27 Mart 2007
Sabah uyandığımız zaman gördüğümüz rüyaları her zaman hatırlamayız. Hatırladığımız rüyalar ise bazen öylesine etkileyicidir ki, gün boyu etkisinden kurtulamayız. Hatta günlerce etkisinde kaldığımız olur. Ancak bu durum günlük hayatımızı etkilemez. İşlerimizi her zaman olduğu gibi sürdürmeye devam eder ve zaman içinde unuturuz. Böylece rüyaların hayatımızı etkilemediğini iddia edebiliriz. Üstelik son derece sarsıcı olsalar bile... Halbuki rüyalar öylesine etkili ve öylesine gerekli ki, hatırlayıp hatırlamamanız pek önemli değil. Fakat sağlıklı ve güçlü olabilmek için rüya görmeye ihtiyacımız var. Bir insan için rüya görmek, yemek, içmek gibi bir ihtiyaç. Nasıl ki, yemeden, içmeden yaşayamazsanız, rüya görmeden de yaşayamazsınız. Bunu söyleyen araştırmacıların yaptığı deney son derece ilginç.
Her türlü sağlık testinden geçmiş 10 denek üzerinde şöyle bir deney yapılmış; Kadınlı erkekli ve değişik yaş grubundan seçilen on kişi günlük yaşantılarını her zaman olduğu gibi sürdürmeye devam ederler. Ancak, bu kişiler uyumak için evleri yerine deneyin yapıldığı laboratuvara gelirler. Kendileri için hazırlanan uyku odalarına girip uyumaya başlarlar. Bu esnada her bir deneğin bulunduğu camlı kabinin önünde bir kişi hazır bulunur ve denekler tam rüya görmeye başladıkları anda uyandırılırlar. (Göz kapaklarının hareketlenmesi "Rem" deneğin rüya görmeye başladığını işaret etmektedir.) Bilim insanları bir aylık program hazırlamış olmalarına rağmen on beşinci gün deneyi kesmek zorunda kalırlar. Zira denekler, ortada hiçbir neden olmadığı halde yorgunluk, halsizlik ve isteksizlik içine girmiş, gözlerinin altı torbalanmış ve çökmüş, tipik depresyon belirtileri göstermeye başlamışlardır.
Yemek, içmek ve günlük hayatlarını her zamanki gibi sürdürmek açısından hiçbir değişiklik yapmamış olmalarına, hatta günlük ihtiyaçları olan sekiz saatlik uykularını uyumalarına rağmen böylesine yorgun ve isteksiz olmalarının bir tek nedeni vardır, rüyasızlık. Çünkü, denekler bir uyku süresince görmeleri gereken 6-8 adet rüyadan hiçbirini görememişlerdir. Tam rüya görmeye başlayacakları sırada uyandırılarak rüya görmelerine izin verilmemiştir. Sonuç ise, çok ilginçtir.
Bilim adamları şaşkınlık içinde deneklerin durumunu gözlemlemiş ve on beşinci gün deneyi kesmek zorunda kalmışlardır. Çünkü, bir süre daha deneyi sürdürmeye devam edecek olurlarsa, deneklerin hem ruh sağlığı, hem de fizik sağlığının iyice bozulma tehlikesi belirmiştir. Böylece rüya görmenin sağlık açısından çok önemli olduğu ortaya çıkmıştır.
Yeni fırsatlar
Yengeç burcunda ilerleyen Ay, duyguların derinleşeceğini ve geçmişe ait olayların hatırlanacağını işaret ediyor. Meydana gelen olaylar yeni tedbirlerin alınması ve güvenlik ihtiyacının artmasına neden olabilir. Parasal ihtiyaçların uyandıracağı endişelerle birlikte yeni fırsatların doğması ve zorlayıcı olayların şansa dönüşmesi mümkün. İletişim alanında yeniliklerin ortaya çıkacağını işaret eden gökyüzünün konumu sanatsal faaliyetlere yönelik ilginç gelişmelerin meydana geleceğini gösteriyor.
