Paylaş
Bu sorunun üzerinde araştırmalar yaptım.
Uçakların içi temiz mi?
Hayır.
Yeterince temizleniyor mu?
Hayır.
Temizleme ekipleri gerçekten profesyonel mi?
Hayır.
Kullanılan temizlik ürünleri evdekilerden, sanayiden çok daha iyi ve özel mi?
Hayır.
Evet ne yazık ki bu konuda sorulan soruların çoğunun cevabı ‘hayır’ çıkıyor.
Önce yemek masalarından başlayalım...
Masaların temizlik sırasında sadece yüzeyleri şöyle bir siliniyor.
Ama açılıp kapanan manevelaları, ara bağlantılar gerçekten mikrop yuvası.
Yemek sırasında dökülenler, akan meyve suları vs. hepsi bu aralara doluşuyor ve bakteri üretim merkezi haline geliyor.
MİKROP YUVASI OLUYOR
Havalandırma sistemlerinin çıkış ağızlarının iç kısmına girmek çok zor bu yüzden de yeterince temizlenemiyor. Tuvaletler temiz gibi görünse de büyük bir temizlikten geçme aralıkları çok uzun. Koltuk kılıfları, özellikle kumaşlardaki temizlik yeterli değil. Yanması geciktirilmiş bu malzemelere bir de yerdeki halılar ekleniyor. Halılar, koridor kısmı hariç toz yuvası olması dışında dökülen yiyecekler vs. ile bir mikrop yuvası haline geliyor.
DÜŞÜK MALİYETLİ ŞİRKET
Bir seferden gelen uçağın bir iki saat içinde yeniden havalanması temizlik zamanını da zorluyor. Düşük maliyetli havayollarında uçağın yerde kalış süresi 25-30 dakikayı geçmediği zamanlarda temizlik hak getire... Yeterince temizlenemeyen uçaklarda birçok mikrobun solunuma karışma ihtimali çok yüksek. Gerçi içerideki havanın bir kısmını temizleyip kullanan uçaklar yine de diğer bölümler yeterince temizlenmediği için tehlike yaratıyor.
Peki, ne yapmalı?
Yapılacak çok fazla bir şey yok.
Ama marka havayolları, temizlik ve hijyen standartlarını yükseltmek için biraz daha fazla para harcayabilirler.
Harcadıkları para kendilerine mutlaka geri döner. Uçaklarının ne kadar temiz olduğunu, hijyen kurallarına ne kadar fazla uyduklarını reklam kampanyalarında kullanabilirler. Bunun da mutlaka bir getirisi olacak. Havacılık otoriteleri uçakları, pilotundan, bakımına kadar birçok yönde titizlikle denetliyorlar. Ama temizlik konusunda ciddi bir denetim ve yaptırım yok.
ABD’de özellikle iç hatlarda sefer yapan şirketlerin uçakları kirlilik konusunda başı çekiyorlar. Orta Asyalı şirketler, Uzakdoğulu havayollarının bir kısmı için uçak temizliğinin pek bir anlamı yok. Avrupalı marka taşıyıcılar, bazı Ortadoğulu şirketlerin ve Uzakdoğu’nun büyük markaları ile Avusturalyalı şirketler temizlikte birbirleriyle yarışıyorlar. Genel olarak temizlik denetimi ne yazık ki daha çok işleten şirketin iç denetiminde. Uluslararası denetçilerin sorumlulukları sınırlı kalıyor. Çevreci uçaklara şimdi de temiz uçakların dahil olması gerekiyor.
10 MİLYAR DOLARLIK PAZAR
UÇAK temizliği için kullanılan malzemeler, işgücü toplam 10 milyar dolarlık bir pazarı oluşturuyor. Her gün gökyüzüne yükselen ortalama 17 bin uçağın temizlenmesi ne yazık ki bu işi yapan firmaların daha profesyonel olmasına yetmiyor. Firmalar uçakları neredeyse 25 yıl önceki gibi aynı karışımlarla hazırlanmış malzemelerle temizliyorlar. Kullanılan kimyasallar bazı şirketler tarafında organik ürünlere çevriliyor. Ama bu miktar hâlâ yeterli değil. Uçak içlerine giren böcek vs. gibi canlıların yok edilmesi için uygulanan gaz verilerek temizleme yöntemleri ise daha hızlı gelişiyor. Yine de kabin içindeki mikroplarla mücadelede yeni araştırmalar yapılıyor.
