Havalimanına geldiniz. Check-in, güvenlik, uçağa biniş derken zamanınızın önemli bölümü kuyrukta beklemekle geçiyor. Zaman kaybının önüne geçilmesi için yeni teknolojiler havalimanlarında hayat buluyor.
İşte onlardan biri de yolcuların biyometrik görüntüsünü alan özel kamera sistemi. Yolcu check-in sırasında kameraya bakıyor. Sistem, bir kaç saniyelik görüntü ile yolcunun biyometrik özelliklerini belirliyor. Sonrasında ise yolcuya herhangi bir kimlik sorulmadan güvenlik geçmesi, yolcu salonundan uçağa binmesi sağlanıyor.
Uygulamanın ilk adımı, İngiltere’de atıldı. Örneğin Londra Heathrow Havalimanı’ndan İngiltere’ye giriş yaptınız. Pasaport polisi, kamera ile görüntünüzü alıyor. Eğer Heathrow’da aktarmanız varsa, salona geçtiğinizde uçağa binmeden önce kameraya görüntü veriyorsunuz. Kimlik eşleştirilmesi yapılıyor. Görevli eşleşme olduğunu görürse kapıyı açarak sizi uçağa alıyor.
İkinci Adım
Sistemin tamamen otomasyona alınması ise Amsterdam Schiphol Havalimanı’nda gerçekleştirildi. Sadece bir kapı bu iş için ayrıldı. Denemeler yaklaşık 3 ay sürecek. Sistem geliştirilecek. Eğer hem güvenlik hem de işleyiş açısından sorun yaşanmazsa, biyometrik check-in’in 2018’den itibaren havalimanında kullanımının yaygınlaştırılması planlanıyor.
Nasıl İşliyor?
+ Yolcu check-in işlemini terminaldeki makineden yapıyor. Bu sırada kimliğini veya pasaportunu tarama bölümüne koyuyor.
Yeni nesil uçaklar sayesinde 14 bin kilometrenin üzerindeki inanılmaz uzun uçuşlar duraksız yapılabiliyor. Son rekoru, Katar Havayolları kırdı. Doha’dan kalkan Boeing 777-200LR (Long Range–Uzun Menzil) tipi uçak, 14 bin 534 kilometrelik mesafeyi rüzgârın da yardımıyla 15 saat 40 dakikada uçarak Yeni Zellanda’da Auckland’a indi. Dönüş seferi ise rüzgârın karşıdan alınması nedeniyle 17 saat 30 dakika’da yapılabildi. Bu uçuşla birlikte Katar Havayolları rekoru, geçen yıl mart ayında Dubai-Auckland arasında uçmaya başlayan Emirates’in elinden aldı.
Özel hatlar
Menzil sınırları zorlandıkça, bir taraftan da uçakların kapasiteleri düşürülüyor. Koltuk sayısı azaltılıyor. Bir dönem en uzun menzilli uçuşu, Singapur Havayolları Singapur – New York arasında gerçekleştiriyordu. Dört motorlu Airbus A340-500 serisi uçaklarla 16 bin 670 kilometrelik uçuş duraksız 18 saat 50 dakikada tamamlıyordu. Ancak artan yakıt fiyatlarıyla birlikte bu seferler 2013’te durduruldu. A340-500’lerin filodan çıkmasının ardından Singapur Havayolları bu hattı aktarmalı olarak uçuyor.
Menzil yarışı
Hem Boeing, hem de Airbus yeni nesil çift motorlu uçaklarında menzil sınırlarını daha da ileri taşıdı. Airbus A350-900’ün ek yakıt tankları taşıyacak ve ULR olarak adlandırılan modelinin menzili 16 bin 100 kilometre olacak. Boeing cephesinde ise 777 serisinin yeni nesil modeli 8X’in özel modelinin ise 17 bin 16 kilometre menzile ulaşması bekleniyor.
Uzun uçuşta ne yapmalı?
+ Uçuş sırasında su kaybedeceksiniz. Bol bol su için. Kahve ve çaydan uzak durun. Alkol tüketimine dikkat.
Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, yolcuların uçağa binerken yanlarına aldığı kabin bagajıyla ilgili havayollarını uyardı. İşte kabin bagajıyla ilgili o uyarılar…
Havacılık kuralları gereği yolcu uçağının koltuk kapasitesi ne olursa olsun, acil bir durumda 90 saniye içinde tahliyenin tamamlanması gerekiyor. Uçaklar havacılık otoritelerinin testlerinde tahliyeler uygulamalı olarak yapılıyor. Sonuçlara bakılıyor. Son yıllarda tahliye olaylarında 90 saniye kuralına uyuluyor. Ama en büyük problem, yolcuların yanlarına almaya çalıştıkları kabin bagajları. “Mal canın yongasıdır” diyen yolcular kabin bagajlarından ayrılamıyor. Tahliyelerde yolcu önce baş üstü bagaj kapağını açıyor. Bavulunu-çantasını indiriyor. Bavulunu sürükleyerek götürmek isteyenler, eli kolu dolu olanlara kadar koridorlar tıkanıyor. Arkadan gelen yolcuların birbirini eziyor. İkinci tıkanma, acil çıkış kapılarının önünde yaşanıyor. Özellikle kanat üzerindeki küçük acil çıkış kapılarından çantaları ile çıkmak isteyen yolcular akışı durduruyor.
Yolcular uyarılacak
SHGM bu konuda havayollarının tahliye sırasında yanlarına kabin bagajlarını almamaları için yeni uyarılar oluşturulmasını istedi. Bu uyarılar, koltuk ceplerindeki acil durum kartlarından kalkış öncesinde oynatılan videolara daha dikkat çekici olarak eklenecek. Kabin memurları, tahliye sırasında çantasını almaya çalışan veya aldığı bagajını yanında taşıma isteğiyle hareket eden yolculara müdahale edecek.
Hızla büyüyen düşük maliyetli havayolları, büyük taşıyıcıların pazarlarından son 10 yılda çok ciddi pay aldı. Hatta küçülmelerine bile neden oldu. First, business, ekonomi gibi üç farklı kabine sahip büyük taşıyıcılar, bir süredir fiyat odaklı rekabette düşük maliyetli havayolları gibi uygulamaları hayata geçiriyor. Koltuk seçmek, kargoya verilen bagaj hatta ikram ücretli hale geliyor. ABD’den Avrupa’y, hatta Uzakdoğu’ya kadar üç saate kadar olan tüm uçuşlar ‘düşük maliyetli’ konsept ile yapılıyor. Buna uymayan havayolu sayısı hızla azalıyor. ABD’de de başlayan yeni akım ‘hesaplı ekonomi’. Delta’nın ardından Amerikan Havayolları’nda 10 Şubat’ta satışa sunulacak biletler şimdiden ilgiyle bekleniyor. Ama tartışmalar da bitmiyor. Bu biletlerin ortalama yüzde 10 bazı durumlarda ise yüzde 20 daha düşük fiyatla satılması planlanıyor.
KOLTUK SEÇİMİ YOK: Uygulamada ‘hesaplı’ olarak adlandırılan seçeneği seçtiğinize karşınıza en düşük fiyat çıkıyor. Ancak bu fiyatı seçenler bazı uygulamalardan yararlanamıyor. Bunlardan biri koltuk seçeneği. Yolcu check-in’i havalimanında yapıyor ve kalan koltuklardan birine oturtturuluyor.
KABİN BAGAJINA KISITLAMA: Bu biletle seyahat eden yolcular kabine aldıkları çantaları önlerindeki koltuğun altına koyuyor. Baş üstü bagaj dolaplarına ise çantalarını yerleştiremiyor.
KARGODAKİ BAVUL ÜCRETLİ: Yolcunun kargoya vereceği bavul için ekstra ücret ödüyor. Bu fiyat bagaj başına 25 dolar olarak belirlendi.
