Paylaş
Film, çevresindeki bütün kötü koşullara rağmen ‘iyi’ olma yolundaki mücadelesinden asla vazgeçmeyen memur Sabri’nin hikâyesi üzerine kurulu. Gazeteci-yazar Nuri, babadan kalma arsayı satmak için doğup büyüdüğü taşra şehrine gelir ve adliye önünde eski arkadaşı Sabri’ye rastlar. Buluşmak üzere sözleşirler, lakin psikolojik sorunları bulunan Sabri, o gün işyerinde şefine saldırır. Bu beklenmedik gelişmenin ardından işler değişir.
Bu noktada önce edebiyat eleştirmeni A. Ömer Türkeş’in 2 Şubat 2009’da Radikal’de kaleme aldığı yazıya göz atalım derim: “Fareyi Öldürmek romanının kahramanı Sabri Bey, Dostoyevski’den ziyade Çehov tiplerini andırır. Taşrada küçük bir memurun sessizce ve sabırla göğüslediği ama onu yavaş yavaş ölüme sürükleyen trajik hayatını anlatırken, İrfan Yalçın gözlediklerini hikâye etme yeteneğini kullanmıştır.”
‘SABRİ ARKADAŞIMDI’
Romanın yazılma hikâyesini ise İrfan Yalçın şöyle özetliyor: “Sabri çok eski bir arkadaşımdı... Yıllar yılı aynı binada çalışmıştık. Üstüne başına bakmazdı pek. Yaz kış aynı pantolon ceketle dolaşırdı. Pantolonu, ayaklarının üstünde kıvrım kıvrım dururdu. Ceketi de öyleydi. Bir yakaları vardı, yelpaze gibi. Kolları parmaklarının ucuna varırdı ta. Ayakkabıları koca kocaydı. Gözlükleri yusyuvarlaktı. Öyle camları vardı ki, Sabri bir kavanozun arkasından bakıyor gibiydi. Gülümseme; ağzı, burnu, dişi, gözü, kaşı gibi bir organı olmuştu. Ne denirse gülümserdi. Kitaplığımın küçücük bir gözünde Sabri’yle ilgili konuşmaları içeren küçük defteri buldum. Sararmıştı... Okudukça heyecanlanıyordum, yüreğim çarpıyordu. O zamanlar bir türlü romanlaştıramadığım bu notları elden geçirip romanlaştırmak bir tutku oldu benim için. Kendimden pek bir şey kattığımı söyleyemem. Yazdıklarım daha çok belgesel nitelikte...”
Aydın Sayman, bence Kafkaesk özellikler de taşıyan ve bizden, ‘Anayurt Oteli’yle akrabalık bağı olan bu romanı sinemasal hamlelere soyunmadan perdeye taşımış, yani bir nevi metin görselleştirilmiş. Ama sanki böylesi bir uyarlamada bu sade üslup yeterli olmuş, çünkü filmde çok geçmeden hikâyenin bizatihi kendisi devreye giriyor. Hayatın ona karşı her zorlu müdahalesinde Sabri’nin topu adeta göğsünde yumuşatıp oyuna sokma sabrı, bir şekilde seyirciye geçiyor.
Oyunculuklara gelince: Sabri’de Vedat Erincin, Nuri’de de Suavi Eren sakin üsluplarıyla dikkat çekiyorlar. Sabri’nin eşi Şükran’da Füsun Demirel’i, Deli Naci’de Macit Koper’i, baba Yüksel’de Menderes Samancılar’ı, büro çalışanı Nejla’da da Şebnem Bozoklu’yu izliyoruz. ‘İçimdeki İnsan’, sinemasal anlamda çok şeyler vaat etmese de eli yüzü düzgün bir roman uyarlaması olarak dikkat çekiyor. Ayrıca film uğradığı hayatları ve dönemi tasvir etmede de başarılı.
İçimdeki İnsan (Beş üzerinden ikibuçuk yıldız)
Yönetmen: Aydın Sayman
Oyuncular: Suavi Eren, Vedat Erincin, Füsun Demirel, Şebnem Bozoklu, Macit Koper
Türkiye yapımı
Paylaş