İKİ ANONS ZORUNLULUĞU
Geçtiğimiz haftalarda da yazdım. Birçok havayolu, iki anonsa ekledikleri uzantılarla, birinde güvenliği daha öne çıkarıyor, diğerinde hırsızlığa karşı şirketi hukuki olaylarda garanti altına alıyor.
İlk anonstan söz edelim: Türbülanslı bir bölgeye girildiğinde yapılan anonsla, yolcuların yerlerine dönmeleri ve kemerlerini bağlamaları isteniyor. Ama bazı havayolları buna ek olarak, ‘Şimdi bu andan itibaren tuvaletleri kullanamazsınız’ diyor.
Bu çok önemli bir anons. Çünkü tuvaletler, güçlü bir türbülansta en tehlikeli bölgeler. Klozetler çevresinde emniyet kemeri yok.
Tuvaletlerin çoğunun içi gövde eğiminden dolayı darlaştığı için türbülanslarda ayakta başı korumak zorlaşıyor.
Böyle durumlarda başını eğimli yakın tavana vurarak hayatlarını kaybetmiş olanlarda var. Bu yüzden türbülansla birlikte tuvaletlere giriş durduruluyor, hatta bazı şirketlerde kabin ekipleri tuvaletleri hemen kilitliyor.
Ama Türk Hava Yolları bu ek anonsun ne kadar önemli ve acil olduğunu anlayamadığı için uygulamaya almadı.
BAŞ ÜSTÜ DOLABINA
Bir diğer anons da yolcuların, özellikle kadın yolcuların küçük el çantaları ile ilgili. Anonsta özellikle kalkış ve inişte kadın yolcuların çantalarını da baş üstü dolaplarına koymaları isteniyor. THY kabin ekipleri yıllar sonra bu konuda çok hassas oldular ve tek tek bakıyorlar, yolculardan çantaları alıp baş üstü dolaplarına koyuyorlar.
Bazı yolcular özellikle kadın yolcular kıymetli çantalarını ve dizüstü bilgisayarlarını vermek istemezse ‘Biz size kalkıştan sonra tekrar vereceğiz’ diyen kabin memurları alıp bunları baş üstü dolaplarına koyuyorlar. Kalkıştan sonra da gelip veriyorlar. Bu anonsunda bir uzantısı var. Deniyor ki, “El çantalarınızı, baş üstü dolaplarına koyarken lütfen kıymetli eşyalarınızı yanınıza alın’ Ne yazık ki, THY bunu da becerip anonslara ekleyemedi.
Kıymetli bir eşyasının çalındığını fark edenler hemen şirketi mahkemeye veriyor, tazminat davaları açılıyor. Oysa bu anons şirketin bir hukuki kalkanı oluyor.
MEHMET CENGİZ FALCON 7X ALDI
3. havalimanı müteahhitlerinden işadamı Mehmet Cengiz, Dassault Falcon 2000LXS uçağını fabrikaya verip yerine 7X aldı. Standart donanımlı fiyatı 51 milyon dolar olan uçak İstanbul’a getirildi ve gümrük işlemlerinden sonra uçuşlarına başladı. Böylece Türkiye’deki Falcon 7X uçağı sayısı 7’ye çıktı. Türkiye’deki Falcon 7X kullanıcıları: Limak, Palmali Holding, Socar, Acıbadem, Hayat Kimya, Koç Holding. Ayrıca Koç grubu bir süre önce 7X dışında bir de 8X uçağı satın almıştı.
DOĞUŞ UÇAK SATTI
Doğuş grubuna ait Körfez Havacılık ise filosundaki bir adet Gulfstream G450 uçağını sattı. Şirket sahibi işadamı Ferit Şahenk yine filodaki G550 uçağı ile uçuşlarını yapıyor. Ultra uzun menzilli bu uçak İstanbul ya da Ankara’dan Los Angeles’a direkt uçabiliyor.
Paylaş