Uğur Dündar: Asrın sahteciliği

Uğur DÜNDAR
Haberin Devamı

Türkiye onları, son ARENA programında tanıdı. İsveç'in Upsala Kenti üniversitesinden mezun olduğunu söyleyen Doktor Yalçın Demirci, Artvin 1 Nolu Sağlık Ocağı'nda görev yapıyordu. Aynı üniversiteden mezun olan eşi Fatma Demirci ise Artvin İl Sağlık Müdürlüğü'nde Ruh Hastalıkları Şube Müdürü'ydü.

Buraya kadar her şey normal görünüyordu. Normal olmayan ise, Doktor Yalçın Demirci'nin kendisine başvuran hastaları, Hipokrat yemini etmiş bir hekim gibi değil de, adeta bir cinci hoca gibi tedaviye yelteniyor olmasıydı. Genç doktor, çocuğu olmayan kadın hastaları muayeneye bile gerek duymadan, kerameti kendinden menkul hocalara gönderiyor, paranın ucunu görünce de devletin sağlık ocağında muska yazmaktan çekinmiyordu.

DİPLOMASI SAHTE

Çocuk sahibi olmak isteyen karı-koca görünümündeki ARENA elemanları, Doktor Yalçın Demirci'ye başvurdular. Doktor beklendiği gibi hemen üfürükçülüğe başladı. Arkadaşlarımıza en kısa zamanda çocuklarının olacağı müjdesini vererek, ellerine ‘‘İsveç'ten getirdim’’ dediği bir kavanoz tutuşturdu. Kavanozun içi beyaz bir tozla doluydu. Doktor için kısa günün kárı 200 milyon liraydı. Üstelik elemanlarımıza kendi deyimiyle kıyak yapmış, cinci hocaya yazdıracağı muskanın parasını almamıştı!

Çekimlerin kaydedildiği ham kaseti seyrederken ARENA Yapım Sorumlusu Mehmet Ali Önel'e dönüp ‘‘Bu kişi doktor olamaz’’ dedim. Mehmet Ali de aynı kanıdaydı.

Programın yayınından sonra Sağlık Bakanı Osman Durmuş'u arayarak, ona kuşkularımızı anlattım. Bakan konuyla yakından ilgilendi. Artvin'e müfettiş gönderdiği gibi, Doktor Yalçın Demirci'nin sicil dosyasında bulunan tüm belgeleri büyüteç altına aldırdı. Böylece Yalçın Demirci'yle eşinin yalanlarını peş peşe ortaya çıkaran soruşturma süreci başlamış oldu. İlk bulgulara göre Yalçın Demirci, İsveç'in Upsala Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olmamış, diploma yerine geçen çıkış belgesini, Hacettepe Üniversitesi'nden almıştı. Eşinin durumu da aynıydı. Kayıtlar, eşinin kendisinden bir yıl sonra, 1997'de mezun olduğunu gösteriyordu.

BAKAN ŞAŞIRDI

İnceleme derinleştirilince, doktor(!) çiftin Hacettepe Üniversitesi'nden alınmış gibi dosyalarına koydukları tüm belgelerin sahte olduğu anlaşıldı. Bakan Durmuş şaşırmıştı. ‘‘Bugüne kadar birçok sahte doktor olayına şahit oldum ama, karı-kocanın sahte doktor çıktıklarına ilk kez rastlıyorum’’ diyordu. Bakanın şaşkınlığı bu kadarla kalmayacaktı. Çünkü ARENA, aynı Yalçın Demirci'nin, 1991 yılında yine sahte üniversite diplomasıyla, Ankara Numune Hastanesi Müdür Yardımcılığı görevinde bulunduğunu ortaya çıkarmıştı. Ancak o tarihlerde kullandığı sahte diploma, Hacettepe Üniversitesi'nden değil, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi'nden alınmıştı! ARENA ekibi, Demirci'nin bu görevden ayrılış nedenini bulmakta da gecikmedi. Sahte diplomayla müdür yardımcılığına kadar yükselen Demirci, pek rahat duramamış ve maaşını artırmak amacıyla düzenlediği sahte ‘‘Yabancı Dil Sınav Belgesi’’ni dosyasına koyarken, yakayı ele vermiş ve sürülmüştü!

ARENA ekibi, Yalçın Demirci'nin izini sürdükçe şaşırtıcı belgelere ve gerçeklere ulaşıyordu. Çok geçmeden bir sahte diploma daha bulundu! Bu diploma ise şimdiki adıyla Gazi Üniversitesi Elektrik-Elektronik Mühendisliği Bölümü'nden alınmıştı. Sahteci Demirci, bu diplomayı Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin bir yan kuruluşu olan AŞTİ-Ankara Şehirlerarası Otobüs Terminali İşletmesi'ne elektrik mühendisi olarak girerken kullanmıştı. ARENA'nın konuştuğu tanıklar, bu operasyonda Yalçın Demirci'ye Refah Partili bir belediye meclis üyesinin torpil yaptığını söylüyorlardı.

