Paylaş
Tom Cruise, yıllar sonra bir kez daha göklere uzanıyor. Amerikalı aktör henüz yolun başında rol aldığı ‘Top Gun’da (1986) bir donanma pilotunu canlandırırken adeta kariyerini de uçurmuştu... Son çalışması ‘Barry Seal: Kaçakçı’ (‘American Made’) ise TWA’de (Trans World Airlines) çalışan bir pilotun hayal ötesi bir hayatın akışına kendisini kaptırmasını ve sonrasında da ayakta kalma mücadelesine odaklanıyor. Gerçek hayat hikâyesinden sinemaya uyarlanan filmin yönetmen koltuğunda Doug Liman (ki ‘Edge of Tomorrow’dan sonra yeniden Cruise’la çalışıyor) var.
BARRY SEAL: KAÇAKÇI
Yönetmen: Doug Liman
Oyuncular: Tom Cruise, Jayma Mays, Domhnall Gleeson, Sarah Wright,
E. Roger Mitchell, Jed Reis
ABD yapımı
Önce kısaca öykü diyelim: CIA, yolculukları sırasında ‘çaktırmadan’ kaçak sigara işine girip küçük çaplı vurgunlar elde eden pilot Barry Seal’in ‘illegal’ faaliyetlerinin farkındadır. Bu durumu bir tehdit vesilesine dönüştürür ve Schafer adlı bir ajan vasıtasıyla kendileri adına çalışmasını ister. Görevi basittir; ‘Arka bahçe’de yeşeren Amerika aleyhtarı gerilla hareketlerinin, misil kuvvetlerin yerlerini belirlemek ve kurduğu paravan şirketin uçağıyla fotoğraflarını çekmek. Seal, bu işin üstesinden gelirken tesadüf eseri yolu henüz emekleme dönemindeki ‘Medellin Karteli’yle keşişir, genç Pablo Escobar ve iki ortağı için de Amerika’ya kokain sevk etmeye başlar. Bu trafik baş döndürücü bir servetin kapısını aralar, küçük Arkansas kasabası Mena’ya taşınan Seal, CIA’in kendisine tahsis ettiği arazide hiçbir yere sığmayan nakit akışını artık toprağa gömüp saklamaktadır. Ve fakat bu muhteşem rüyanın bir bedeli vardır ve artık bu bedeli ödeme vakti gelmiştir...
Gerçek Barry Seal.
RETRO TADI...…
Daha çok ‘Bourne serisi’nin ilk adımıyla tanınan Doug Liman, ‘Barry Seal: Kaçakçı’da kurgusal açıdan iyi anlatılmış (ya da üstesinden gelinmiş diyelim) bir yapıma imza atmış. Film, o klişe tanımıyla ‘Akıp gidiyor’. Öte yandan siyasi dokundurmaları, sistemin işleyişine dair detaylar da iyi. Öykünün geçtiği zaman diliminin tasviri itibariyle ‘American Hustle’ tarzı bir ‘retro’ havaya da tanık oluyoruz (öykünün hatırlattığı yapım ise Johnny Depp ve Penelope Cruz’lu ‘Blow’). Ama yine de filmi ayakta tutan asıl unsur, ana karakterin aşırı tuhaf hikâyesi. Düşünsenize Seal’in bir şekilde değdiği insanlar arasında Noriega gibi bir diktatör, Escobar gibi uyuşturucu baronu, Oliver North gibi tarihe geçen askeri bir figür var. Yani hayatı bir bakıma bir dönemin ifadesi, yansıması. Lakin bütün bunlara karşın ‘Barry Seal: Kaçakçı’, bence Liman’ın birinci sınıf işlerinden değil.
Oyunculuklara gelince: 55 yaşında hâlâ aksiyon yıldızı tadı yaymaya ve her daim ‘fit’ görüntü sunmaya çalışan Tom Cruise için Barry Seal mantık ölçüleri içinde daha kabul edilebilir bir rol olmuş. (Öte yandan gerçek Seal’in bir hayli kilolu biri olduğunu belirtelim; malum yaşanmış hikâyelerden uyarlanan filmlerde gerçek kahramanların suretini bir kare de olsa görürüz, bu kez göremedik!) CIA ajanı Schafer’da son dönemin yükselen ismi Domhnall Gleeson’ı, Seal’ın karısı Lucy’de Sarah Wright’ı izlediğimiz ‘Barry Beal: Kaçakçı’, sonuç itibariyle izlenmesi zevkli bir yapım. Gezindiği sular ve limanlar itibariyle de belli ölçülerde tarihe ışık tuttuğu söylenebilir.
