Paylaş
UÇAKTA bir pas geçişin abartılacak yönü yok. Ama pas geçmekten pas geçmeye farklılıklar var. İşte şimdi yaşanmış bir pas geçiş hikâyesini anlatacağım. İçinden zarafet geçen bir pas geçişi.
İstanbul’dan THY ile Bari’ye uçuyorum. Uçuş iki saat sürmüyor bile. Uçağımız Boeing 737-800. Tescil işareti TC-JVR. TK 1445. Kaptan Pilotumuz Oytun Özdemir, First Officer ya da alışılmış şekliyle Pilot Coşkun Yıldız. Uçağımızın Kabin Amiri Miray Teke ve hemen yanında Kabin Memuru Cansu Özdemir görev yapıyor.
Miray Teke / Cansu Özdemir
İNMEK İMKÂNSIZ
İstanbul Havalimanı’ndan 08.36’da güzel bir kalkış yaşıyoruz. Uçakta 86 yolcu var. 5-6 yolcu hariç hepsi yabancı. Yaklaşık 1 saat 45 dakika sonra Adriyatik Denizi’ni geçip Bari üzerine geliyoruz. Bari, güney İtalya’da çizmenin mahmuzu gibi bir yerde. İtalya’nın fakir ama okumuş insanlarının yoğun olduğu, bir yavaş şehir. En önemli bağlantımız da Noel Baba olduğuna inanılan Aziz Nikolaos’un ölümü ile Antalya’nın ilçesi Demre’de yapılan kilise. Yine iddiaya göre Noel Baba’nın kemiklerinin bir kısmı İtalyan denizciler tarafından buradan çalınıp Bari’ye götürülmüş. Oradaki aynı adı taşıyan Bazalika’ya konmuş.
Dikey bakıldığında hiçbir şey görülmüyor ama yatay bakıldığında sanki biraz alacalı gibi. Tabii bunu alçalmadan anlamak mümkün değil. Görüş uzaklığı 300 metre bilgisi geliyor. Kaptanımız hemen yolcuyu bilgilendiriyor. Yoğun sis nedeniyle o anda inişin olamayacağı bir süre havada bekleneceğini söylüyor. Tam zamanında sürekli yolcuyu bilgilendiriyor. Hava Trafik kontrolörleri (ATC) - (ATIS bilgisi) biz beklerken görüşün daha da düştüğü bilgisini veriyorlar, havalimanına daha fazla alçalmadan inişten vazgeçiliyor. Kısa süre sonra sisin biraz açıldığı bilgisi geliyor, alçalıyoruz. Biz alçalırken görüş daha da düşüyor. Limitlerin altında. İnmek imkânsız. Pilotlar alçalarak çıplak gözle de bakıyorlar, anons ederek pas geçeceğimizi söylüyorlar.
SAKİN DAVRANDILAR
Ben defalarca pas geçişler yaşadım. İlk defa bu kadar ürkütmeyen, yumuşak bir geçişe tanık oluyorum. Pistin bir tarafı deniz, diğer tarafında da önemli yükseklikler (mania-engel) yok. Sanırım 300 metre falan yüksekteyiz. Gaz kolları ileri itiliyor ve uçağın burnu ağır ağır kalkıyor, sürat artıyor B737-800 öyle inim inim inlemeden, kemikleri titremeden yükselmeye başlıyor. Sanırım kısa sürede Adriyatik üzerinde 1000-1500 metrelere çıkıyoruz. Bari yoğun bir havalimanı değil. Trafik yok. Bu yüzden o irtifanın biraz fazla üzerinde dönmeye devam ediyoruz.
Eğer çok uçan birisiyseniz oturduğunuz koltukta birçok şeyi hissedersiniz. Belli ki kokpitte bir panik yok. Kuralları uyguluyorlar ve sakince havadaki değişimi yönetiyorlar. Pilotlar bekleme sırasında yine anons yaparak sisin kalkmaması, daha doğrusu iniş limitlerine düşmemesi durumunda yedek meydanlar Sicilya’daki Palermo ya da Roma’ya yöneleceklerini söylüyorlar. Ancak Palermo’da da hava farklı değil. Yakındaki Brindisi Havalimanı’na da sis çökmüş. Neden Napoli dikkate alınmadı, bilmiyorum. Yaklaşık 30 dakika havada bekledik. Belli ki yakıt sorunumuz yoktu. Sonra haber geldi. Görüş uzaklığı 550 metrenin de üzerine çıkmıştı.
