Paylaş
Bisikletle ya da yürüyerek şehrin etrafını sık sık dolaşıyorum. Tarlalar birer birer lüks villalara dönüşmekte. Bu doğa katliamına sağcı, solcu, liberal, sosyalist, komünist, faşist siyaset ağaları sessiz kalıyor.
Abant, Gölcük, Yedigöller, Aladağ gibi pırlanta beldelerde bilime, çevreye aykırı binlerce beton yapılar mevcut.
Siyasi derebeyleri ile yoğun irtibatı olan zatlara orman arazileri 49 yıllığına kiralanıyor. Buraları kapanlar ağaçları çaktırmadan öldürüyorlar. Oteller, tatil köyleri vb. her yeri sardı.
Turizm işi yapanların yüzde 99’u deterjanları, yanık yağları, foseptikleri, çöpleri arıtmadan derelere veriyorlar. Bunlar Gölköy Baraj Gölü’ne ulaşıyor. Oradan evlerdeki çeşmelerden kanser yapıcı olarak insanların bedenine akış söz konusu.
Çevre cinayetlerine hayır diyen vali ve kaymakamlar, feodal siyaset dayıları tarafından anında tayin ediliveriyor...
“Çevreciyim, çağdaşım, ilericiyim, modernim, ağayım, feodalim, lümpenim, sonradan görmeyim, kayıtdışı işler yaparım, vergiden kaçınırım” diyenlerin çoğu 15-30 milyonluk iri villalarını tarlalara kondurmaktalar. Okçular, Sağlık, Kılıçarslan gibi mahallelerde Ortadoğu ülkelerinin kara paracı, karanlık tosunlarının villaları da yoğun olarak var. 4-5 eşli, 10-20 çocuklu bu tiplere vatandaşlık da verilmiş halde.
Kuveytli bir elektrik mühendisi ile tanıştım 2 yıl önce. 3 hanımı var. Bursa, Sapanca ve Bolu’dan ev almış. Lüks içinde sefa sürüyor. Beyni Türkleri cani olarak gören bilgilerle örülü. Okul ders kitaplarında bizi katil, İngilizleri mübarek insan olarak okumuş.
Tarlalara olan saldırıyı durdurmak için 4-5 kat sınırı değiştirilmeli. Japonya’da daha şiddetli depremler oluyor ama 50-100 katlı binaları var. Bilim ile depreme dayanıklı binalar üretilebiliyor.
Bir tanıdığım 30 milyona tarla içinden villa aldı. Tapuda değerini çok komik beyan etti. Buradan yazamam. Her yerden vergi alan devlet, bunları nedense görmemekte. 30 milyona ev, 10 milyona araba alan avukat tanıdığıma da kaç TL vergi verdiği hiç sorulmuyor. Yanında çalıştırdığı 4 avukata ise makarnaya yetecek tutarda maaş ödüyor. Ülke sessizce tarımdan, tarladan koparılmakta.
Ali ÖZDEMİR Öğretmen yazar
TRAKYA BÖLGESİ DAHA VAHİM
HİSSELİ tarım arazisi alacakların dikkatine.
İlçemizdeki hisseli tarım arazilerine tel-çit çekmek, ağaç dikmek, konteyner koymak ve yapı yapmak yasaktır. Uymayanlar hakkında yasal işlem yapılacaktır.
Marmaraereğlisi Kaymakamlığı.
(Trakya bölgesi susuzluktan kuruyor, madenlerle yağmalanıyor, ağaçlar vahşice kesiliyor, bekleyiniz.)
SURİYE DEHŞETLE İZLENİYOR
CHP Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, Suriye’deki insanlık dışı görüntülerin dehşetle izlendiğini söyledi. CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, Genel Başkan Yardımcısı Burhanettin Bulut, Hatay İl Başkanı Hakan Tiryaki, ilçe başkanları, ilçe belediye başkanları ve 15 milletvekili ile birlikte Suriye’deki katliama dikkat çekmek, yaşananları protesto etmek üzere Hatay’da iki günlük temaslarda bulunan Dr. Şevkin, “Yaşananlar kabul edilemez. İnsanlık suçuna dur denmelidir” dedi.
‘TASARRUF’ DEMEK KORKUTUYOR
TASARRUF diye çırpınan Mehmet Şimşek’in başında bulunduğu Maliye Bakanlığı binalarını bir görseniz tasarrufa buradan başla Mehmet Bey dersiniz. Tasarruf esastan başka yerlerden başlamalı, devletin her kademesine, belediyelere, vakıflara da tasarruf mecburiyeti getirmek lazım. Koruma ordularını kaldırmak, resmi makam arabalarını iyice azaltmak, işe yaramayan bankamatik memur kalabalığını tasfiye etmek şart. Her üst makam değişikliğinde mobilya değişikliğine de izin vermemek lazım. “Devletin standart bir döşeme planı olmalı” demek gerekiyor. Kimsenin vicdanı yok mu efendim? Tasarruf adına bu kez bu kadarlık diyelim, şimdilik kısa keselim.
BİLİYOR MUSUNUZ
- DUYGU Asena Pen Ödülü’nün bu yıl Özlem Gürses, Nevşin Mengü ve Sedef Kabaş’a verildiğini....
- CHP Milletvekili Prof. Dr. Mühip Kanko’nun “Suriye’deki Alevi katliamına sessiz kalmak, zulme ortak olmaktır. Suriye’de insanlık suçu işleniyor” dediğini...
GÜNÜN SÖZÜ
İNSANLIK DİLEKÇESİ
OTURDUK, bir dilekçe yazdık. Dedik, ey insanlık!/ Sağda solda dolaşmayı bırak, bize, bizim yanımıza gel bir kere de./ ‘Tamam’ dedi, yardımınıza koştu ama ayağı kaydı./ Boğuldu bencillik adlı derede.
Erhan TIĞLI
Paylaş