Paylaş
Borislav Stankoviç, FİBA ve Avrupa basketbolunu ele geçirip ‘baron’ oldu. Sırp ağırlıklı Yugosal derin basketbol oluşturuldu. Onlar terleyip yellense, Avrupa’nın her tarafında deprem olurdu.
Biz de rahmetli, Boşnak asıllı Osman Solakoğlu zamanından beri partizanlarla meşk ederiz. Onlara Avrupa ve Dünya Şampiyonaları’nda yol verir, müsaadeleri ölçeğinde Balkan Şampiyonaları’ndan nasibimizi alırdık. Obradoviç’li Yugoslav Milli Takımı, ABD’de seyahatte olunca, meydanı Yugo’suz bulup, altın madal-yayı kaptık 1981’de... Mirsad, Hidayet, Mehmet gibi gençleri, basketbolumuzun kıblesi bu tröst ekolden devşirip basketbolumuza sınıf atlattık.
ALTIN NESLİ O BİTİRDİ
Yugoslavya bin parçaya bölününce kendilerine efsanevi şampiyonluklar yaşatan yıldızları NBA’e gönderirken, zamanın başarılı koçları da Avrupa’nın yolunu tuttu. Son 20 yılda İvkoVİÇ ve ObradoVİÇ’le aslan payını Yunanlılar kaptı. Olympiakos, Panathinaikos ve milli takımla sayısız başarılar yaşattı VİÇ’ler Komşu’ya... Biz ise TanjeVİÇ’i içi içinden geçtikten sonra milli takımın başına getirdik. Altın nesli kaprislerine kurban etti. Büyük beklentilerle getirilen bizim ‘-VİÇ’lerden, ilk senesinde gittiği 4 takımı şampiyon yapan ObradoVİÇ geçen yılı F.Bahçe’de pas geçti. Bu yıl da kritik Euroleague yenilgileri birbirini izliyor. Soru şu; Onlar mı paslandı yoksa biz mi bozuyoruz adamları? Basketbol başarısında düne bakılmaz yarınları yarın gelenler yazar. Ya bugün VİC(tory) ya da HİÇ.
Paylaş