PETROL fiyatları düzensiz bir şekilde oynadıkça, havayolları fiyat sabitlemek için farklı önlemler alıyor. Bunlardan biri de ‘hedge’ yöntemi. Yani fiyatın sabitlenmesi. Ancak yakıt fiyatları, ani değişikliklere açık. Siyasi ve ekonomik krizler, savaşlar, coğrafi koşullar petrol fiyatlarını sık sık olumsuz etkiliyor. Tedarik kesilebiliyor. Bu da havayollarının ana maliyetleri arasında yakıt giderleri için artış demek. Havayolları da bundan kaçınmak önceden yapılan antlaşmalarla yakıt fiyatlarının sabitliyor. Bu sayede havayolları uzun vadeli yakıt fiyatlarını önceden belirlenen bir fiyatta sabitliyor. Yakıt fiyatları artsa da bu fiyattan alım yapıyor.
ARTIŞTAN ETKİLENMİYOR
Yakıt giderleri bir havayolunun toplam giderinin yaklaşık yüzde 15’ini oluşturuyor. Artışlarla bu oran bazen yüzde 20 hatta 25’e kadar da çıkabiliyor. Havayolları hedge anlaşmaları yaparak, toplam maliyetlerini sabit tutmuş oluyorlar. Yakıt fiyatlarında olan ani bir artış maliyetleri arttırıyor, bu da öngörülen kâr oranlarında da düşüş demek. Hedging kâr oranlarının da azalmasının önüne geçmiş oluyor. Havayolları genelde 6 ay ile 1 yıl arasın da hedging anlaşmaları yapmakta. Bu konuda şirketlerden danışmanlık alınıyor. Örneğin yakıtta artış ön görülüyor. Şirketler alacakları yakıt
miktarını belirleyip fiyat pazarlığı yapıyor.
SATIN ALMA HAKKI
Havayolları isterse pazarlığını satın alarak farklı bir boyuta da taşıyabiliyor. Bu sistem sayesinde havayolları belirtilen bir zaman içinde belirtilen miktarda yakıtı, önceden sabitlenen fiyatlarla satın alma hakkını elde ediyor. Bu sayede yakıt fiyatları kontratta belirlenen miktarı aşarsa, şirket eski fiyattan ödeme yapıyor. Eğer yakıt fiyatlarında ön görülenden daha fazla bir düşüş ortaya çıkması durumunda ‘Collar Yöntemi’ devreye giriyor. Taban fiyat belirleniyor. Bu sayede şirket piyasa fiyatlarının üzerinde ödeme yapmamış oluyor. Yapı olarak satın alma hakkı işlemine benziyor. Ancak Swap işlemi daha katı kurallara sahip. Satın halka hakkı, havayoluna belli bir süre için de belli bir fiyattan yakıt alma hakkı verir. Swap işlemi havayolunu belirtilen miktar yakıtı, belli bir süre içinde, sabit bir fiyatla satın almaya yükümlü kılıyor. Yani havayolu yakıtı satın almaktan cayamaz.
HANGİ HAVAYOLU NE KADAR HEDGİNG YAPIYOR?
Dünyanın çeşitli ülkelerindeki havacılık otoritelerine son yıllarda 750 binden fazla sayıda şikâyet geldi. Havayolu yolcularının yoğun şikâyeti ekonomi sınıfında koltukların oturma yerlerinin darlığı ve koltuk aralıklarının giderek azaldığı yönündeydi. İlk harekete geçen Amerikan Sivil Havacılık Otoritesi (FAA) oldu. Geniş çaplı bir inceleme başlattı. ABD dışında, ülkeye uçan tüm yabancı havayolları da mercek altına alındı. İnceleme sonunda FAA sözcüsü, mevcut uçak koltuğu boyutlarının yeni standartlar gerektiren bir güvenlik sorunu oluşturduğuna dair hiçbir kanıt bulunamadığını açıkladı. Bu konuda FAA’ye başvuru yapanların şikâyet dilekçelerin de reddine karar verildi.
