×
- Sektöre 28 yıl önce Vakıfbank’ta adımımı attım. İlk görev yerim bilgi işlemdi. Daha sonra 5 yıl şubecilik yaptım. 28 yıl boyunca hemen her kademede görevde bulundum.
Bankanın sektördeki yerine baktı:
- Kredi büyüklüğüne göre ilk 4’teyiz. Hükümetin gündeme getirdiği destek paketleri ile kredi kullandırmaya hız vermiş durumdayız. Kredi iştahımız sonuna kadar açık.
Üstünsalih, yeni görevi nedeniyle düzenlediği buluşmada söze şu mesajla girdi:
- Halka açık bir bankayız. Elbette bankamızın bilançosunu düşünüyoruz. Ancak, önemli olan ülkemizin bilançosu. Yani, Vakıfbank’ın Türkiye’nin bilançosu için çalışma sorumluluğu var.
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak’ın son açıkladığı İVME paketine işaret etti:
- Biz özellikle son dönemde çıkan destek paketleri ile birlikte kredi kullandırımına hız verdik. Sektörden o konuda ayrışıyoruz. Yoğun bir şekilde kredi taleplerini yerine getiriyoruz. Özellikle imalat sanayine, ham madde sanayine, ithal ikamesi yapanlara bütün gücümüzle destek olmaya çalışıyoruz.
O gün üzerinde mor pantolon, mor bluz vardı. Görüşme sırasında oturduğu koltuğun rengi de mordu. O an Mindshare’in şirket renginin mor olduğunu farketti:
- Hay Allah, gözlerine girmek için özellikle mor giydiğimi düşünecekler.
İlk görüşmeden çıktığında düşündü:
- Kadınım, üstelik 1.5 yaşında bir oğlum var. Bunlar beni Türkiye’de yeni kuracakları şirkete yönetici olarak seçmez.
Londra’daki görüşmeleri 3 gün sürdü, sonunda göreve seçildi:
- Mindshare’in Türkiye Ofisi’ni kurup, yönetmek üzere sizinle çalışmak istiyoruz.
İkiler, 2000 yılında tam da Türkiye’nin 2001 krizine doğru yol aldığı günlerde Mindhare Türkiye CEO’su olarak göreve başladı. Ofisi kurup, aralıksız büyük reklam veren konumundaki şirketlerin kapısını çaldı. İlk 6 ayda bazı büyük grupların işlerini Mindshare’e bağladı. Ancak, şirket kâr etmek bir yana, zararda görünüyordu. Mart 2001’de Mindshare Avrupa CEO’s Dominic Proctor, İkiler’i aradı:
- Biz Türkiye’de şirketi zarar etmek üzere kurmadık. Her ay zararda görünüyorsunuz.
- Baymak’ta ilk işim hisselerin yüzde 100’ünün BDR’ye geçişi ve sonrasındaki değişimi yönetmek oldu.
SPK’daki deneyimini önce Anel Grup’a, 2011’den itibaren de Baymak’a yansıtan Çolak, şirketin bayileri ve onlara bağlı hizmet veren tesisatçıları kucaklayacak adım ararken aklına Bireysel Emeklilik Sistemi (BES) geldi:
- SPK’da iken BES’in ülkemizde devreye girmesi için epey emek harcadım. Şimdi de BES’in yaygınlaşmasına küçük de olsa katkı verebilirim.
Aklından geçen proje için önce Hazine Müsteşarlığı’na başvurdu:
- Şirketimizin bayileri ve tesisatçıları BES kapsamına girmeleri için teşvik etsek, primlerinin bir bölümünü biz yatırsak nasıl olur? Şirketimizin yatırdığı prim payını, BES’teki devlet katkısı hesabına dahil etmeniz mümkün müdür?
Hazine Müsteşarlığı Çolak’ın sorusuna olumlu yanıt verdi:
- Şirketinizin bayileri ve tesisatçılar için yatıracağı BES prim payı devlet katkısı hesabında sigortalı lehine kullanılır.
Bunun üzerine duyuru yapıldı:
- Kızılay’ın bağışçılarına madalya töreni var, birlikte katılalım.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Ali Erbaş ve Kızılay Genel Başkanı Kerem Kınık’ın katıldığı törenin gerçekleştiği salonda, bağışçılar arasında şu isimler dikkatimi çekti:
* Abdulkadir Konukoğlu, Remzi Gür, dede-torun Atasay Kamer’ler, Mehmet Torun, İbrahim Burkay, Vahap Küçük, Kenan Küçük, Coşkun Ergün, Birbey Ergün, Ahmet Bayraktar, Mehmet Cengiz, Mehmet Usta, Suat Sancak.
Kerem Kınık, törendeki konuşmasında şu noktanın altını çizdi:
- Dünyada ekonomik krizler yaşandığında bağışlarda da genelde düşüş olur. Bizde çok şükür tersi oluyor. Ülkemizde kriz ortamlarında bile Kızılay’a bağışların arttığını görüyoruz.
