Küre Dağlarında Sonbahar HORMA ve ÇATAK KANYONLARI

Sonbahar gezmek için en ideal zamandır ve sonbahar renklerine yolculuk dendiğinde ülemizde akla gelen bölgelerden biri de Kastamonu ve Küre Dağlarıdır. Geçtiğimiz haftasonu Küre dağlarının bir bölümünü, Horma ve Çatak kanyonlarını gezmek için Kastamonu’ya giderek Daday, Azdavay ve Pınarbaşı bölgesinde dolaştım.

Haberin Devamı

Küre Dağlarında Sonbahar HORMA ve ÇATAK KANYONLARI
Küre Dağlarında Sonbahar HORMA ve ÇATAK KANYONLARI
Küre Dağları, dünyanın ve Türkiye’nin “ölmeden önce görülmesi gereken yerler” listesinde ilk sıralarda . Karadeniz’de Bartın ve Kastamonu il sınırları içinde yer alan Küre Dağları Milli Parkı, 2000 yılında milli park ilan edilerek Türkiye’nin 41 milli parkından biri olmuş. Alan, toplamda 132.000 hektarlık bir alana sahip. Ormanlık alanı, karstik yapısı, mağara ve muhteşem kanyonlarıyla bir doğa harikası olan Küre Dağları aynı zamanda ekoturizm açısında önemli bir potansiyel barındırıyor. Kültürel değerleri, özgün mimari yapısını koruyan köy evleri, renkli kıyafetleri, el sanatları ve yöresel yemekleri ile ziyaretçilerini bekleyen bölgeye gitmek için ilkbahar ve sonbahar ayları ideal. Bölgede doğayla dost turizmin gelişmesi için yerel halkın bilinçlendirilmesi şart.

Haberin Devamı

“Küre Dağları” adı, dağların orta kesiminde bulunan Küre ilçesinin adından geliyor. Çok kullanılmayan bir diğer adı ise “İsfendiyar Dağları”, 1291–1461 arasında bölgede hüküm süren sekizinci Candaroğulları Beyi olan İsfendiyar Bey’e atfedilir.

Küre Dağları Milli Parkı, coğrafi ve jeolojik sayesinde birçok farklı canlıya yaşam alanı sunuyor. Milli Park, ülkemizin ilk Panparks, (Avrupa’nın Seçkin Milli Parkları Ağı) Üyesi.

TÜM BÖLGE KORUMA ALTINDA

Küre Dağlarında Sonbahar HORMA ve ÇATAK KANYONLARI
Karadeniz Bölgesi’nin batısında, Küre Dağları üzerinde yerleşik Milli Park, 2000 yılında Milli Park ilan edildi. Küre Dağları Milli Parkı’nın kapladığı alanın yüzölçümü 37.753 hektara, çevresindeki tampon bölge ise 134.366 hektara denk düşüyor. Yakın çevresinde süregelen şehirleşme, yaşam, Milli Park sınırları içerisine yayılmamış ve milli park içerisinde hiçbir yerleşim kurulmamıştır. Batı’da Bartın Çayı’ndan başlayan Küre Dağları, yaklaşık 300 kilometrelik uzunluğuyla Doğu’da Kızılırmak’a ulaşır. “İsfendiyar Dağları” adıyla da anılan sıradağlar Kuzey’de Karadeniz’e, Güneyde Gökırmak’a uzanır.

Haberin Devamı

Küre, dağlarının en yüksek zirvesi, 2019 metre yüksekliğiyle Devrekâni ve Abana arasında yerleşik Yaralıgöz Dağı’dır. Sistem içerisindeki, tek Alpin bölge burasıdır. 1746 metrelik Ballıdağ, 1282 metrelik Karakuz, 1804 metrelik Göynük ve 1657 metrelik Dikmen Dağları, Küre boyunca diğer önemli yüksekliklerdir.
Dağların kuzey eteğini izleyen kıyı yoluna Amasra, Kurucaşile, Cide, İnebolu, Abana, Çatalzeytin, Türkeli ve Ayancık sıralanmışken; güneyinde Ulus, Pınarbaşı, Azdavay, Kastamonu, Taşköprü ve Boyabat yerleşimleri bulunur.