TAHLİYE SORUNU YOK
FAA, temmuz ayı başında, daha yüksek kapasiteli koltuk konfigürasyonlarının yolcuların, acil bir durumda tahliye edilmesini, gerekli asgari zamanlarda engellediğine dair bir kanıt bulunmadığını da açıkladı. Yani ekonomi sınıfında koltuk aralıklarının tahliyeyi zorlaştıracak bir biçimde olmadığı kararına varıldı. Ancak yine de ABD’de uçan havayolu şirketleri tarafından işletilen uçaklardaki yolcu koltukları için asgari boyutlar belirlemesi talimatını verildi. Kurallar, yolcuların güvenliği ve sağlığı için gerekli olduğunu söyledikleri koltuk eni, genişlik ve uzunluk için minimumları içerecek. Ancak ultra düşük maliyetli taşıyıcıların rekabet gücüne zarar verecek uygulamalara da izin verilmeyeceği açıklandı.
90 SANİYE KISTASI
Ayrı bir gelişmede, ABD Ulaştırma Bakanlığı (DOT) Genel Müfettiş Yardımcısı, FAA’in uçak tahliye prosedürlerini denetlemesi üzerine bir çalışma yürütüyor. Bu çalışmalarla yolcuların 90 saniyede güvenli bir şekilde tahliye edilip edilmeyeceğini, yasal standart olan yolcu sayısının artması, koltukların ebatları ve kabine alınacak bagaj gibi endüstri değişikliklerinin kurallara uygun olup olmadığını da belirlemesi amaçlıyor.
Öte yandan diğer ülkelerin havacılık otoritelerine yapılan şikâyetlerde gereksiz bulundu. Koltuk imalatçıları standart dışı koltuk üretmiyorlar. Uçak imalatçıları zaten bir gövde içine girecek maksimum ve minimum koltuk sayılarını belirliyorlar. Yani sistem birkaç yönden kıskaç altında. Şirketlerin, keyfi bir biçimde koltuk aralıkları ve koltuk boyutları ile oynamaları çok mümkün görünmüyor. Düşük maliyetli taşıyıcılarda da koltuk yerleşimlerinin güvenlik için sorun yaratmadığı da ortaya çıktı.
AŞIRI KİLOLULAR İÇİN SORUN
BİZİM Japon yapıştırıcısı diye bildiğimiz ‘Siyanoakrilat’ çok hızlı yapışır. Ayırmak da zordur. Ancak Japonlar bu sefer havacılık dünyası için yepyeni bir yapıştırıcı geliştirdi. Kompozit gövdeye sahip olacak savaş uçaklarında ilk olarak denenmeye başlayan bu yapıştırıcı sayesinde perçin, vida gibi parçaları bir arada tutan malzemelerin artık kullanılmasına gerek kalmayacak. Özel yapıştırıcı tüm bu görevleri yerine getirecek. Uçaklar hafifleyecek.
31 MART’TA BİTECEK
Şu andaki testlerde uçaklarda yaklaşık yüzde 10’luk hafifleme hedefi yakalandı. Yüzde 10 hafifleme, özellikle de yolcu uçaklarında yapıştırıcının kullanılması ile inanılmaz bir adım olacak. Uçaklar daha az yakıt harcayacak. Gökyüzü daha az kirlenecek. Bu durum bilet fiyatlarına da yansıyacak. Araştırmayı, Japonya Savunma Bakanlığı Satın Alma, Teknoloji ve Lojistik Ajansı (ATLA) ve Mitsubishi Heavy Industries (MHI) ortaklaşa yürütüyor. Araştırmaların 31 Mart 2019’a kadar tamamlanması planlanmakta. Test sürecinde şimdiye kadar herhangi bir zorlukla karşılaşılmadı. Fakat teknolojinin yeni olması süreci yavaşlatıyor.
Kompozitin havacılıkta yoğun olarak kullanılmamasının bir nedeni delinmeye toleranslı olmaması. Teknolojik yapısı gereği kullanılan materyaller birbirlerine vida veya perçinlerle entegre ediliyor. Bunun içinde parçaların matkapla delinmesi gerek. Yapılan bir yanlışlık kompozit parçaların çöpe atılmasına yol açıyor. Bu da üretim maliyetlerini yükseltiyor. Yapışkanın kullanılmasıysa buna son verecek...