Yazının Devamını Oku 26 Mart 2007
İstanbul’u dinlemek, İstanbul’u görmek, İstanbul’u gezmek, İstanbul’u yaşamak... Sanatçılar ilham kaynağı olan İstanbul, tarihin bütün zamanlarında göz dikilen, sahip olmak için uğrunda canlar verilen bir kent. Hayal gücünü tetikleyen İstanbul öylesine büyüleyici ve davetkar bir kent ki, uzaklarda olduğunuz zaman özlemle hayaller kuruyor, içinde yaşarken yaşamadıklarınızın hayaliyle yanıyorsunuz. Zamanın en büyük güçlerine yüzlerce yıl başkent olmuş İstanbul’un her bir köşesinde başka bir güzellikle karşılaşıyor, tarifi imkansız bir zenginlik içinde kendinizi buluyorsunuz. Tarih, kültür ve doğanın buluştuğu İstanbul’u bilmek, anlamak, tanımak için ömrünüzün yetmeyeceğini anlıyorsunuz. Neyse ki, araştırmacılar, tarihçiler, sanatçılar var. Ve bütün bilgileri birleştirip tek bir solukta anlatmayı başaranlar var. İşte Hülya Aksular da tarifi imkansız bir kenti anlatmaya karar vermiş, tam on yıl önce... Ve on yıl boyunca hayaller kurmuş bu fikrin üstüne. Şimdi hayalleri gerçekleştirme zamanı. Hülya Aksular’ın hayaline Serkan Alkan notalarıyla eşlik etmiş. Behçet Maliker’in dekoru, İsmail Acar’ın tasarımları, Serdar Başbuğ’un kostümleri, Ahmet Defne’nin ışığı ve İpet Altınay’ın yapım koordinatörlüğünde, İstanbul Devlet Opera ve Balesi "İstanbul" hayalini gerçekleştirmiş. Tamamen orijinal bir gösteri. Örneği yok! Konusu bir kent olan ve o kentin görkemli geçmişini Bizans’tan günümüze taşıyan bir eserin içinde, "Çam sakızı, çoban armağanı" niteliğinde benim de bir payımın olmasından heyecanımı yatıştıramadığım için söz etmeliyim. Üstelik söz konusu olan kent İstanbul olunca heyecanım kendimi aşıyor ve tüm bildiklerimi uyandırıyor. Provaların ardından İpet Altınay ile sohbet ederken bana dönüp İstanbul’u kokularıyla da anlatmak istiyorum, yapar mısın? Dediği anda hiç düşünmeden "Müthiş bir fikir" dedim. Çünkü kentlerin kokusu vardır. Rengi vardır. Tıpkı yaşayan insan gibidir. İnsanların kokuları olduğu gibi kentlerin de kokuları vardır ama nasıl yapacağız, dedim. İpet de "Sen bir yolunu bulursun" deyince kalbim sıkıştı. Evet, bunun bir yolunu bulmak gerek, ama nasıl? Sonra Ayasofya, harem ve martıların olduğu sahnelerde kokuyu da işin içine katmaya karar verdik. Ve dünyada ilk kez gerçekleştirilen bir gösteri ortaya çıkmış oldu. Galası yarın Atatürk Kültür Merkezi’nde.
Zorluklar aşılıyor
Yengeç burcunda ilerleyen Ay, öğle saatlerinde Uranüs’ü tetikliyor ve yaratıcılığın uyanacağını işaret ediyor. Bilinçaltının derinlerinde gizli kalmış duygular açığa çıkabilir ve şimdiye kadar denenmemiş yöntemler uygulanabilir. Yepyeni başlangıçların yapılabileceğini işaret eden gökyüzünün konumu cesaret gerektiren konulara yönelik fırsatların doğacağını ve imkansız gibi görünen konuların gerçekleştirilebileceğini gösteriyor. Zorluklarla başa çıkmak ve istekleri kabul ettirmek için farklı yöntemler denenebilir.
Yazının Devamını Oku 23 Mart 2007
Keyif, başarı, mutluluk ve sağlık gönülle bağlantılı. "Gönülsüz iş yaparsanız, o işten hayır gelmez" diyor eskiler. Bu durumda eğer gönlünüz yoksa o işe hiç başlamayın. Bir başka deyiş ise, "İki gönül bir olunca samanlık seyran olur" diyor. Ben de bu fikre gönülden katılıyorum.
