BEŞİKTAŞ dün zor bir akşam yaşadı. Gençlerbirliği, futbol takımı değil de kılıç-kalkan ekibi gibi top oynayan bir takım. Ben bu kadar faullü oynayan takımı çok az gördüm. Top o kadar oyundan düştü ki, iyi bir şeyler yapmak mümkün değil.
Oyunda kalan dakikalar, faul dakikalarından daha az. Beşiktaş böyle bir maçı kurtardı söylenecek fazla bir şey yok.
Bütün oynayanları yaptıkları için tebrik ediyorum. Çok istekli oynadılar, karşılığını da aldılar. Yalnız içlerinden birini ayırıp, listebaşı yapıyorum. O da Koray. Bir futbolcunun, bir maça ancak bu kadar eli değer. Aferin bu kardeşe. Sıfır hata ile maçı bitirdi. Her rakip hücumu çürüttü. Ayağından da çıkan her top, olumlu top olarak Beşiktaş’ta kaldı.
Murat’ın tereddütü
Maçın hakemi de bu zor bir maçı iyi idare etti. Belki çok kart gösterdi ama hepsi doğru kart. Oturduğum yerden çözebildiğim kadar penaltıda yapılan faul on sekiz içinde. Ama futbolcu dışarı düştü. Penaltı da İbrahim Üzülmez’in büyük bir gayreti vardı. Beşiktaş da karşılığını gol olarak gördü. Kaleci Murat devamlı oynamadığı için ne zaman çıkacağını, ne zaman kalede duracağını kestiremiyor. Cordoba’nın yokluğunda kaleye alışırsa daha iyi oynayacak diye düşünüyorum.
Beşiktaş amaçsız bir takım değil. Belki ligde zirve yok ama bir üçüncülük bu takımı Avrupa’ya çıkarır. Prestij olarak da ayıbını kapamış olursun, seyircinle de barışırsın. Bu galibiyet Beşiktaş’a ilaç gibi geldi. Dün akşam ki kazanma arzularını ilerdeki maçlara taşıyacak iseler bu üçüncülük olur diyorum.
Kazanılan her maçın tabii ki karşılığı puan ama bir de moral tarafı var. Bir seri yakalanırsa bu Türkiye Kupası’na da sataşır, ulaşır. Neticede Beşiktaş istediğini çıkardı. Demek ki, çok istersen, koşarsan, birbirine yardım edersen, olabiliyormuş. Kaldı ki hakikaten Gençlerbirliği takımıyla top oynamak çok zor.