İlk coğrafyacılardan biri olan Strabon, 2000 yıl önce yazdığı Geographika adlı kitabında “en iyi cins şimşir ağacı en çok Amastris ( Amasra ) topraklarında yetişir” diyerek Küre Dağları Milli Parkı ve çevresinin iklimine ve ormanlarına daha o zamanlardan dikkat çekiyor. Evliya Çelebi ise Seyahatnamesi’nde Amasra yöresi ormanlarını yani Küre Dağları Mili Parkı bölgesini “ağaç deryası” olarak tanımlıyor..

Haberin Devamı

KÜRE DAĞLARINDAN KİMLER GELDİ KİMLER GEÇTİ...

Küre Dağlarında Sonbahar HORMA ve ÇATAK KANYONLARI
Tarihin farklı evrelerinde pek çok seyyahın notlarına konu olmuş yörenin kayıtlı tarihi Hititlerle başlamış. Ardından Frigyalılar ve Lidyalılar bölgede yaşamış.. M.Ö IV. yüzyılda Perslerin eline geçen Küre Dağları ve çevresi, sonrasında Makedonya Kralı Büyük İskender tarafından alınmış.. Bölge Pontus Krallığı’na bağlı olduğu M.Ö. I. yüzyılda Paflagonya adıyla anılmış. Roma İmparatorluğu’nun egemenliğini, M.Ö. 395 yılından itibaren Bizanslıların yönetimi izler.
Türk egemenliği ise, 1105 yılında Danişmentlilerin bölgeye hâkim olmasıyla başlar. Küre Dağları’nda Anadolu Selçukluları, Çobanoğulları, Candaroğulları gibi Türk Beyliklerinin hüküm sürdüğü biliniyor. 1461’de Osmanlı İmparatorluğu topraklarına katılmasının ardından, Cumhuriyet’in ilanına kadar el değiştirmemiştir. Ormanların içerisinde gizli mağaralarda yer alan şapeller, mezarlar ve geç Roma, erken Bizans dönemine ait olduğu sanılan bazı kalıntılar bölgenin tarihine ışık tutmaktadır.

FAUNA

Haberin Devamı

İnsan etkisinin az olduğu yüksek karstik platolar, sağlıklı ve yabanıl bir orman ekosistemini bağrında taşır, çünkü yaşlı ve kuru ağaçları, zengin bitki birlikleri, ormanda yaşayan hayvanlar için uygun barınma ve beslenme koşulları içerir. Küre Dağları Mili Parkı’nın biyolojik açıdan önemi, çok sayıda hayvan türü için sunduğu farklı yaşam ortamından kaynaklanır. Yaban kedisi (Felis sylvestris), susamuru (Lutra lutra), bozayı (Ursus arctos) ve ulugeyik (Cervus elaphus) gibi memeli türleri dahil, Türkiye’de yaşayan 160 memeli türünün 48’ine bu alanda rastlanır. Bugüne kadar alanda 129 kuş türünün yaşadığı belirlenmiştir. Bu türlerden küçük akbabaların (Neophron percnopterus) nesli küresel ölçekte tehlike altındadır. Kuş türleri için önemli olan coğrafi şekillerden geniş vadilere bakan yüksek kayalıklar, akbaba, şahin, kartal ve gece yırtıcılarının barınması için uygun alanlar oluşturur. Ancak alan sadece yırtıcı türler değil, hem deniz kıyısında üreyen ve kışlayan su kuşları, hem de ılıman kuşak orman biyolojik türleri için önemlidir. Küre Dağları Milli Parkı, bu nedenle, Doğa Derneği ve BirdLife International (Dünya Kuşları Koruma Kurumu) tarafından 2004 yılında güncellenen “Türkiye’nin Önemli Kuş Alanları” listesinde yer alır.

