyor ve sanki başka hiçbir şey yokmuş gibi dar bir alana kendimizi hapsederek yaşıyoruz. Olaylar olup bittikten sonra bile biz hala aynı noktada kalmış olabiliyoruz.
Böylesine kendimizi sınırlamamız ve tek bir düşünceye saplanıp kalmamızın nedeni ise, duygular.
Duygularımızı değiştiremez miyiz?
Çok zor olsa bile duygumuzu değiştirmemiz mümkün. Bunun için düşüncelerimizin yönü çok önemli.
Bakış açımız aynı olduğu sürece düşüncelerimiz aynı olacak ve duygumuz değişmeyecek. Hatta daha da şiddetlenecek. Çünkü büyüyen duygular, düşünceleri besleyip büyütecek ve içinden çıkılmaz bir duruma dönüşecek. Çıkış noktası ise beden. Sonunda bedende ortaya çıkan sağlık sorunları, kişinin duygularını da düşüncelerini de kesintiye uğrattığı için sonsuz gibi görünen bu girdabın içinden çıkmak mümkün olacak. Çünkü bu kez bütün dikkat bedene yöneldiği için duygular da değişmiş oluyor. Ve tabii bütün düşünce de bu sırada bedene yöneliyor ve duyguların odaklandığı nokta değişiyor.
Sağlık nedeniyle mecburen ortaya çıkan bu değişiklik, kişinin duygu ve düşüncelerinin giderek yoğunlaşıp büyümesine neden olan olayın önemini azaltıyor. Ve hatta düşüncelerin yönü tamamen değişmiş oluyor.
Sağlığımızı bozacak duruma gelinceye kadar büyüttüğümüz düşünce ve duygularımız, yaşadıklarımızı algılama biçimimizden kaynaklanıyor. Algıyı belirleyen ise düşünce biçimimiz.
Peki, düşünce biçimimizi belirleyen nedir?
Düşünce biçimimizi öğrendiklerimiz belirliyor. İyi, kötü, çirkin, güzel gibi değerlendirmeleri yapmamızı sağlayan bilgiler, önce anne-baba tarafından sonra gittiğimiz okul, içine doğduğumuz kültür ve sonra hayatın içinde yaşarken öğrendiklerimiz düşünce biçimimizi oluşturuyor. Ne kadar çok bilirsek, o kadar çok çeşitli düşünceye ulaşabiliriz.
Sürpriz gelişmelere hazır olun
Bilincin derinlerinde yatan olayların bilinç düzeyine yükseleceğini işaret eden gökyüzünün konumu sürpriz gelişmelerin meydana geleceğini gösteriyor. Hayalleri ve idealleri gerçekleştirmek için kuvvetli arzuların uyanacağını işaret eden gökyüzünün konumu, duyguların farklı bir biçimde ifade edileceğini ve yaratıcılığın açığa çıkacağını gösteriyor. Meydana gelen olaylar, duygu ve isteklerin aniden değişmesine neden olabilir. Şimdiye kadar kabul gören gerçekler tamamen değişebilir ve beklenmedik fırsatlar ortaya çıkabilir.