UÇAĞA BİNİŞ:
Uçakta cildiniz kurur. Daha fazla su içme ihtiyacı duyarsınız. İndiğinizde ise yorgunluk sizi etkiler. Saat farkının yüksek olduğu, kıtalararası uçuşla gittiğiniz yerde biyoritminiz şaşabilir. Veya döndüğünüzde uyku saatleriniz değişebilir. Yani jet lag etkisi sizi kontrolü altına alır. Bunun en önemli nedeni, kabin basıncı. Örneğin uçağınız 10 bin metre uçarken kabinde size sunulan irtifa yaklaşık 2 bin 600 metre (8 bin feet). Sanki yüksek bir dağın zirvesindeymiş gibi bu yüksek irtifa, yolcuların önemli bölümünü rahatsız ediyor.
Akıllara hemen ‘Neden yolculara deniz seviyesindeki basıncı sunacak bir uçak yapılmıyor’ sorusu geliyor. Böyle bir uçağın basınç farkını göğüsleyecek kalın gövdesini geliştirmenin, imal etmenin, mevcut motorlarla uçurmanın maliyeti çok yüksek. Amerikan Boeing ve Avrupalı Airbus, yeni yolcu uçakları 787 Dreamliner ve A350XWB’de farklı bir teknolojiye imza attı. Her iki uçakta kullanılan hafif kompozit ve yeni nesil metaller sayesinde kabin basıncısı gövdeyi kalınlaştırmadan yaklaşık 2 bin metrede tutabilecek hale getirildi.
600 METRELİK FARK
Eski nesil yolcu uçaklarına göre 787 ve A350’deki 600 metrelik bu fark, ilk bakışta az gibi gözükebilir. Ama yolcular üzerinde jet lag etkisini azalttığı bilimsel olarak ispatlandı. New England Journal of Medicine Dergisi’nde yayınlanan makalede, klasik yolcu uçaklarındaki 2 bin 600 metreye eşit olan kabin basıncı, baş ağrısı, bulantı, halsizlik ve uyku bozukluğunu artırıyor. Tıp uzmanlarının ‘Akut Dağ Sendromu’ olarak adlandırdığı bu rahatsızlık, yaşlıları daha çok etkiliyor. İrtifa azaltıldığında ise bu rahatsızlıklar hemen geçmeye başlıyor.
Uçakta cildiniz kurur. Daha fazla su içme ihtiyacı duyarsınız. İndiğinizde ise yorgunluk sizi etkiler. Saat farkının yüksek olduğu, kıtalararası uçuşla gittiğiniz yerde biyoritminiz şaşabilir. Veya döndüğünüzde uyku saatleriniz değişebilir. Yani jet lag etkisi sizi kontrolü altına alır.
Bunun en önemli nedeni, kabin basıncı. Örneğin uçağınız 10 bin metrede uçarken kabinde size sunulan irtifa yaklaşık 2 bin 600 metre (8 bin feet). Sanki yüksek bir dağın zirvesindeymiş gibi bu yüksek irtifa, yolcuların önemli bölümünü rahatsız ediyor.
Akıllara hemen “Neden yolculara deniz seviyesindeki basıncı sunacak bir uçak yapılmıyor” sorusu geliyor. Böyle bir uçağın basınç farkını göğüsleyecek kalın gövdesini geliştirmenin, imal etmenin, mevcut motorlarla uçurmanın maliyeti çok yüksek.
Amerikan Boeing ve Avrupalı Airbus, yeni yolcu uçakları 787 Dreamliner ve A350XWB’de farklı bir teknolojiye imza attı. Her iki uçakta kullanılan hafif kompozit ve yeni nesil metaller sayesinde kabin basıncısı gövdeyi kalınlaştırmadan yaklaşık 2 bin metrede tutabilecek hale getirildi.
600 METRELİK FARK
Eski nesil yolcu uçaklarına göre 787 ve A350’deki 600 metrelik bu fark, ilk bakışta az gibi gözükebilir. Ama yolcular üzerinde jet lag etkisini azalttığı bilimsel olarak ispatlandı.