Fakat katılmayacak pek çok kişi biliyorum. Maddenin ele geçirdiği gönüle laf anlatmanın da pek işe yaramayacağı ortada. Fakat ben yine de ısrar e diyorum. Gönlünüz yoksa, para da pek bir işe yaramıyor. Parayla satın aldıklarınız gönlünüzü okşasa bile sonra hasta edebiliyor. Çünkü bir tarafınızda ne olduğunu anlayamadığınız noksanlıklar hissediyorsunuz. Bir çeşit tatminsizlik dediğimiz türden rahatsızlıklar baş gösteriyor ve sonra nedeni anlaşılamayan hastalıklar ortaya çıkıyor. Halbuki gönülden yaptığınız iş zaten sizi başarıya ulaştırır. Başarının hazzıyla yükselirken enerjiniz, istekleriniz ve yaşam arzunuz da yükselir. Kendinizi güçlü ve keyifli hissedersiniz. Ve kendinizi böylesine enerjik ve keyifli hissettiğiniz zaman hasta olmazsınız. Yaptığınızdan tatmin olursunuz ve doygunluk içinde yeni hedeflerin peşinde koşarak yaşarsınız. Üstelik bu hal hayatınızın bütün alanlarına yansır. Çocuklarınız, kardeşleriniz, arkadaşlarınız, sevgiliniz, eşiniz ve çevrenizde bulunan her şeyle uyum ve ahenk içinde olur, keyif alırsınız. Ve ancak keyif alanlar keyif verebilirler. Ve sizden herkes memnun kalır. Çevrenizde aranılan kişi olursunuz. Hayatı eğlenceli yaşamaya başlarsınız ve zorlukları aşmak bile keyife dönüşür.
Bir de iki gönül bir olunca neler neler başarırsınız. Eskiler boşuna "İki gönül bir olunca samanlık seyran olur" dememişler... Samanlığı saraya dönüştüren insan. Ve insanın gönülden yaptığı işler, çorak toprakları bile bereketli kılar. İmkansız denilenin içinden imkanlar doğar. Ve mucize denilen hayaller gerçek olur. İlkbahar Ekinoksu benim için hayal ile gerçeğin sınırı. Yüzümü hem hayale, hem de gerçeğe çevirebildiğim sınır noktası. Bir tarafta geçmiş, öte yanda gelecek. Kış ile yaz mevsiminin geçiş dönemi olan İlkbahar’ın başlangıç anı. Altın Işık Astroloji ve Bilimsel Araştırmalar Derneği adına tam yedi yıldır ilkbaharı eğlenerek törenlerle kutluyoruz. Yedincisini iki gün önce Nakkaş Tepe’de "Bridge Restaurant"ın İstanbul’u kuş bakışı gören balo salonunda yaptık ve İstanbul’un muhteşem güzelliğinde doğayla bütünleştik. Gönüllerimizi birleştiren ilkbaharın coşkusunu bilincimizin derinlerinde hissettik. Hem de öylesine gönülden hissettik ki, bize hizmet eden personel de bize eşlik etti ve gönüllerimiz bir oldu.
Sabır ve başarı
Sabah saatlerinde duygular değişecek ve iletişim trafiği son derece hızlı olacak. Kısa yolculukların hareketli olacağını işaret eden gökyüzünün konumu haberleşmeler sırasında heyecan uyandıran gelişmeler olabileceğini gösteriyor. Çeşitli davet ve toplantılarda ortaya çıkan fikirler duyguların harekete geçmesine neden olabilir. Gelişmeleri zorlaştıran koşullar karşısında yüksek bir direnç sabır göstererek başarıyı yakalamak mümkün olacak. Alışkanlıklar tamamen değişiyor.
Yazının Devamını Oku 22 Mart 2007
Çok sert ve çok zor olaylarla karşılaştığınız zaman pes etmeyin. Karışıklıkların en fazla olduğu zamanlar, en fazla sakin kalınması gereken zamanlardır. Duyguları tetikleyen olaylar karşısında yapılacak tek iş, aklınızı sağlam tutmak ve çeşitli yönlerden düşünebilecek durumda olmaktır.
Olaylara tek bir açıdan bakmaya ve aynı düşünceyi büyütmeye devam ederseniz, işin içinden çıkılmaz bir durum meydana gelir ve yapabileceklerinizi yapamazsınız. Halbuki olayların zorladığı dönemler, akıl faaliyetinin en yüksek potansiyele ulaşabildiği, hassasiyetin arttığı ve kendi gücünüzü keşfetme fırsatının doğduğu zamanlardır. Yani kriz dönemleri aslında kişi için şanstır. Ancak şans ile şanssızlık bir arada bulunur. Kendinizi olaylara kaptıracak olursanız, şanssızlık olarak değerlendirir ve kayıplar yaşarsınız. Fakat şanssız gibi görünen durum aynı zamanda sizin için büyük bir şans niteliğini taşıyabilir.
