Paylaş
Geçen pazar günü, Almanya'nın Frankfurt kentindeydim.
İstihbaratımıza göre, uluslararası organ mafyasının tuzağına düşen bir grup yoksul ve eğitimsiz vatandaşımız o gün, böbreklerini satmak üzere bu kente gelecekti.
İstihbaratın doğruluğundan hiç kuşkumuz yoktu. Çünkü, haftalar önce ‘‘böbreğini satacak kurban’’ görünümünde mafyanın içine soktuğumuz ARENA muhabiri, bu tespiti yapmıştı. Ancak o da Frankfurt'a hangi uçak şirketiyle gidileceğini öğrenememişti. Mafya adına Türkiye'de böbrek avcılığı organizasyonunu yapan Temel Özyakup, şirketin adını ve uçuş saatini, kurbanlardan sır gibi saklıyordu.
MEÇHULE YOLCULUK
İstanbul'daki arkadaşlarım, başta Türk Hava Yolları olmak üzere, birçok şirketin yolcu listesini taramış, ancak bizim muhabirin de yer aldığı gruptakilerin adlarına rastlayamamıştı.
Oysa organ mafyasının Almanya'daki faaliyetini izleyebilmemiz için, onların ne zaman Frankfurt'a ineceklerini net bir şekilde öğrenmemiz gerekiyordu. Üstelik organ tacirlerinin ağır şekilde cezalandırıldıkları Almanya'da, mafyanın bu işi yapabilme olasılığı bana biraz zayıf görünüyordu. Mafya acaba ‘‘Almanya'ya gidiyoruz!’’ deyip, cahil kurbanları bir üçüncü dünya ülkesine mi götürecekti?
Kafamı kurcalayan bu sorulara yanıt bulmaya uğraşırken, İstanbul'dan beklediğim telefon geldi. Arayan ARENA Yapım Sorumlusu Mehmet Ali Önel'di. Arkadaşım, ‘‘Abi nihayet öğrendik. Bunlar Frankfurt'a 'Lopanza' adlı bir şirketle uçuyorlar! Siz orada Lopanza yetkililerini bulup, uçuş listesini alabilir misiniz?’’ diyordu.
Hemen havaalanına gidip, Lopanza'yı soruşturmaya başladık.
Ancak kime sorduksa, ‘‘Nein-Hayır!’’ yanıtını alıyorduk. Yaklaşık bir saatlik çabadan sonra, Lopanza diye bir şirketin olmadığını tespit ettik. Böylece içimdeki kuşku iyice artmış oldu.
İstanbul'u arayıp, Mehmet Ali'ye ‘‘Aman dikkat edin. Lopanza adında bir şirket yok. Grubun içindeki adamımız biletleri tekrar kontrol etsin. Belki de Almanya diye, bir başka ülkeye uçuracaklar!..’’ uyarısını yaptım.
Yarım saat sonra Mehmet Ali yine aradı.
‘‘Haklısın abi, arkadaşımız bileti kontrol edince, varış noktasının Frankfurt üzerinden Prag olduğunu gördü! Ayrıca Lopanza dedikleri de, Lufthansa'dan başkası değilmiş! Temel, Lutfhansa'yı Lopanza olarak okumuş!’’ dedi.
Güler misin, ağlar mısın?..
‘‘Peki, Temel biletteki Prag yazısını da okumamış mı? Niçin ısrarla Frankfurt'a gidileceğini söylemiş’’ diye sordum.
Mehmet Ali gülüyordu:
‘‘Abi bu Temel, fıkralardakine taş çıkartır! Prag'ı Almanya'nın bir kenti olarak biliyor!’’
Şu işe bakın! Lufthansa'ya Lopanza diyen, Çek Cumhuriyeti'ni Almanya'da bir yöre sanıp, başkent Prag'ın da bir Alman kenti olduğunu düşünen Temel'in, bunca cahillik içinde giriştiği müthiş serüvene, gelin de şaşırmayın.
Mehmet Ali'ye, ‘‘Bu işi daha fazla uzatmadan, polise haber verip yakalatın!’’ dedim.
İstanbul Atatürk Havalimanı'ndaki ekipler Temel'le, Çek Cumhuriyeti'ne götürmeye çalıştığı zavallı kurbanları yakalayıp, adalete teslim etti.
İSRAİL'DEN YÖNETİLİYOR
Soruşturma ve Temel Özyakup'un itirafları sonucunda ortaya toplumu şoke edecek gerçekler çıktı. Meğer geçen yayın döneminde ARENA'nın ekrana getirdiği ‘‘organ mafyası’’ haberinden önce, bir Türk böbreğinin piyasa değeri 40 bin dolarmış. Daha sonra fiyatlar birdenbire fırlamış ve bugün için 160 bin dolara, yani 31 milyar liraya ulaşmış. (Türk kurbanlar bu paranın sadece 5 bin dolarını alabiliyor!)
İstanbul'daki araştırmamızın yanı sıra, İsrail'e giden editör Haluk Şahin, bugüne kadar 50 Türk'ün böbreğini alıp, İsrailli hastalara takan mafyanın tepesindeki adamın kim olduğunu belirledi.
Uluslararası organ mafyasının içyüzü, yarın akşam 22.15'teki ARENA'da... Benden söylemesi, sakın kaçırmayın.
Paylaş