EN UYGUN ZAMANDA
Alçalma sürdü. Uçak uygun bir manevra ile pist başına doğru yönelip hızla alçaldı. 3 bin metre uzunluğundaki, asfalt kaplamalı pist başına, yumuşakça oturduk. Reverse açıldı. Zorlamadan durduk. Ve uçakta alkış koptu. Alkışlayanların başında ben de vardım. Ben pilotların yolcularını sürekli bilgilendirmelerini alkışladım. Ses tonlarında hiçbir tedirginlik, acelecilik yoktu. İnandırıcıydılar, kontrolün ellerinde, gözlerinde akıllarında ve eğitimlerinde olduğunu hissettiriyorlardı. Bazı uçuşlarda olduğu gibi meçhule gitmiyorduk. Kokpitte ürkütücü sessizlik yoktu. Kabin memurlarının yüz ifadeleri normaldi. En uygun zamanda Bari’ye inmiştik.
Pilotları görmek istedim. Hızla THY Basın Müşaviri Yahya Üstün’ü aradım. İzin çıktı ve pilotlara merhaba dedim. Yüzlerindeki ifade sıradan bir uçuş yaşamışlar gibiydi. İki genç pilot hemen dönüş uçuşu için hazırlanmaya başlamışlardı.
Kokpit, sürekli bilgilendirilen yolculardan tam not almıştı.
Alkışlar azdı bile…
DÜŞÜK GÖRÜŞ ŞARTLARINDA İNİŞ
GENELLİKLE sonbahar, kış, ilkbahar aylarında çeşitli hava hadiselerinde anlık değişmelerden kaynaklanan sis tabakalarından, kar yağışından ve bulut alt tavanının yere çok yaklaşması nedeniyle dikey ve yatay görüş uzaklığı düşer. Bu durum uçakların iniş ve kalkışlarını zorlaştırır.
Görüş mesafesi limitleri pilotların, uçakların, havalimanlarının kapasitesine göre aşağıdaki gibi sınıflandırılır:
CAT I: 200’/RVR 550 metre,
CAT II: 100’/RVR 300 metre,
CAT III A : 50’/ RVR 200 metre,
CAT III B: No(0’) 75 metre.
Pilotlar düşük görüş şartlarında iniş yaparken çoğu zaman pisti görmeden önce sadece görmeleri gereken pist ışıklarını en son piste değmeden önce görürler.
En düşük CAT III B Sıfır dikey görüş 75 metre yatay görüştür. Birde CAT III C var ki onda hiçbir şey görmeden inersiniz. Bu iş için havalimanı ve uçağın özelliği ile pilotun eğitimi paralel olur. Pilotlar en kötü şartlarda iniş kalkış yapabilecek şekilde yılda iki kez uçtukları uçak tipine göre simülatör de LOW VISIBILTY APPROACH&LANDING TRAINING (düşük görüş şartlarında iniş-kalkış) eğimi yaparlar.
İŞTE BİZİM PİLOTLAR
* KAPTAN pilotumuz Oytun Özdemir, 1982 doğumlu. 2010 yılında THY’ye girmiş. FITA adlı kuruluşta pilot eğitimini almış. First Officer yani 2. pilot olarak 2 yıl B737’de, 5 yıl en büyük uçaklarımızdan B777’de uçmuş. Yaklaşık 3.5 yıldır B737-800 uçaklarında kaptan pilot olarak görev yapıyor. Tahmini 8 bin saat uçuşu var.
* First Officer, yani 2 pilotumuz Coşkun Yıldız. 1991 doğumlu. THY Uçuş Akademisi TAFA’da eğitim almış. 2022 yılının Ekim ayında hatta geçmiş. Hat uçuşu olsa olsa 100 saat var.
Oytun Özdemir / Coşkun Yıldız
Paylaş