Paylaş
Amma velakin, önce bir komisyon kurulacak, ardından da kadınların otomobil kullanma yasağı, Haziran 2018’den itibaren kaldırılacakmış.
Bir yıl daha bekleriz madem. İlahi kralım...
Kralın bir izni daha gündemdeydi geçenlerde... Kadınların ilk kez stadyuma alınmasına da izin vermiş. Berduhadar olsun, başındaki “igal”i güve görmesin.
Böylece ilk kez statta kurtuluş törenlerini -ayrı bir yere oturarak da olsa- izleyebilmişler.
Neden. nasıl kurtulmanın töreniydi, incelemeye hevesim olmadı.
Aslolan bir şeye izin vermesi...
* * *
İzin meselesi, oldum olası alerji alanıma giren -kaşındıran- kelimeler arasında yer alır.
“Öğretmenim tuvalete gidebilir miyim?”den başlar... Ana-babadan yalvar yakar alınan “izin”lerle sürer.... “Yıllık izin” hengamesinden çıkar.
İzinsiz gösteri mevzusu desen, bizde izinlisi bile zaten başka âlem.
Ama “İzin kelimesini öyle bir cümle içinde kullanın ki, tüyleri diken diken eylesin” deseler....
“Kral kadınların otomobil kullanmasına izin verdi” cümlesinin eline hiç bir TDK örnek cümlesi su dökemez.
* * *
Sene olmuş 2017, Stanley Kubrick’in “2001 Bir Uzay Destanı” filmi bile tarihe karışmış...Yok efendim bir kral, kadınların şunu yapmasına, bunu yapmasına izin veriyormuş, tahtından.
Konuyla ilgili ilk açıklama da ABD’den “büyük bir memnuniyetle” gelmiş:
“Büyük bir adım...”
Normal... Trump’ın ilacı (yağı) olsa, kendi başına sürer.
“İzninizle...” kelimesini kullanmaktan gıcık almasam, sizlere “İzninizle az üslubumu bozacağım” diyebilirdim.
Sanki Game of Thrones seyrediyoruz, afedersiniz.
KEDİLER KRALLARA BAKABİLİR
BİLİRSİNİZ... Kulları-köleleri huzuruna vardıklarında, krallarının, padişahlarının gözlerine bakamaz.
Elpençe divan durup, yerdeki karoları sayarlar.
Ama kediler, bir tek kediler öyle değildir.
Gözlerini öyle bir kenetlerler ki krala... Rüyasına kaplanlar girer.
Enis Batur’un kulakları çınlasın.
“Kediler mağrurdurlar gerçekten de. Alis’in (Alis Harikalar Diyarında) dediği gibi krallara bakabilirler ve bir şairimizin tamamladığı gibi hatta onları tırmalayabilirler de...
Kralların yaşadığı ülkelerde, insanların kedilerden öğrenebilecekleri bir şey vardır.”
Arabistan’da kedilerin hâli nicedir acaba, diye düşünüp Google’a girdim.
Doğru yoldaymışım; Suudi Arabistan’ın dini otoritesi Şeyh Salih Bir Favzan El Favzan, geçen yıl bir fetva yayınlamış:
“Kedi, köpekle birlikte fotoğraf çektirmek günahtır, yasaktır...”
“ANKARA İSTANBUL GİBİ DEĞİL” EFSANESİ
İSTANBUL’daydım.
Daha doğrusu gidiş-geliş trafikteydim arabada.
Navigasyonun trafik sıkışıklığından kurtulmak için önerdiği güzergahları sonuna kadar izlesem... Edirne üzerinden Ankara’ya gelirdim herhal.
Hani Ankara-İstanbul arasında veciz karşılaştırmalar vardır.
Ankara sakindir, dosttur, trafiği İstanbul’a benzemez filan...
Yakında göreceğiz.
Bilhassa her an AVM, plaza, rezidans dikilen Eskişehir Yolu’nda...
Yakında biz de İstanbul olacağız, -altgeçitleri basan sel sayılmazsa- hem de denizsiz.
SEN DE KUZEY KORE’YE GİT
İKİ yıl önce 100’den fazla vatandaşın hayatını kaybettiği “Ankara Katliamı” davası sürüyor.
Sanıklardan birisi, “Şeriat istiyorum ama katliama katılmadım” demiş.
Salondakiler de “Arabistan’a git” diye tepki göstermiş.
Sanık da şeriatın altında kalmış lafın altında kalmamış, “Sen de Kuzey Kore’ye git” karşılığını vermiş bir güzel.
Kara mizah böyle bir şey.
Önce “Komünistler Moskova’ya”, ardından “Ya sev, ya terk et” ile geçen ömrümüz, güncellendi Kuzey Kore’yle...
Zaten biz bu mevzuda küçük yaşta almıştık sazı elimize.
“Sana ne?” diyene, “Saman ye” kafiyelenmelerinle efelenerek...
Paylaş