Paylaş
Masanın üstünde unutulmuş bir sigara paketi vardır.
Tam anlamıyla havadan sudan konuşurlar ama kaçamak bakışları hep masadaki pakettedir.
Waits dayanamaz, “Bunlar senin sigaraların mı?” diye mırıldanır.
“Yo, geldiğimde oradaydılar” der Iggy.
Ardından ikisi de o meret sigarayı nasıl bıraktıklarını anlatırlar.
“Bıraktıktan sonra bi enerji bi enerji” muhabbetine girerler. İsteksiz isteksiz...
Ardından Tom Waits “Bıraktım, bırakmanın güzelliği…” der, duraklar biraz.
“Bir tane içebilirim, çünkü bıraktım” diye devam eder.
Tiryaki ustalığı/açlığıyla sigarasını yakıp, içine çekerken Iggy’e sorar, “Bana katılmak ister misin?”.
Iggy “Madem bıraktım, tamam” diyerek, o da bir sigara yakar.
Sigaralarını tüttürürken Waits, “Demek istediğimi anladın mı, sigarayı bıraktık” der. Ve ekler:
“Düşünürsen biz sigara ve kahve (bizim memlekette çay da olur) kuşağıyız. 1940’lar pasta ve kahve (çay) kuşağıydı”…
* * *
Sigara tabi ki zararlı. Hem de çok zararlı.
Sigara kadar olmasın ama... Bazen insanın en sevdiği arkadaşları, bayıldığı kadınlar ya da erkekler, peşine düştüğü fikirler de bir bakıma sağlığa zararlı.
Tabi biraz da sağlıktan, ömürden, hayattan ne anladığımıza bağlı.
Türk kahvesi, sigara bir yana...
Yukarıda bir bölümünü aktardığım “Coffee and Cigarettes” filmini sevdim.
Jim Jarmush’un filmleri iyi geliyor bana.
Kısa kısa hikayelerden oluşan filmin adı kahve ve sigaraysa, eh siyah-beyaz olacak elbet.
Film sadece kahve ve sigara tutkusundan, bırakmak-bırakamamak ikileminden ibaret değil.
Belki tek ortak noktaları kahve ve sigara olan insanların kısa hikayeleri, öyle bir sohbetleri...
* * *
İzlemek, o sohbetleri yan masadan dinlemek isterseniz… Minimal minimal seyredin derim.
Ama üstünüz başınız sigara kokabilir, baştan söyleyeyim.
Film boyunca kimi sigarayla birlikte kahve içiyor, kimi kahve eşliğinde sigara…
Sevmezseniz, pasif izleyici olursanız da dert değil; “Jim Jarmush arkadaşlarıyla şekil yapmış” dersiniz, olur biter.
Sonra belki sigarayı da bırakırsınız yahut yine başlarsınız, diyemeyeceğim.
Zira izlediğimiz filmler bizi düşünmeye, değişmeye sevk ediyor mu bilmiyorum. (“Sanmıyorum” demeye dilim varmadı)
* * *
Düşündürdü beni.
Anladım ki, en tencere-kapak ilişkilerden birisi olan kahve (çay) ve sigara bile, insanlar arasındaki iletişim meselesini, “o daldan dala herkes başka dala”, “laf ola beri gele” hâlini çözmeye yetmiyor.
Ama muhabbet herşeye rağmen güzel.
Yeter ki birisi masaya, terk ettiğimiz, azalttığımız, unutayazdığımız birşeyleri, kahveyi, çayı, sigarayı, rakıyı, sabaha eren geceleri, aşkı filan bıraksın.
Ürkmeyin.
Masanın ortasında, “Elin uzanırsa, ömrün kısalır” çiçeği de var.
Koklamak sağlığa zarar değil.
NOT: Jarmush’un filmi, sonuçta hem enternasyonal, hem bereketli bir mevzu. “Rakı ve Cigara” versiyonu çıksa, şaşırmam. Filmi, mozaiklenen rakı ve sigaradan artakalan görüntüleriyle, parça-bölük seyrederiz.
Paylaş