PaylaÅŸ
Türkiye’de bu şer üçgeni tüm kudret ve dehşetiyle oluşmuştur, işlevseldir ve büyük tahribat yapmaktadır.
Türkiye, toprağının altı ve üstü nimetlerle dolu olduğu halde yoksul ülkeler listesindedir. Dahası, Türkiye bugün, yirmi milyon civarında insanın açlık sınırında dolaştığı bir ülke durumundadır.
O halde, Türkiye'nin bir numaralı meselesi, yoksulluğu aşmaktır. Yani istihdam ve iş yaratarak insanımızın aşını işinden kazanmasını sağlamak...
Türkiye'nin önünü açıp refah ve huzurunu geri getirmeyi görev bilen siyasetlerin insanla ilgili temel söylemleri şu olmalıdır:
AÅŸ ve iÅŸ, hak ve onurdur.
Her yurttaş, aşını kendi işiyle elde edecektir; başkalarının merhamet ve sadakasına sığınarak değil.
Dürüst ve başarılı bir siyasetin ilk işinin istihdam yaratmak, mücadele edilecek temel olumsuzluğun ise işsizlik olduğuna inanıyoruz.
Türkiye'de bu iki sorunu çözmek için şu operasyonların behemehal yapılması kaçınılmaz diye düşünüyoruz:
1. Kamu kaynakları talanının durdurulması,
2. Küreselleşme sömürüsünün durdurulması,
3. Âdil bir vergilendirme,
4. İhale kanununun, yandaşları besleme aracı olmaktan çıkarılması,
5. Nüfus artış hızının mutlaka azaltılması,
6. Tarım ve hayvancılığın geliÅŸtirilmesi, daha doÄŸrusu çökertilen Türk tarımın süratle ihya edilmesi,Â
7. Gümrük Birliği denen sömürü prangasının kırılması,
8. KOBİ’lerin yeniden ihya edilmesi,
9. Yeraltı kaynaklarımızın dış vesayetten kurtarılması.
TEMEL SORUN: YOKSULLUK
Yoksulluk her devirde vardır, ama bugün her devirden çok daha ciddî bunalımlar, tehdit ve tehlikeler yaratmaktadır. Yoksulluk, bugün tek başına bir ıstırap olmanın ötesine geçmiş, birçok sorunu besleyen, tahrik eden bir ‘temel sorun’ haline gelmiştir.
Yoksulluğun tahrik ettiği problemler öncelikle şu olumsuzlukları yaratıyor:
1. AnarÅŸik toplum,
2. Şiddet ve terör,
3. Din sömürüsü.
Bu problemler, demokrasinin yara almasına ve daha da ürperticisi, dinle terörün birleşmesine, terörün kutsalı arkasına almasına yol açmaktadır.
Yoksulluk, insan benliğindeki onurun, dayanma gücünün paydasını düşürerek insanı sömürü ve aldatma karşısında dirençsiz hale getirmektedir.
Devlet, yurttaşının aşını işinden kazanmasını sağlamak için vardır; sorun çıkarmak ve tahakküm için değil....
Öncelikle, emeğe ihanetin durdurulması ve âdil paylaşımın getirilmesi şarttır. Bunun kısa ifadesi, sosyal adalet ve sosyal demokrasi ilkelerinin hayata geçirilmesi, sosyal devletin yeniden işlevsel kılınmasıdır.
Millî gelirin % 80’lik kısmını nüfusun % 5’inin bölüştüğü bir ülkede, sosyal adalet ve insan hakları çöker. Bunlar çökünce de demokrasi göçer.
Biz, sosyal demokrasi ve sosyal adaleti, ideolojik kavram olarak değil, evrensel insanlık gerçeği olarak algılamaktayız.
Yoksulluk sadece üretim yetersizliğinden kaynaklanmıyor. Küresel zulümler birinci derecede etkilidir
Yoksulluğun aşılmasında küresel düzeyde işletilecek tedbirlerin aşağıda sıralanan tedbirler olduğu bütün düşünürlerin ortak kanaatidir:
1. İnsan hakkı ihlallerinin durdurulması,
2. İsrafın durdurulması,
3. Paylaşımın geliştirilmesi,
4. Küreselleşmenin sömürü aracı yapılmaması,
5. Nüfus artış hızının mutlaka azaltılması,
6. Ahlaksal kirlenme ile mücadele.
Evet, ortak kanaat oluşmuştur ama ortak eylem bir türlü oluşmuyor. Mesele de işte bu eylem meselesidir.
PaylaÅŸ