5 Mayıs 2006
İLK önce hemen şunu söyleyeyim; Çok keyifli bir futbol akşamı yaşadım. Oyunun ilk yarısında Beşiktaş, ikinci yarısında Fenerbahçe top oynadı. Uzatmalarda kafa kafaya giden oyunda Alex, sakatlanıp çıktı. Aurelio da oyundan atıldı. Beşiktaş da bu sezonun ayıbını kapattı. Sezonu kupayla bitirdi. Beşiktaş camia olarak çok büyük bir adım attı. Hani daha Türkçesi, kupanın daha lazım olan tarafa gittiğini söylemek istiyorum. Yönetimi de, antrenörü de, futbolcuları da büyük bir mutluluk içine girdiler. Bu galibiyet kendiliğinden olmadı. Her futbolcu iki kişilik koştu. Hele hele ilk yarı, Fenerbahçe’ye top oynatmadılar, kendileri oynadılar. Bu zafer gecesinden sonra futbolcuları birbirinden pek ayırmak istemiyorum ama Koray’ı liste başı yapıyorum. Defansın bütün yumuşak yerlerinde kademeye girdi. Bir futbolcunun çalamayacağı kadar top çaldı. Kaptığı topları da oyuna iyi soktu.
Büyük maçların büyük futbolcuları
Hep diyoruz ya, büyük maçların oyuncuları büyük olur. Sergen de, Tümer de attığı nefis frikikle ve maçı bağlayan golle büyük futbolcunun büyük maçı koparacağını gösterdi. Cordoba’nın yediği gollerde belki hatası var ama oyun 2-2 iken çıkardığı bir top var, maçı kurtardı.
Fenerbahçe takımını, ikinci yarı yaptığı değişikliklerle oyuna ağırlığını koyduğunu gördüm. Daum, doğru düşünmüş. İkinci yarı oyuna giren oyuncular Fenerbahçe’ye faydalı oldu. Tigana’nın önünde sıkıntılı bir kadro var. Ama dün akşamki oyunda futbolcularına iyi şeyler yaptırdı. Yaptırdı ki, Beşiktaş maçı kazandı.
Maçın hakemi, bana göre bu ağır oyundan alnının akıyla çıktı. Birkaç yanlış düdük çalmış olabilir. O kadar leke sütte de var. Maçın neticesine tesir edecek hiçbir ağır kararı yok. Topu oyunda hep canlı tuttu. Avantaj kurallarını çok iyi uyguladı. En az bir futbolcu kadar da koştu. Fazla bir şey söylemenen alemi yok. Her iki takımın oyuncularına da seyredenlere bu keyfi tattırdıkları için teşekkür ediyorum. Maçtan önce bir favorim yoktu. Tabii ki, bu mantık favorisi olarak söylenmiş bir laf. Benim favorim vardı. Gönlümün istediği oldu.
Yazının Devamını Oku 29 Nisan 2006
BEN bu Beşiktaş’ı iki sezondur anlamış değilim. Bir anlayan varsa parmak kaldırsın... Ben dinleyeyim, aynen de kabul edeceğim. Bir takım hafta hafta oynadığı maçları bu kadar inişli çıkışlı nasıl oynar, çözmüş değilim. Sıkıntım bundan yana. Beşiktaş’ı yazmak çok zor. Anlatmak daha da zor. Şu son iki sezondur çektiğim sıkıntı bu. Gelelim dün akşama... Skorun kısır kaldığına bakılmasın... Bunu, seyretmeyenler için söylüyorum. En az 6-7 fark olurdu. Beşiktaş, girdiği bütün gol pozisyonların çoğunu sokağa attı. İki Gökhan var, küçüğüne sonradan geldi diye Küçük diyorum... Üç tane gol pozisyonu var ki, kaçır desen kaçırılmaz. Hele bir tanesi... Maç Manisa’da oynanıyor, Küçük Gökhan’ın vurduğu top İzmir’e gitti. Büyük Gökhan geçen hafta sallandı, bu hafta iyiler listesinin liste başı olmasa da ikincisi veya üçüncüsü olur.