New England Journal of Medicine dergisinde yayımlanan makalede, klasik yolcu uçaklarındaki 2 bin 600 metreye eşit olan kabin basıncı, baş ağrısı, bulantı, halsizlik ve uyku bozukluğunu artırıyor. Tıp uzmanlarının ‘Akut Dağ Sendromu’ olarak adlandırdığı bu rahatsızlık, yaşlıları daha çok etkiliyor. İrtifa azaltıldığında ise bu rahatsızlıklar hemen geçmeye başlıyor.
JET-LAG’İ YENMEK İÇİN NE YAPMALI?
Havacılık kuralları gereği yolcu uçağının koltuk kapasitesi ne olursa olsun, acil bir durumda 90 saniye içinde tahliyenin tamamlanması gerekiyor. Uçaklar havacılık otoritelerinin testlerinde tahliyeler uygulamalı olarak yapılıyor. Sonuçlara bakılıyor.
Son yıllarda tahliye olaylarında 90 saniye kuralına uyuluyor. Ama en büyük problem, yolcuların yanlarına almaya çalıştıkları kabin bagajları. “Mal canın yongasıdır” diyen yolcular kabin bagajlarından ayrılamıyor. Tahliyelerde yolcu önce baş üstü bagaj kapağını açıyor. Bavulunu-çantasını indiriyor. Bavulunu sürükleyerek götürmek isteyenler, eli kolu dolu olanlarla koridorlar tıkanıyor. Arkadan gelen yolcular birbirini eziyor.
İkinci tıkanma, acil çıkış kapılarının önünde yaşanıyor. Özellikle kanat üzerindeki küçük acil çıkış kapılarından çantaları ile çıkmak isteyen yolcular akışı durduruyor.
YOLCULAR UYARILACAK
SHGM bu konuda havayollarının tahliye sırasında yanlarına kabin bagajlarını almamaları için yeni uyarılar oluşturulmasını istedi. Bu uyarılar, koltuk ceplerindeki acil durum kartlarından kalkış öncesinde oynatılan videolara daha dikkat çekici olarak eklenecek. Kabin memurları, tahliye sırasında çantasını almaya çalışan veya aldığı bagajını yanında taşıma isteğiyle hareket eden yolculara müdahale edecek.
HER AN KARŞILAŞABİLİRSİNİZ
- Kalkışta veya inişte, hatta uçağınız hareket etmeden bile yaşanan acil bir durum sonrasında tahliye operasyonu başlayabilir.
- Kimi zaman uçağın bir tarafındaki yangın nedeniyle tek taraftan tahliye yapılabilir.
FlightStats’ın bağımsız olarak gerçekleştirilen araştırmada, havayollarının uçuş verilerinin yanı sıra, radar kayıtları, havalimanı
verileriyle Avrupa hava sahasını yöneten Eurocontrol ve diğer otoritelerin verileri dikkate alındı.
Havacılıkta uçuş süresi, kabin ekibinin uçağın kapıyı kapatmasıyla başlıyor. Rötar, bilette bildirilen kalkış saatinin üzerinden 15 dakika geçtiyse ve uçak kapı kapatmamışsa rötar başlıyor. Dünyada en dakik havayolu Hollanda Kraliyet Havayolları KLM olurken, İspanyol Iberia, Japan All Nippon Airways (ANA), Katar Havayolları ve Avusturya Havayolları ilk beşte yer aldı. Havayolu ittifaklarında Oneworld birinci, Türk Hava Yolları’nın da içinde olduğu Star Alliance ikinci oldu. Üçüncülüğü ise SkyTeam aldı.
REKOR EL AL HAVAYOLLARI'NDA
Zamanında kalkış açısından en kötü karneye sahip havayolu ise İsrail’in milli taşıyıcısı El Al. Sıralama, İzlandalı Icelandair, Hint Havayolları Air India, Filipin Havayolları ve Güney Koreli Asiana ile devam ediyor. Zamanında kalkış açısından en kötü performans gösteren 10 havayolundan 7’sinin Asya bölgesinden çıkması dikkat çekiyor.
RÖTARDA HAKLARINIZI BİLİYOR MUSUNUZ?