Bunun üzerine madalya alan kurum ve kişilerin Kızılay’a yaptığı toplam bağışı merak ettim. Kınık, önce şu dökümü paylaştı:
* 2 milyon lira ve üzeri bağış yapanlara platin madalya. (57 platin madalya verildi)
* 500 bin lira-2 milyon lira arası bağış yapanlara altın madalya.
- 12 Haziran’da Turgut Özal Tıp Merkezi’nde 5 karaciğer nakli aynı anda yapılacak. Yani, 5 alıcı-5 verici 10 ameliyat eşzamanlı gerçekleşecek.
Operasyonun şahitler huzurunda olacağını belirtti:
- Operasyon sırasında şahitler huzurunda kayıt yapılacak. Guinness’e başvurup, dünyada bu kapasitedeki tek merkez olduğumuzu göstereceğiz.
Prof. Kızılay’ın bu kısa mesajı üzerine İnönü Üniversitesi Karaciğer Enstitüsü Müdürü Prof. Sezai Yılmaz’ı aradım:
- Hocam, bu rekor denemesi nereden çıktı?
Yanıt için geçen yıla döndü:
- ABD’deki Yale Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin Organ Nakli Merkezi’nin kurucusu Prof. Şükrü Emre geçen yıl yaz aylarında Malatya’da iken aynı anda 3 hastamıza karaciğer nakli gerçekleştirdik. Üniversitemizde misafir öğretim üyesi olarak ders de veren Prof. Emre, “Bu önemli bir rekor, neden Guinness’e başvurmadınız?” dedi.
Prof.
- Biz kuyumculuk sektörüyüz. Yaptığımız işi altın ticareti ile karıştırmayın.
Sektörün verilerini de paylaştı:
- Sektörümüzde 6 bin üretici, 35 bin kuyumcu faaliyet gösteriyor. Yıllık ihracatımız 4.5 milyar dolar. Ayrıca, iç pazarda turiste satışımız 3.5 milyar dolara ulaşıyor.
Taleplerinden birini bu aşamada ortaya koydu:
- Turiste yaptığımız satışın ihracat geliri sayılmasını istiyoruz. Böylece turiste satışımız da ihracat teşvikleri kapsamına girebilsin.
Yabancı turistin kişi başı harcamasına işaret etti:
- Turist, ülkemize kişi başı 646 dolar bırakıyor. Bu rakamın artışını tetikleyecek sektörlerin başında kuyumculuk var.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) bünyesindeki Türkiye Tanıtım Grubu ile Türk Ticaret Merkezleri’nin yönetim kurulu üyesi olduğunu belirtip, sürdürdü:
Kınay, mesajında öncelikle Atatürk Havalimanı’yla ilgili bazı bilgileri anımsattı:
- Atatürk Havalimanı’nda otoparklar dahil kabaca 600 bin metrekarelik kapalı alan var.
Otopark kapasitesinin 8 bin araçlık olduğunu vurguladı:
- Kapalı alanlarda 80 asansör, 40 yürüyen merdiven var. Binaların önünde uçakların açık alan park yerleri bulunuyor.
Ardından önerisini ortaya koydu:
- Atatürk Havalimanı’nın açık hava müzesi ve fuar merkezi kombinasyonuna dönüştürelim. Bu projeyle İstanbul’u dünyanın buluştuğu şehir haline getirelim.
Topkapı Müzesi’nin Türkiye’nin en önemli müzesi olduğunu kaydetti:
- Ancak, Topkapı Sarayı’nda bulunan eserlerin yüzde 90’ı depolarda tutuluyor. Depodakiler arasında paha biçilemeyen 50 kadar Osmanlı Çadırı ve saltanat arabaları var. Atatürk Havalimanı’nın kapalı ve açık alanında Osmanlı çadırları ile saltanat arabaları sergilenebilir. Müze yönetiminin uygun gördüğü başka eserler de sergileme listesine alınabilir.
- Bu güzelim hurmalıklara villalar yapma teşebbüsleri görüyorum. Şayet bu ziraat alanlarında yapılaşma olursa, gün gelir torunlarımız, “Şu betonlar, demirler hurma olsa da yesek” derler.
Sohbette petrolün ekonomik öneminden söz edilirken, ev sahibi iş insanı şu noktanın altını çizdi:
- Petrolün alternatifi bulunabilir ama suyun, gıdanın alternatifi yoktur.
Ardından Muhammed suresi ile Bakara suresine işaret etti:
- Kur’an’da cennet, akarsular, nehirler, bağ ve bahçelerle tasvir edilmektedir.
Sözlerini şöyle bağladı:
- Türkiye’ye geldiğim zaman gördüklerim bana hep cenneti hatırlatır. Cennetinize sahip çıkın, bu nimeti koruyun ve şükredin.
İlahiyatçı,