Her maç ayrı oynanır
Bu takım çarşamba akşamı kupa finali oynayacak. Benim hep bir iddiam vardır; her maç ayrı ayrı oynanır. Oynadığın bir önceki maç, sonra oynayacağının provası olmaz, kadrosu da olmaz. Oyun anlayışı da değişik olur, kullandığın oyuncu da... Tigana’ya geçen haftaki Sivas kaybında bir sitemim olmuştu, onun arkasında duruyorum... Bu takımda sakat veya cezalı değilse Koray’dan başkası oynamaz. Dün akşamki oyunun da bana göre liste başı adamı Koray.
Cordoba için de hep, "Oyunu ciddiye alıyorsa, ondan daha iyi kaleci bu ülkede yok" diyorum. Bu dediğimin de arkasında duruyorum... Dün akşam sıfır hatayla top oynadı. Çabuk hücumların da yaratıcısı oldu. Her yaptığı degaj öbür kalede gol pozisyonu yarattı.
Maçın hakemi benim için bu ülkedeki vasat altı hakemlerden biri. Orta hakem olmaz da, dördüncü hakem olur. Dün akşam için hemen şunu da ilave edeyim; iyi maç yönetti. Ama kolay maçtı. Bilmem anlatabildim mi...
Yazının Devamını Oku 24 Nisan 2006
BU ne biçim Beşiktaş, anlamış değilim. Senelerdir bu işin içindeyim. Beşiktaş’ın kendi sahasında bu kadar çok puan kaybettiği bir sezon görmedim. "Sterse giriyoruz. Seyirci baskısı var" diyen futbolcuya, "Beşiktaş’ta oynamayın. Gidin başka bir yerde oynayın" diyorum. Neyin stresi be kardeşim? Böyle seyirci dostlar başına. 90 dakika seyirci yanınızda. Bundan büyük avantaj mı olur? Bu takımın oyuncusu olacak adam, bu lafı dile getirmez. Dünkü oyuna bakıyorum, iki topu bir araya getiremeyen bir takım. Hücuma çıkarken kaptırılan toplar, rakibe gol pozisyonu veriyor.
Topu havaya kaldırıyorsun, adamları havadan geçmek için uçak kiralaman lazım. Her kafa topuna adamlar vurdu. Verkaç yapıp kenarlardan gelemiyorsan 40 gün, 40 gece oynasan da gol bulamazsın.
Yenilen bir gol var, evlere şenlik. Defans da uyudu, Cordoba da. Cordoba’ya da iki çift lafım var. Seni kalede dur diye oynatıyorlar. İkinci yarı oyun başlıyor, kalede yoksun. Gidip müdahale edemeyeceğin yerlere çıkıyorsun, kalen yine boş. Sen bu işi yaparken ciddiye almadığın zaman takıma zararın oluyor. Çok iyi kalecisin ama su koyuveriyorsun.
Sadece Bobo’yu beğendim
Dünkü oyuna bakıyorum, beğendiğim tek adam var. O da Bobo. Neyini beğendim? Çok mu iyi oynadı? Hayır. Ama 20 senelik Beşiktaşlı gibi oynadı. Yüreğiyle oynadı. Vurduğu 2-3 top vardı, şanssızdı. Gökhan Güleç’i Beşiktaş’a geldiği günden bu yana hiç bu kadar beceriksiz ve pasif izlememiştim. Tigana niye Koray’ı oynatmadı, onu da anlamış değilim. Bu kadroda defansı toparlayacak tek adam Koray. O da kulübüde. Hayret.
Hakem ilk defa Süper Lig yönetiyormuş. Ben tanımıyorum. İlk defa milli olduğunu çok belli etti. Maç başladı, santranın civarında, maç bitti santra civarında. Hiçbir başka pozisyona giremedi. Öyle olunca da pozisyonlara uzak kaldı. Yanlış düdük ve kartlar gösterdi.
Sivas takımı, çok diri bir takım. Ama oyunu çok çirkinleştirdiler. Yere yatan ayağı kalkmadı. Ama hakem de bu yavaş oyuna çanak tuttu. Beşiktaş üçüncülüğü istemiyor. Kupada finale kaldı. Avrupa biletini cebine koydu. Bu senenin ayıbı, bir tek kupa alınırsa kapanır.