HORMA KANYONU

Haberin Devamı

Küre Dağlarında Sonbahar HORMA ve ÇATAK KANYONLARI
İlçe merkezine 3 kilometre uzaklıktaki Küre Dağları arasından çıkan Zarı Çayı’nın yüzyıllara uzanan yolculuğu sırasında oluşan Horma Kanyonu mutlaka görülmeli, üstelik burayı gezmek için tam donanımlı bir dağcı olmanız gerekmiyor, sadece sabır ve spor kıyafetler gerekli.. Bence bugüne kadar Bursa’da ve Türkiye ‘de gördüğünüz tüm kanyonları unutun.. Horma kanyonu muhteşem, buraya gelin! Bölgeye gelen ziyaretçiler için, kanyonun zor doğa şartlarında yapılan 3 km’lik ahşap yürüyüş yollarında emeği geçenlere teşekkür ederim.. Büyük bir iş yapmışlar. Ahşap platform üzerinden geçerken kanyonun tüm güzelliklerini görmek, yaşamak mümkün. Horma Kanyonu, amatör seviyedeki kanyon sporcularının geçmesi için oldukça uygun. Kanyonu geçtikten sonra Ilıca Şelalesi’ne ulaşan suyun 10 metre yükseklikten dökülmesiyle oluşan doğal havuz çok etkileyici. Yaklaşık 1.5 saat süren kanyon yürüyüşü sonunda sizi Ilıca şelalesi sürprizi karşılıyor ve karşılaştığınız manzara herşeye değiyor.. Şelalenin bulunduğu Ilıca köyü, Pınarbaşı ilçesine 12 kilometre uzaklıkta
Horma Kanyonu, trekking için oldukça elverişli bir yapıya sahip. Bunun yanı sıra kanyon, doğa fotoğrafçılığı için de bulunmaz bir yer. Hiçbir şey yapmasanız bile, oturup kanyonu izlemek bile bambaşka bir keyif. Horma Kanyonu’nun merdiven basamaklı kayalarına baktığınızda, kanyon suyu yüksekliğinin mevsime göre değiştiğini anlayabilirsiniz.

ÇATAK KANYONU

Küre Dağlarında Sonbahar HORMA ve ÇATAK KANYONLARI
Kastamonu’nun Azdavay ilçesinde bulunan kanyon şehrin merkezine yaklaşık 8 km uzaklıkta. İlçeye doğa turizmi bakımından önemli katkı sağlayan kanyonun yolu maalesef dar ve tehlikeli. Çatak Kanyonu dünya üzerinde en büyük dördüncü kanyon olma özelliğine sahip. Uzunluğu kuzey ve güney yönlerinde 6 kilometre ve derinlik bazı bölümlerde 900 metreye kadar uzanıyor. İnsanların en çok ziyaret ettiği cam seyir terasının yapıldığı bölümün yüksekliği 500 metre civarında.. Kanyondan Devrekani Çayı izlenebilmektedir. Kanyonları gezerken Karnınız acıkırsa yemek molasını Azdavay’da ki pidecilerde verebilirsiniz.

 

Çatak kanyonu seyir terasından doğayı seyrederken “Bütün renklerde kırmızı ve kahverengi tonları hâkim, Sarıyla sarmaş dolaş olmuş hepsi. Sonbahar, renk evlilikleri için düzenlenmiş bir mevsim. Tek renge yer yok. Yorgun renklerin dinlenme ayı da diyebiliriz belki sonbahara? “ diye düşündüm kendi kendime.
Mevsim sonbahar, yılın son günleri yaklaşıyor. Ağaçlardan ve takvimden bir bir düşüyor yapraklar... Tam üç yüz küsür yaprak düşmüş, aylardan kasım. Üç yüz takvim yaprağı. Kimin umrunda? Burada yapraklar yitip gitmiyor, köklere karışıyor, geleceğin dallarını besliyor, bir ağacı besler gibi.

Yazarın Tüm Yazıları