EMOJİ FİLMİ
Yönetmen: Tony Leondis
Seslendirenler: Ali Çorapçı, Barış Küçükgüler, Özden Ayyıldız, Ayça Koptur, Özgür Özdural, Ali Ekber Diribaş
ABD yapımı
ÂLEMİMİZ SANAL, DAYANIŞMAMIZ GERÇEK!
Emojilerden bile hikâye çıkar mı? Çıkarmış... ‘Emoji Filmi’ (‘The Emoji Movie’) bu sorunun cevabını veren bir çalışma olmuş. Öyküsünü, yönetmenliği de üstlenen Tony Leondis’in Eric Siegel’le birlikte yazdığı film, akıllı telefonların içinde bir nevi paralel dünya olarak tanımlanabilecek Textopolis’teki yaşama ve bu düzenin kendi içindeki dengelere göz atıyor. Öykünün kahramanı, asıl işlevi ‘Bezme’ hissiyatının sembolü olan genç emoji Gene. Lakin görev vakti geldiğinde kendisini gösterme fırsatını elinden kaçırırken, türdeşlarıyla birlikte içinde hayatını sürdürdüğü akıllı telefonun sahibi Alex adlı ergeni de zor durumda bırakıyor. Bu davranışı, sistem tarafından cezalandırılmasına yani sanal âlemden silinmesi için hamle yapılmasına neden oluyor. Gene, arkadaşı Beşlik’le birlikte kaçıp kurtulmaya karar veriyor. Onlara mavi saçlı hacker kız ‘Kaçak’ yardımcı oluyor.
ZAMANIN ‘BİREYCİ’ RUHUNA KARŞI TAVIR
‘Emoji Filmi’, sanal âlemin kendi tanım alanı içinde hareket ederken gayet yerinde göndermeleri ve kimi kayda değer esprileriyle dikkat çekiyor. Ama filmin miniklere yönelik asıl mesajı dostluk, dayanışma ve fedakârlık gibi meselelere yaptığı vurgu. Bireyciliğe ya da başka bir söylenişle kendinden başkasını düşünmeyen şimdiki zaman ruhuna karşı, bu tavır elbette ki önemli...
‘Emoji Filmi’, dışarıdaki eleştirmenler tarafından nedense yerden yere vuruldu, evet belki bir Pixar kalitesinde ya da derinliğinde değil ama bana kalırsa en azından bir fikri var ve bu fikri kendi içinde tutarlı bir yapıyla sunmayı başarmış.
Sonuç itibariyle yer yer gırgır ve minikler açısından öğretici bir animasyon olmuş ‘Emoji Filmi’.
‘Ejderin Doğuşu’
DİĞER SEÇENEKLER...
Haftanın ilgi çekici seçeneklerinden ‘Ejderin Doğuşu’ (‘Birth of the Dragon’) Bruce Lee efsanesine göz atıyor. Yönetmenliğini George Nolfi’nin üstlendiği yapımın başrollerinde Philip Ng, Billy Magnussen, Terry Chen ve Yu Xia rol alıyor. François Ozon’un son çalışması ‘Tutku Oyunu’ (‘L’amant double’) ise psikiyatrına âşık olan bir kadının hikâyesini anlatıyor. Filmin başrollerini Marine Vatch, Jeremie Renier ve Jacqueline Bisset paylaşıyor. Emre Yılmaz imzalı ‘Yarım Kalan’ ise Ermeni bir kızla bir Türk gencinin toplumsal baskıların gölgesinde gelişen aşkını anlatıyor. Oyuncular Iskui Baldzhian, Anıl Altan, Ali Buhara Mete ve Nihan Tartan. Haftanın son seçeneği ise başrollerini Melih Selçuk, Melis Cemre Çınar ve Ergun Kuyucu’nun paylaştığı ‘Cenaze İşleri’. Yönetmen Korhan Uğur.
‘Tutku Oyunu’
Paylaş