Uğur Dündar: Katmerli ihanet

Uğur DÜNDAR
Haberin Devamı

Arena'yı arayan ses, ilginç bilgiler veriyordu: ‘‘Yanan Sait Halim Paşa Yalısı'nın sol tarafında boş bir arsa var. Eskiden orada Carlton Oteli bulunuyordu. Bu bölüme baktığınızda, üç konteynerle bir sac baraka göreceksiniz. Yangından kurtarılan tarihi eşyalar bunların içinde saklanıyor. Sözde saklanıyor diyelim! Aslında yıllardır el değmediği için, yangında sıkılan tuzlu sular ve rutubetin etkisiyle tümü çürümüş durumda. Eserleri gördüğünüzde yüreğiniz sızlayacak.’’

YALI BAHÇESİNDEKİ ENKAZ

Kimliğini bilemediğimiz ARENA seyircisi, bu bilgileri verdikten sonra telefonu kapattı.

Acaba bu meçhul sesin anlattıkları doğru muydu? ARENA'nın araştırmacı ekipleri, derhal onarım çalışmalarının sürdüğü Sait Halim Paşa Yalısı'ndaki şantiyenin yolunu tuttu. Ön araştırmalar, bize ulaşan istihbaratın doğru olduğunu gösteriyordu. Arkadaşlarımız, yalı enkazının sol tarafındaki arsada, boş konteynerlerle sac barakayı gördüklerini rapor edince, TBMM adına soruşturmalar yaptığı için Sait Halim Paşa Yalısı uzmanı olarak bilinen eski parlamenter Halit Dumankaya'yı aradım. Dumankaya da Arena'ya verilen istihbaratı doğruluyordu. Çekim ekiplerini de alarak Halit Dumankaya ile birlikte Yeniköy'e, yalı bahçesindeki şantiyeye gittik.

Gördüğümüz manzara gerçekten yürek sızlatıcıydı. Yetkililer konteynerlerin kapısını açtığında, kendimi Dolmabahçe Sarayı bodrumunda geziyor sandım. Çünkü yangın sonrası buraya rastgele atılan eserlerin görünümü, Dolmabahçe Sarayı bodrumunda depolanan(!) kültür varlıklarının görünümünden farksızdı. Dönemin ampir ve eklektik mimari üslubuyla inşa edilen Sait Halim Paşa Yalısı'nın göz kamaştırıcı eserleri, mantarlaşma ve çürüme nedeniyle tanınmaz bir hal almışlardı. Yalıdaki yangın sırasında itfaiye deniz suyu sıktığı ve o tarihten bu yana, yaklaşık 4 yıl boyunca hiçbir koruyucu çalışma yapılmadığı için, eşyaların üzerinde bembeyaz bir küf tabakası oluşmuştu. Sait Halim Paşa'nın armasını taşıyan özel koltuklar, atıldıkları köşelerde tozun toprağın egemenliğine terk edilmişti. Tarihi kapıları, dolapları, masa ve ayna çerçevelerini süsleyen sedef kakmalar, dokunanın elinde kalıyordu. Altın varaklı nadide şamdan ve avizeler pas içindeydi.

HESAP SORULMALI

Halit Dumankaya, sac barakadaki klima cihazlarını göstererek, ‘‘Bunlar yangından iki yıl sonra kondu. Ama yazın kavurucu sıcağı, kışın rutubetli soğukları, eserlerdeki çürümeyi hızlandırdığı için iş işten geçmişti. Bu inanılmaz ihanetin sorumlularından hesap sorulmalı’’ diyordu.

Peki, kimdi bu sorumlular?

Hemen söyleyeyim, başta yalıyı TURBAN'dan alarak, kendi yalısına komşu, yeni ve özel bir ikametgáh olarak kullanmayı düşleyen, dönemin başbakanı Tansu Çiller... Çünkü yalı, onun döneminde yandı. Yangının öncesinde içindeki çok değerli tablolar çalındıktan, yani bir anlamda yalının içi boşaltıldıktan sonra yakılacağı iddiaları ortaya atılmıştı. Hatta Halit Dumankaya, yangından bir yıl önce yaptığı konuşmayla bu sabotajı TBMM'ye ihbar etmişti...

ESRAR PERDESİ KALKSIN!..

Yalı bahçesindeki depo ve konteynerlerde yaptığımız son tespit, Çiller'den başbakanlığı devralan Necmettin Erbakan ve Mesut Yılmaz'ın da, bu tarihi eserleri kurtarmak için en ufak bir çaba harcamadıklarını gösteriyor. Dolayısıyla onların da gelecek kuşaklara bırakmak zorunda olduğumuz kültürel mirasa ihanet ettiklerini söyleyebiliriz. Yangınla ilgili iddiaların soruşturulmasına gelince... Bu konuda içimiz rahat... Dürüstlüğünü ve cesaretini yakınen bildiğimiz İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'ın, Başbakan Bülent Ecevit ile Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın desteğini alarak, yangını örten esrar perdesini kaldıracağına olan inancımızı sürdürüyoruz.

Yazarın Tüm Yazıları