Şans, öncelikle iyi duygunun eseridir. İyimserliğin beraberinde gelen iyi düşünce, en karmaşık ve en sert olayların bile içindeki çıkış noktalarını görmeyi sağlar.
Duyguların karışması, düşüncelerin de karışmasına neden olur. Halbuki iyi duygularınızı yakalamayı başarırsanız ve sorunları çözebileceğinize inanırsanız, olaylara daha serin kanlı ve belli bir mesafede durarak yaklaşabilirsiniz. Olayın merkezindeki kişi olsanız bile sizi sarsmasına izin vermemelisiniz. Bunun için kendinizi olayın dışına taşıyın ve bu durum sanki başka birinin başına gelmiş gibi düşünmeye başlayın. Kendinizi işin içinden çıkardıktan sonra daha sakin düşünebilir, duygularınızı dengelemeyi başarabilirsiniz. Çünkü olaya tek bir açıdan değil, çeşitli açılardan bakabilecek duruma gelirsiniz.
Bir durumu sadece kendi yönünüzden değerlendirmek, çıkış noktasını görmenizi engeller. Sadece kendisine bakan biri, yaşadıklarını düşünür. Nerede hata yaptığını düşünür. Kendisine acır ve haksızlığa uğradığı duygusuyla perişan olur. Sonra bu duygu giderek büyür ve kişi hiçbir şey yapamayacak hale gelir.
Halbuki sizi zorlayan durum, herkesin başına çeşitli biçimlerde gelebilir. Çünkü olayların karmaşık hál aldığı zamanlar aslında aşama yapma zamanlarıdır. Kişinin kendini keşfetme zamanıdır. Farklı potansiyellerini keşfetmek ve yenilenmek için uygun zamandır.
Karmaşanın içinde olunan zamanlar yaratıcı gücün uyandığı zamanlardır ve yaratıcılığınızı uyandırmayı başardığınız zaman hem olayları, hem de kendinizi aşarsınız. Böylece şanssızlık gibi görünen durumu şansa dönüştürmeyi başarırsınız.
Kaba olmayın
Güç mücadelelerinin açığa çıkacağı ilginç bir gün. Hayallerin gerçekleşmesi için yapılan çalışmalar sırasında ortaya çıkan olaylar beklentilerin tamamen dışına çıkabilir ve sert tavırlar ortaya konabilir. Üst düzey yöneticiler arasında güç gösterilerinin ortaya çıkabileceğini işaret eden gökyüzünün konumu karışıklıkların içinden fırsatların doğacağını gösteriyor. İyimser ve adil olanların başarı şansı yükseliyor. Bugün çok büyük projelerin ortaya çıkması mümkün.
Yazının Devamını Oku 21 Mart 2007
Bugünden itibaren Güneş, Koç burcunda dolaşmaya başlıyor. Böylece Koç burcunun sembolize ettiği özellikler açığa çıkacak. Koçlar ateş elemanının tüm özelliklerini sergilerler. Yani heyecanlı, ateşli, sabırsız, arzulu ve bitmez tükenmez gibi görünen bir enerjiye sahiptirler. Her ne kadar Ateş’in (Koç, Aslan, Yay) lideri olsalar bile, "Kral" olmaları zordur. Daha doğrusu "Kral" olmaktan hoşlanmazlar. Yani oturdukları "Taht"tan sağa sola emirler vererek liderlik yapmayı sevmezler.
Bir Koç daima komutan olmak ister. Ordunun başında askerleriyle birlikte savaş hattında savaşır. Ve ön saflarda yer alır. Perde arkasından idare etmeyi zaman zaman düşünse bile dayanamaz ve öne fırlar. İçlerindeki ateşin dayanılmaz şiddeti Koçları gerçek bir savaşçı yapar. Sanki savaşmak için yaratılmıştır. Oturmak, izlemek ve gözlemek ona göre değildir. O her türlü tecrübeyi bizzat denemek ister. Ve dener. Üstelik önüne çıkan hemen her şeye gözü kapalı atlayabilir. Tabii ki, kararsızlıkları, sorgulamaları, harekete geçmeden önce (İyi olup olmayacağını) çeşitli düşünceleri vardır. Fakat, bu hali hiçbir zaman uzun sürmez. Ve harekete geçer. Çünkü, iyi olacağından emindir.