Yazının Devamını Oku 17 Nisan 2006
ÇOK enterasan bir lig oynanıyor. Ligin üstünde, iki takım şampiyonluğu kovalıyor. Ligin dibi iğneli fıçı. Ne hikmetse ben anlamış değilim. Şu lig üçüncülüğünü hiçbir takım istemiyor. Beşiktaş da dün ilk golü bulmasına rağmen, sonra arkaya düştü. Yenilen iki komik gol var. Beşiktaş takımı bunu hep yapıyor. Sonlarda bulunan penaltı, 1 puanı getirdi.
Gaziantep’in 3 puanı kaybetmesi ligde işini zora soktu. Kazansalardı, ’bu ligde kaldılar’ diyecektim ama daha işleri var.
Maçın hakemi Yılnur Önen’in hakemliğini ben beğenmem. Ama dün iyi maç yönetti. Beşiktaş takımı bütün olarak iyi top oynamadı. Tek tek oyunculara bakıyorum. ’Ahh! şu da iyi oynadı’ diyebileceğim bir oyuncu yok. Gaziantep de öyle.
Maçı izlerken sıkıldım
Yani daha Türkçesi 4 gol olmasına rağmen ben maçı izlerken sıkıldım. Kleberson, Tümer’in ve Sergen’in olduğu oyunlarda iyi oynuyor. Tek kaldığında ise oyunun liderliğini yapamıyor. Sıradan bir oyuncu görüntüsüne giriyor. Bunu anlamak mümkün değil. Bu kadar kaliteli oyuncunun oyunu sahiplenmesi lazım. Bobo dün akşam Gökhan’a bir gol attırdı. Asisti mükemmel. Bir de penaltıdan gol attı. O da iyi. Ama oyunda yoktu. Beşiktaş 1 puan olsa da alarak, rakiplerinin kaybetmesiyle üçüncülük hevesini artırdı.
Bu maçın neticesine bakıp çarşamba günü oynanacak kupa maçına ahkam kesmek mümkün değil. Kupada her şey olur ama Beşiktaş büyük bir avantajla rövanşı oynayacak.
Futbolu beğenmediğimi söylemiştim. Oyuncuların arasına girip de vıdı vıdı yapmanın da bir manası yok. Gaziantep için çok önemli bir maçtı. Gaziantep kısmet tepti. Beşiktaş tek puan buldu. Yenilmekten iyidir diye düşünüyorlardı.
Yazının Devamını Oku 9 Nisan 2006
HER iki takım da dün akşam 3 puanı çok istedi. Ama olmadı. Beşiktaş’ın lig üçüncülüğü için puan kaybına tahammülü yok. Malatyaspor’un da dün akşam oyundan 3 puanla çıksaydı, ligde kalma ümitleri biraz daha kuvvetlenirdi. Oyunun hemen başında Tümer’in sakatlığı Beşiktaş adına şanssızlık. Çünkü Tümer bu takımın lider oyuncusu. Sakatlığında kasti faul yok. Bunu da atlamayayım.
Malatya takımı oturtma bir gol buldu. Golü atan Evren değil, golü yiyen Cordoba. Öyle bir gol, 20 senede bir olur. Attıkları golden sonra dirençleri de arttı. Ama topu ilerde tutamadılar. Vuralan toplar duvara çarpıp geri döndü. Koca 90 dakika bir uçurtma gol, bir de hiç yapılmayacak, Çağdaş’ın yaptığı penaltı. Malatyaspor’un pozisyonu yok. Orta sahadan ve geriden hiçbir oyuncuları çıkamadı. Beşiktaş çok pozisyona girdi, kaçırdı. Sergen oyuna girdikten sonra ölü toplarda Beşiktaş etkili oldu. Ama Ümit Kayıhan da oyuncu değişikliğiyle Sergen’i oyuna fazla sokturmadı.
