İzmir yangını nihayet aydınlandı

İzmirli yazar Mehmet Coral, doğup büyüdüğü İzmir’e daima borcunu ödemek için uğraş verir. Yazarımız, son kitabı “Ateşin Gelini” (13 Eylül 1922’de İzmir’i Kimler Yaktı?) isimli eserinde Türklere yapılan asılsız iddiaları çürütüyor!

Haberin Devamı

İZMİRLİ yazar, Karşıyaka Ankara İlkokulu’ndan 50 yıllık arkadaşım Mehmet Coral’ın, heyecanla beklediğimiz “Ateşin Gelini” kitabı, Doğan Kitap tarafından basıldı ve daha piyasaya çıkmadan bana imzalı olarak iletildi.

13 Eylül 1922’de düşmandan kurtarılmış İzmir’de başlayıp, birkaç günde kenti küle çeviren uğursuz yangını Türkler’in çıkardığına dair son yıllarda içimizde ve dışımızda bir fesat ateşinin kaynatıldığını izliyorduk. “İzmir Soykırımı” adı altında ilerde Avrupa Birliği süreci içinde önümüze konacak olan bu mayınlı dosyayı açma cesareti gösteren Mehmet Coral’ın kitabı, tam zamanında cephe mücadelesinin odağına yerleşti.

Coral, yerli ve yabancı sayısız dokümandan süzülen gerçekleri, Türk yanlısı ünlü Greskoviç ve Prentiss raporlarını incelemiştir. Ahmet Piriştina Kent Müzesi Müdürü Ortay Gökdemir’in ele geçirdiği ve yangını Ermeni ve Rum kundakçıların çıkardığını ispatlayan 28 Eylül 1922 tarihli Amiral Dumesnil raporunu da kitabında yayınlamıştır. Tüm belgeler, “Türkler’in kesinkes yangın olayında masum olduğunu”, tam aksine Yunan saldırganların kaçarken kışkırtığı Ermeni çetelerinin bu işin biricik mesulü olduğunu işaret etmektedir.

Haberin Devamı

BÜYÜK YANGIN
13 Eylül’de Ermeni mahallesi olan Basmane’de başlayıp, dört günde tüm Hıristiyan mahallesini, yani Basmane’den denize bir dikme inersek, sağ tarafını, şimdiki Çankaya, Kültürpark, Kahramanlar, Pasaport, Alsancak ve Punta’ya kadar olan bulvarları, sokakları, evleri, mağazaları yok eden yangın karadan denize ters esen rüzgarın şiddetiyle Osmanlı’nın en güzel şehirlerinden olan İzmir’i yakıp mahvetmiştir.
Daha sonra yangın bölgesinde “Cumhuriyet’in Modern İzmiri” kurulsa da, yangının buruk acısı daima İzmirli’nin yüreğinde için için kanamıştır. Coral’ın yangın konusunda karşılıklı tezleri inceledikten sonra, nihai tespiti şudur:

Yenilginin acısıyla panik halinde kaçan Yunan ordusu, yolda önüne çıkan tüm Türk yerleşimlerini ateşe vermiştir. İzmir’e uğramadan Çeşme’de bekleyen gemilerine gitmiş olmalarına rağmen suikast birlikleri, kendilerine işgalden bu yana destek vermiş Rum ve Ermeni unsurların yardımıyla kentte kundakçılığa girişmiş ve sonuçta İzmir’in dörtte üçünü yok eden yangını çıkarmıştır.
Kenti 1915 olaylarının ve Sevr Antlaşması’yla kurulan Ermeni Cumhuriyeti’nin yitimi ve en nihayet büyük oranda bel bağladıkları Yunan güçlerinin hezimete uğramasının yarattığı travmayla Ermeniler yakmıştır. O mevsimde her zaman denizden esen rüzgarı hesap ederek kendilerine nasılsa yar edilmeyecek olan mahallelerini kundaklamışlardır ve bitişikteki Türk mahallelerinin de kendileriyle birlikte yok olacağını düşünmüşlerdir. Ancak rüzgarın beklenmedik biçimde yön değiştirmesi umulanın aksi bir sonuç doğurmuştur.