Evet, Koçların saflık derecesinde iyimser oldukları söylenebilir. Çünkü, kendisine inanır. Her şeyi mükemmel yapacağına, başaramayacağı hiçbir şeyin olmadığına inanır. Bu inanç, fazla düşünmeden, yapıp yapamayacağını sorgulamadan harekete geçmesine neden olur. Tabii işler her zaman beklediği gibi yürümez. Büyük bir heyecan ve enerjiyle harekete geçtikten sonra karşısına çıkan terslikler, aksaklıklar onu durdurur. Bir süre karışıklıkları düzeltmek için mücadele eder. Fakat, bakar ki, hiç de beklediği gibi olmuyor. Belki uğraşsa, didinse olacak. Fakat, hiçbir zaman bir Koç’un sabrı öyle uzun mücadele edebilmesine yetecek kadar engin değildir. O her şeyin bir an önce olup bitmesini ister. Günlerce aylarca aynı yerde, aynı biçimde duramaz. Bekleyemez. Ve o ilk andaki, kolları sıvayıp giriştiği sırada duyduğu heyecan yavaş yavaş azalır ve bir süre sonra tamamen söner. Artık bu konu ilgisini çekmez. Ve oradan uzaklaşır. Hem de kazancını ve kaybını düşünmeden.
Koçlar hemen her konuda böylesine heyecanla, arzuyla davranır ve istekleri bittiği anda da hemen vazgeçerler. Hatta aşklarından bile...
İyimser duygular uyanacak
Bugün İlkbaharın başlangıcı. Güneş, İlkbaharın ilk dönemini yöneten Koç burcuna geçiyor. Ay, sabahın erken saatlerinde baharın ortasını yöneten Boğa burcunda parlamaya başlıyor. Yeni bir zamanın başlangıcı, son derece ilginç bir gökyüzü konumunu işaret ediyor. Verimli bir dönemin başladığını haber veren gökyüzünün konumu aynı zamanda hem aşk, hem de parasal açıdan önemli gelişmelerin meydana geleceğini gösteriyor. Bugün duygular son derece güçlü olacak ve geleceğe yönelik iyimser duygular uyanacak.
Yazının Devamını Oku 20 Mart 2007
Hayat, doğduğunuz andan öldüğünüz güne kadar baştan sona "Öğrenmek" demektir. Yaşadığımız olayların tümü öğrenimimizin bir parçası. Ve biz bu bilgiden haberimiz yokmuş gibi davranıyoruz. Öğrendiğimiz ve inandığımız her türlü bilgiyle düşüncelerimizi sınırlandırıp engeller yarattığımız için düşünemiyor, sonuç olarak da hayatımızı yönetemiyoruz. Şuurlu biçimde yönetemediğimiz için de, hayatın bizi yönettiğini sanıyor ve elde ettiğimiz küçük başarıları büyük bir nimet olarak bize sunduğu yanılgısıyla yaşıyoruz. Ya da başarısızlıkları talihsizlik olarak kabullenip kaderimize boyun eğiyoruz. Bazen de isyan ediyoruz. Fakat, bu isyanlarımız da bir işe yaramıyor.
Halbuki şuurunda olmasak bile hayatımızı düşüncelerimizle yönetiyoruz. Düşüncelerimizle yarattığımız canavarlar üzerimize hücum ediyor. Sürekli bizi yok etmeye çalışan çeşitli olayla boğuşuyoruz. Hatta yarattığımız dünyada soluk bile alamayacak hale geliyoruz ve kahrediyoruz. Bu dünyaya neden geldiğimizi kara kara düşünüp "Gelmez olaydık" diyecek hale geliyoruz. Pekala, şimdi düşünmeye başlayalım; içinde yaşadığınız dünya düşündüğünüz bildiğiniz kadar mı? İhtiyaç duyduğunuz her ne var ise, bunlar elde edilmesi mümkün olmayan şeyler mi? (Bunları yazarak düşünmenizi tavsiye ediyorum.) Hem ihtiyacınız olup hem de elde edilmesi mümkün olmayan ne varsa, hemen bunları yeni baştan gözden geçirmeye başlayın. Ve gerçekten ihtiyacınız olup olmadığını araştırın. Sevgilinizle ilişkileriniz neden yürümüyor? Hem onu çok seviyorsunuz hem de ciddi sorunlar yaşadığınızı söylüyorsunuz. Bu durumda beklediklerinizi ve yaşadıklarınızı gözden geçirmeniz gerekiyor.