Acemi Bobo
Defansa dün akşamki oyun için fazla bir şey diyemeyeceğim. Rakip hücum yapamadı. Her iki takımın oyuncuları da çok iyi niyetlidiydiler, çok iyi mücadele ettiler. Hakem Cem Deda ne sahada oynayan futbolcuları ne de tribünlerdeki insanları rahatsız etmedi. Hep topun yanındaydı. Oyunun topunu diri tuttu. İyi maç yönetti.
Bobo, usta bir santrfor değil. Acemi. Ama zaman zaman çok iyi işler de yapıyor. Gökhan çok güzel bir gol attı. Okan’ın asisti de 10 numara. O top ancak oraya vurulurdu, Gökhan da onu yaptı. Ahmed Hassan’ı da son 2-3 maçta anlamış değilim. Bu kadar lüzumsuz yerlerde topla, rakiple cebelleşiyor ki, hem kendini rahatsız ediyor hem de takımını. Daha sade oynayıp, topu birine çıkarsa, takıma faydasını 2 katına çıkaracak. Attığı gol de tipik bir Ahmed Hassan golü. Oraya gidişi, oyuna katılışı, onun yapacağı işler.
Hep diyorum ya, Beşiktaş topu rakip 18’e sokarsa, bir adam da kaleye sokar. Kalan son haftalarda lig daha da bir keyif alacak. Derbiler başlıyor, ligin altı da iğneli fıçı.
Yazının Devamını Oku 6 Nisan 2006
YÜZSEKSEN dakikalık oyunların eğer ilk maçını deplasmanda oynuyorsan, gol atıp kendi evine avantajı taşıyacaksın. Dün akşam Beşiktaş gol değil, goller buldu. Finalin ucu gözüktü. Beşiktaş dün iki ayrı görüntü yansıttı. İlk yarı seyrettiğim Beşiktaş’ı beğenmek mümkün değil. İkinci dakikada Gökhan’ın kaçırdığı golün dışında rakip kalede pozisyon yok. Üstüne üstelik öyle bir gol yiyorsun ki, amatör takımlar zor yer. Ali Güneş uyudu, Cordoba eline değen topu uzaklaştıramadı, altı pasa servis yaptı. Koray ile Toroman da Veysel’i tutacaklarına birbirlerini tutunca, gol geldi.
İkinci yarı Tümer’in girmesiyle şemsiye terse döndü. Tümer hem attı, hem attırdı. Yalnız onunla da kalmadı. Kleberson’un da ikinci yarı top oynaması için davetiye çıkardı. İki ustanın uyumu maçı aldı, götürdü.
Bobo’dan güzel vuruşlar
Bir paragraf Bobo’ya açmak lazım. Beşiktaş adına söylüyorum. İnşallah hepimizi yanıltacak. Dün attığı goller tipik bir son vuruş golleri. Hem ayağıyla, hem de kafasıyla vurulacak yerlere vurdu. İkisi de gol oldu.
Bu skor büyük rakamlar. Aybaba bu ülkede kupa ustası. Hem G.Birliği’ne, hem Trabzon’a bu kupayı kazandırdı. Ama bu takımla olmaz. Gelip İstanbul’da 4 gol bulmak mümkün değil. Bence Beşiktaş kulpun bir tarafına sarıldı. Rakibini beklemeye başladı.
İknci yarı iyi futbol
Maçın hakemi bir kaç yanlış düdük üfledi. O kadar olacak. Maçın neticesine etki edecek hiçbir pozisyonu atlamadı. Gösterdiği sarı kartların hepsi de doğru. Beşiktaş dün akşam işini gördü. Fazla laf etmenin de alemi yok.
Tigana başta olmak üzere bütün takımı özellikle ikinci yarı oynadıkları top için tebrik ediyorum. Bundan daha iyisi can sağlığı...
Yazının Devamını Oku 2 Nisan 2006
İKİ ayrı takımın bu ligde iki ayrı kulvarı var. Beşiktaş, lig üçüncüsü olayım, UEFA Kupası’na Avrupa biletini cebime koyayım diye düşünüyor. Ankaragücü takımı da iğneli fıçının içinde bu ligde nasıl kalırımın hesaplarını yapıyor. Dün akşam seyrettiğim oyun kıran kırana bir lig maçı. Ben seyrederken keyif aldım. Öne geçenler oldu, arkadan gelenler de. Ama her iki takımın oyuncuları da bir dakika bile maçtan kopmadı. Her maçta beş gol seyretmek pek kolay bir iş değil. Futbolun meyvası gol. Beş tane güzel gol seyrettik.