Romanlara, filmlere konu olabilecek serüvenler yaşayan Yalçın Demirci, AŞTİ'de işe girmekle yetinmemiş, birçok resmi yazışmayı, hatta ihale kabullerini bile imzalamıştı.

İKİSİ DE TUTUKLANDI

ARENA'nın Sağlık Bakanlığı yetkilileriyle birlikte yaptığı araştırmanın sonuçları, Artvin Valiliği'ne iletildi. Hemen yakalanan Yalçın Demirci ile eşi Fatma Demirci, polisteki sorgularının ardından çıkarıldıkları mahkemece tutuklandılar. Sahte doktor çift, sorgularında düşündürücü itiraflarda bulundular.

Örneğin Fatma Demirci, ilkokul mezunu olduğunu itiraf etti. Çürüyen sistemin yozluklara prim verdiğini biliyorduk ama, kokuşmanın ve kalite deformasyonunun bu boyutlara varabileceğini doğrusu pek sanmıyorduk.

Demirci çiftinin foyasını ortaya çıkarmakla hata mı ettik dersiniz? Çünkü bu araştırmayla başarılı(!) gençlerin önünü kesmemiş olsaydık, Yalçın Demirci belki siyasete atılır, yöresinde sevildiği için milletvekili seçilir, hatta bakan bile olabilirdi. Galiba onlara biraz haksızlık ettik!

Tantan hızır gibi

TÜRKİYE'yi hiç unutulmayacak acılar içinde bırakan Bolu-Düzce depremi başladığında, İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, Esenboğa Havalimanı'ndan İstanbul'a hareket etmek üzereydi.

DEPREM TOPLANTISI

Bakan İstanbul'a, deprem konulu tarihi bir toplantıyı yönetmek için gidiyordu. Çantasında ise yurt çapında sivil savunma birliklerinin kurulmasına olanak sağlayan kararname bulunuyordu. Buna göre, sivil savunma birliklerinin oluşumunda valiler ve belediye başkanlarına görevlerin yanı sıra geniş yetkiler veriliyordu. Yeni yapılanmada, jandarma, polis ve sahil güvenlik teşkilatları bünyesinde oluşturulacak birimlere, her türlü felaket anında acil müdahale görevi düşüyordu.

Bakan Tantan, İstanbul'da başkanlığını yaptığı dünkü toplantıda, olası İstanbul depremine karşı alınması gereken kısa, orta ve uzun vadeli önlemleri, yetkililer ve uzmanlarla tartıştı. Bilim adamlarının görüş ve önerilerini aldı. Geniş katılımlı toplantıya çağrılanlar arasında İstanbul Valisi ve Büyükşehir Belediye Başkanı’nın yanı sıra, üniversitelerin rektörleri, akademik kuruluşların temsilcileri, deprem uzmanları, kaymakamlar, yerel yöneticiler, ilgili bakanlıkların İstanbul'daki temsilcileri, Kandilli Rasathanesi, yöneticileri, sivil toplum örgütleri yer alıyordu.

ACİL KARARLAR

Toplantıda olası İstanbul depreminin asgari zayiat ve hasarla atlatılabilmesi için alınması gereken teknolojik, finansal ve hukuki önlemler görüşüldü. Tartışmaların ardından çalışma grupları oluşturuldu ve raporların hazırlanması için bir haftalık süre tanındı.

Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ve İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, ‘‘İstanbul Depremi Senaryosu’’nun gerektirdiği tüm önlemleri acilen almaya kararlı görünüyorlar. Bir hafta sonra oluşacak raporlar, ilk hükümet toplantısında değerlendirilecek ve gerekirse kanun gücünde kararnameyle derhal yaşama geçirilecek.

Her iki bakan, İstanbul'da öncelikle okullar ve hastaneleri depreme dayanıklı tek ya da en fazla iki kattan oluşan prefabrik yapılara dönüştürmeye kararlı görünüyorlar. İstanbul'da başlatılacak uygulamalar, zaman içinde tüm yurt sathında yaygınlık kazanacak.

Bolu-Düzce depreminde yaşamını yitiren vatandaşlarımıza Cenab-ı Allah'tan rahmet, yakınlarına ve ulusumuza başsağlığı dilerim.



Yazarın Tüm Yazıları