Beklentilerinizin ne kadar sağlıklı, ne kadar size uygun ve ne kadar doğal olduğunu gözden geçirmeye başlayın. Unutmayın ki, hayatınızın yolunda ilerlemenizi sağlayan en önemli unsurlardan biri isteklerinizdir. Ve bütün bunlar öğreneceğiniz bilgiler için birer araçtır. Bu durumda ihtiyacınız olan araç ve gereçleri anlamaya ve bunları büyük bir özenle kullanmaya çalışın. Bunu başardığınız zaman pratik hayatınız kolaylaşacak ve başarılı olacaksınız.
Yeni girişimler sizi bekliyor
Koç burcunda dolaşan Ay yeni başlangıçlar yapmak için güçlü arzular uyandıracak. Özellikle öğle saatlerinde Jüpiter, Satürn ve Neptün arasındaki etkileşimi tetikleyecek ve hayalleri gerçekleştirmek için uygun fırsatlar çıkacak. Yargı organları, kanunlar ve alınmış kararların gözden geçirileceğini işaret eden gökyüzünün konumu isteklerin ortaya konulmasını kolaylaştırıyor. Uluslararası ilişkilerin ve yardımlaşma örgütlerinin son derece hareketli olacağını işaret eden gökyüzünün konumu uzun soluklu çalışmaların ve derin araştırmaların yapılabileceğini gösteriyor.
Yazının Devamını Oku 19 Mart 2007
Bu kez meydana gelen Güneş Tutulması pek kuvvetli değil. Ancak Yay burcunda ilerleyen Plüton’u tetikliyor ve derinden etkileyici durumların açığa çıkacağını ve durum değişikliği yaratacağını işaret ediyor. Tutulmalar sırasında açığa çıkan kozmik enerji, bilinçaltının derinlerinden yükselen arzuların görünür hale gelmesine neden olduğu için başa çıkılması zordur.
Kitleler üzerinde etki meydana getirdiği anlaşılan güneş tutulmaları, genellikle halkın şuuraltındaki beklentilerin şuur seviyesine yükselmesine neden olabilecek olayların meydana geleceği dönemleri işaret eder. Kişisel olarak meydana gelen etkiler ise tutulmanın meydana geldiği noktada doğmuş olan kişilerin sahip oldukları potansiyel özelliklerini dönüştürme zamanı geldiğini gösterir.
Bugün meydana gelen güneş tutulması Balık burcunun 28 derecesinde oluşuyor. Bugün doğanların dışında 17 ve 18 Mart günü doğanlar ile 20 ve 21 Mart günü doğanlar için bu sene değişim ve dönüşüm zamanı. Ayrıca 20-23 Eylül günleri arasında doğan Başaklar için de bu yılın radikal değişiklikler zamanı olduğunu söyleyebilirim.
Türkiye’nin yıldız haritasında İkizler burcunun son derecesinde bulunan Ay, geçiş yapan Plüton’dan etkileniyor ve bugün meydana gelen güneş tutulması Plüton’u tetikliyor. Türkiye için de bu yılın önemli bir değişim ve dönüşüm zamanı olduğunu işaret ediyor. Özellikle bilinçaltının derinlerine gömülmüş olan potansiyel özelliklerin açığa çıkmasına neden olabilecek olayların meydana geleceğini işaret eden gökyüzünün bu konumu aynı zamanda şimdiye kadar örtülmüş olayların ve gizlenmiş konuların ortaya çıkmasıyla birlikte bazı karışıklıkların olabileceğini ve radikal değişikliklerin meydana gelebileceğini gösteriyor. Astrolojik açıdan Ay, anneyi ve kadını işaret eder.
Türkiye’nin yıldız haritasındaki Ay’ı tetikleyen Plüton, ülkenin anne ve kadınla ilgili anlayışının tamamen değişeceğini gösteriyor. Şimdiye kadar saklı olan dişil gücün uyanacağını ve etki meydana getireceği zamanın geldiğini işaret eden gökyüzünün konumu büyük değişimlerin habercisi. Aslında bunu bir fırsat olarak kullanılabileceğini ve değişime uyum sağlayanların sahip oldukları potansiyel özellikleri dönüştürmeyi başararak aşama yapabileceklerini söyleyebilirim.