Hakeme bravo
Maçı bir tarafa bırakıp, oyuna güzellik katan hakemin de hakkını yemek istemiyorum. Maçın hakemi benim adaşım. Adaş çok iyi hakem olacak. İlk önce topu hep hayatta tutma çabasında. Ayrıca bütün avantajları top kimdeyse ondan yana kullanıyor. Dünkü maçın bu kadar keyifli olmasının yarı sebebi bu adaş. İnşallah hep böyle devam etsin. Her takımın emanet olacağı bir kardeş. Bir futbolcu kadar koşuyor, topun hep yanında. Hem de futbolcuya tavrı var, hakem gibi, ağabey gibi, baba gibi... Polis gibi değil.
Beşiktaş tabii ki, üçüncülük için iştahını kabartacak bir galibiyet aldı. Kendiliğinden olmadı. Her futbolcu elinde, ayağında ne varsa sahaya döktü. Kaldı ki, saha top oynamaya müsait bir yer değil, engebeli... Rakiple uğraşmaktan daha fazla sahayla uğraşan futbolcular seyrettim. Bu, iki takım için de geçerli.
İkisine de tebrikler
Dün akşamki oyunda, skor ne olursa olsun, ben yine aynı şeyleri söyleyecektim. İki takımın oyuncularını da tebrik ediyorum. Ama bir şeyi de atlamak istemiyorum. Beşiktaş’ın yediği iki gol de Beşiktaş’ın klasik hatalarından. Beşiktaş böyle goller yerse, her zaman yediğinden bir fazlasını da atamaz. Beşiktaş’ın dört maç üst üste yakaladığı bir trend vardı, Koray ile İbrahim Toraman’ın iyi eşleşmesinden dolayıydı. Dün akşam iki golde de o göbeğin hatalarını gördüm. Tümer diye bir adam var. Sakat veya cezalı değilse, bu takımda oynar. Askere gidecekmiş, gelecekmiş, başka takıma gidecekmiş veyahut Avrupa’ya gidecekmiş, beni enterese etmiyor. Şu günün takımı Tümer’siz olmaz. İbrahim Üzülmez de belki bu sezonun en iyi topunu oynadı. Çok da keyifli bir gol attı. Tigana neden çıkardı anlamış değilim.
Beşiktaş işini gördü. Oyuncuların arasına girip, dolaşmak istemiyorum. Vıdı vıdı yapmanın da anlamı yok. Galip gelen haklıdır. Ben de haklının yanındayım.
Yazının Devamını Oku 30 Mart 2006
YUKARIYA astığım başlık anlamıyorum. Hakikatten de anlamış değilim. Dünkü oyunda bir ilk yarı seyrettim. Üçüncü Lig seviyesinde değil.
Hem Beşiktaş için, hem Denizli için. Oyun başladı gol oldu. Denizli nasıl attığını anlayamadı. Beşiktaş da nasıl yediğini. Böyle gol çok zor oluyor. Ama oldu. Futbolun içinde bunlar var. Oraya kadar tamam. Sonrası tamam değil.
Beşiktaş ilk yarıda pozisyon bulamadı. Bu nasıl Beşiktaş?
İkinci yarı bulunan bir gol var. Kleberson’un kurşun sıktığı bir frikik golü. Oradan mektup atsan 10 günde kaleye gider. Telefon açsan, 1 saatini alır. Ki, bana göre Denizli’nin kalecisi dünkü oyunun bir numarası. İkinci yarı öyle çıkarttığı toplar var ki, onları çıkaran bir kaleci o golü yemez. Yememeli.
Beşiktaş kocaman bir ilk yarıyı sokağa attı. İkinci yarı bulduğu golden sonra hani çok iyi değil ama biraz kımıldadı 3-4 tane gol pozisyonuna girdi olmadı.
Yazının Devamını Oku