Haberin Devamı


ÇARPICI GERÇEKLER
Kentin Türk mahalleleri dışında kalan kesimini, savaş sonrasında oluşacak yeni ekonomik düzende ticaret ve sanayi kesiminin yabancı egemenliğinde kalmasını istemeyen ve yanan kentlerin acısını çıkarmak isteyen Türkler yakmıştır.

Türkler’in İstanbul’dan sonra en varsıl, en güzel kentleri olan İzmir’i uzun ve yıpratıcı bir savaştan sonra yeniden ele geçirdikten ve zaferin coşkusunu askeri disiplinden ödün vermez biçimde yaşarken kesten yakmış olmaları akla sığmaz. Kent, yangının doğal koşulların anormal boyutlarda beklenmedik değişiklikleriyle kontrolden çıkması ve önüne geçilemez biçimde yayılmasıyla yanmıştır.
Mehmet Coral, 1, 2 ve 4.cü tezlerin doğruluğu konusunda bize çarpıcı belge-kitap sunmuş. Kendisi de “İzmir’i Türkler yaktı” tezine sıcak bakma görüşünün yayılmaya çalışıldığının altını çiziyor. Öyle ise, Coral’ın dediği gibi “Kalıcı barışın egemen olması için kalıcı belgelerin içindeki çarpıcı gerçekleri” savunmaya hazır olalım!..

Haberin Devamı

Ege’yi kana bulayan “Kara Şeytan”

Türk Ordusu’nun 30 Ağustos 1922 zaferinden sonra, Yunan ordusu İzmir’e doğru kaçmaya başladı. Bu ordunun 5/42. Evzon Tümeni Komutanı ve kötülükleri efsane haline gelmiş olan “General Nikolaos Plastiras”, Türk köylerini, kasabalarını, şehirlerini ateşe vererek, ekinleri, hayvanları, doğayı ve üzerindeki tüm Müslümanları yok ederek İzmir’e ulaştı. İşgal döneminde ve bozgun günlerinde de aynı vahşeti gösteren bu caniye, Yunanlılar “Kara Süvari” (O Mavros Kavalaris), Türkler “Kara Şeytan” derlerdi. Komuta ettiği birliğe ise, “Şeytanın Ordusu” ismi takılmıştı. Yunanlılar’ın geri çekilirken oluşturdukları “Yakma Timleri” veya “Kundakçı Müfrezeleri” onun eseriydi.

Haberin Devamı

GENERAL TURKOM
Bölgede Kara Şeytan’a tıpatıp benzeyen bir “yangın meraklısı” daha vardı. Yunan Ordusu Ege’yi işgale başladığında “Ermeni Gönüllü Ordusu”nu kurup, başkomutanlığana oturan Ermeni “General Turkom”, örgütlediği “Kara Bölükler” isimli Ermeni çetecilerini, vahşet, zulüm, kundakçılık, yangın çıkarıp yayma, Türk katliamı konularında özel olarak eğitmişti.

General Turkom’un Kara Bölükleri, Yunan ordusu geri çekilirken onun peşine takılıp tüm Batı Anadolu’nun yanıp yakılmasında büyük rol oynadı. Yunan genelkurmayı ordularına Anadolu’yu terk etme emri verdiğinde, General Turkom “Siz, İzmir’i Türklere bırakarak kaçın. Biz ancak öldükten sonra Türklere bu şehri teslim edeceğiz” demişti. Türk askeri şehre varmadan çok önce İzmir’e gelip, Krames Palas’a yerleşen ve Ermeni mahallesinde yangın timlerini oluşturan “General Turkom” ve “Kara Şeytan Plastiras”, Yaşar Aksoy’a göre, İzmir yangınının bir numaralı sanıklarıdır.

Yazarın Tüm Yazıları