Güneş tutuluyor
Bugün sabaha karşı Güneş Tutulması meydana geliyor. Saat 04.40 sularında meydana gelen Güneş tutulması Balık burcunun 28 derecesinde oluşacak. Tam tutulma olmadığı için pek kuvvetli olduğu söylenemez. Ancak Plüton ile sert açı oluşturması radikal değişikliklere zorlayan olayların açığa çıkabileceğini işaret ediyor. Sonuçlanması gereken işlerle ilgili farklı duygular açığa çıkabilir ve bilinçaltının derinlerinden yükselen istekler durum değiştirici olabilir. Bugün yeni girişimlerde bulunmak için pek uygun bir zaman değil.
Yazının Devamını Oku 16 Mart 2007
* Ruhsal Gelişim ve Kader"Ruhsal Gelişim ve Kader" adlı kitap şu sıralarda en çok satan kitaplar arasında bulunuyor. Doğan Kitap’tan çıkan Dr. M. Ender Saraç’ın yazdığı kitabın önsözünde "Kimse asla, ’Ben oldum ve evrimimin sonuna geldim’ diyemez; aşırı iddialı olur. Ancak ben geldiğim noktadaki deneyimlerimi paylaşarak en azından ’olgunlaşma, iyi ve mutlu olma’ zamanı gelen kişilere bir dürtü oluşturmak istedim." diyen Ender Saraç; "Bilgi bana ait değil, evrenin bilgisi, o halde ben de bilgiyi paylaşmalıyım, diye düşündüm." diye ekliyor. Bence de pek iyi düşünmüş ve bu düşüncenin ürünü olarak ortaya çıkan kitap "Beden sağlığının ruhsal gelişime etkisi"nden Hint öğretilerine Şamanizm’den astrolojiye, İslam’dan Museviliğe, cinselliğin ruhsallık üzerindeki etkisinden biyoenerjiye kadar çok çeşitli yöntemler ve gelenekleri kısa fakat öz bir anlatımla sunuyor. Meraklıların öğrenmek istedikleri pek çok konuya ışık tutan kitap, sade ve rahat okunabilir olması açısından araştırmak isteyenler için bir başlangıç niteliğinde.
* I Ching Araştırma Kitabı
"... ÖTESİ" yayınlarından çıkan I Ching adlı kitap bir alıştırma kitabı... R. L. Wing tarafından yazılan kitabı Türkçeleştiren ise Neslihan Burcu Akdağ. Kitabın girişinde "Değişimler Kitabı" olarak tercüme edilen I Ching (Yi Cing) yeryüzündeki en eski kitap olabilir, diyor. Giriş bölümünde "...varlıkların değişimini gözler önüne seren adeta bir rehber ortaya koydular. Olağanüstü akıcı her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğu sekiz trigram ve altmış dört heksegramdan oluşan bir ilişkiler sistemiydi bu. ’Değişimler Kitabı’nın binlerce yıldır şaşamaz bir isabetlilikle bizlerle iletişim kurmasının sırrı; tarımsal döngüler ve toplumsal işleyişler, nezaket kuralları ve savaş stratejileri, kozmik olaylar ve içsel gelişim gibi karşıt görünen olguları eşzamanlı olarak ele alınmasında yatmaktadır." Şeklinde tarif ediliyor. Dünyanın en eski üç falından biri olarak bilinen için I Ching’in nasıl bakılacağını merak ediyorsanız kolay anlatımıyla bu kitabı tercih edebilirsiniz.
Korkular açığa çıkıyor
Yeni başlangıçlar yapmak için güçlü arzuların uyandığı bir gün. Özellikle yardım kuruluşları ve çevre örgütlerinin aktif çalışmalar içine gireceğini işaret eden gökyüzünün konumu kararlı çalışmaların yapılabileceğini gösteriyor.
Bazı gelişmeler korkuların açığa çıkmasına neden olabilir fakat endişelerin içinden yepyeni fırsatlar ortaya çıkabilir.
Bugün otoriteyi temsil eden kurum ve kişilerin tarzını değiştirmeye zorlayan olayların meydana geleceğini işaret eden gökyüzünün konumu değişime uyum sağlayanların kazanç sağlayacağını gösteriyor.
Yazının Devamını Oku