KATMANLI İMALATIN AR-GE’Sİ TÜRKİYE’DE
BİR uçak veya helikopter üzerinde en yüksek teknoloji, en pahalı parça motor. Günümüzün motorlarında imalatçılardan inanılmaz yüksek performans, çok düşük yakıt sarfiyatı ile isteniyor. Bu nedenle de uçak motor parçaları çok özel alaşımlarla hayata geçiyor. Bazen kalıplar bu parçaların imal edilmesinde yetersiz kalabiliyor. Sektörün devlerinden General Electric, geçtiğimiz günlerde Gebze’de çok önemli bir araştırma geliştirme merkezini Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank’ın katılımı ile açtı. Bu merkezde katmanlı üretim teknolojileri geliştirilecek. Yani nasıl üç boyutlu yazıcıda parçalar imal ediliyorsa, metaller lazer ile katman katman kesiliyor. Oluşturulan eklemeli imalat kalıp kullanmadan tasarlanacak ürünleri adım adım oluşturuyor. Böylece kalıp ve makine maliyetleri ortadan kalkıyor. General Electric’in havacılık bölümünün Gebze’de bulunan Ar-Ge merkezi 2000 yılında faaliyete geçti. 400 mühendis teknoloji ve yazılım konusunda çalışmalar yapıyor.
KOMPOZİTTEN TERMOPLASTİĞE
THY’nin yeni satın aldığı Airbus 350-900 ve Boeing 787-9 uçaklarının gelişleri yaklaşıyor. Şirket özellikle business sınıfında devrim sayılabilecek değişikliğe imza atacak. Bu sınıf 1-2-1 koltuk düzeniyle yolcuya maksimum konfor sunmayı hedefliyor. Yani koca gövdeli uçakların ön bölümlerinde pencere kenarında birer koltuk, ortada ise ikili koltuk olacak. Yani Business sınıfı salon salomanje olacak. Bir yolcu diğerini rahatsız etmeden kalkıp oturabilecek. Yeni uçak kabinlerinde tavan ve yan duvarlara yansıtılacak ‘Cappadocia Sunrise’ yani Kapadokya’da gün doğumu ışıklandırması business kabin yapısını destekleyecek. Yeni uçakların ekonomi sınıfında da yolcuya daha fazla alan açmak için düzenlemelere çalışılıyor. Birçok havayolunda görülmemiş yenilikler için çalışmalar sürüyor. Amaç yolcuya daha iyi bir atmosfer sağlamak. Tek koridorlu ve çift koridorlu bütün uçaklarda inanılmaz bir çalışma başlatıldı.
DÖRT KAT BÜYÜME
Ben de geçen günlerde birlikte uçuş yaptığımız THY Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ahmet Olmuştur ile konuştum. 1980 doğumlu Olmuştur, THY’de çağrı merkezinden başlayıp her kademede çalışmış. Üniversiteyi İstanbul’da bitirdikten sonra New York, Paris ve Londra’da eğitimine devam etmiş. Her karşılaştığımızda heyecan içinde yenilik ve yeni uçuş noktaları peşinde olan bu genç adam toplam uçuşlardaki değişimi anlattı. Olmuştur, şöyle konuştu: “Dünya sivil havacılık hacminden aldığımız pazar payı son 15 yıl içinde 4 kat büyüdü. Üzerinde yaşadığımız şehrin kıymetini bilince daha güzel bir gelecekten bahsetmek işten değil. Dünya hava trafiğinin yüzde 66’lık bir oranı İstanbul üzerinden geçiş yapıyor. Pergelin bir ayağı bu şehre sabit kalmışken, inovatif davranarak, imkan dahilindeki tüm şehirleri birbirlerine bağlayan köprü vazifesine dönüştük. Bu uçuş ağı sayesinde 15 yılda bağlantılı yolcu sayımız 20 kat artarak 20 milyon yolcu baremini aştı. Yeni havalimanı kapasite olanakları sayesinde bu sayı çok daha artacak. Her gün büyüyen uçuş ağımız 122 ülkede, 304 şehir ve 308 havalimanına ulaştı. OD dediğimiz, kalkış ve iniş destinasyon noktaları arasında da bilet satışlarımız bulunuyor.” Bu istatistik çok bilinmez; ancak böylesi örgün, koordine ve büyük bir ağı kurmak ve sayesinde 100 binden fazla şehri birbirine bağlamak ve bunu yönetebilmek THY’nin haklı bir gururu olsa gerek.
KUZEY IŞIKLARI
Yakın gelecekteki THY projeksiyonunda Avrupa-Uzakdoğu, Ortadoğu-Amerika, Afrika-Amerika ve Avrupa-Amerika yolcu akslarında alternatifler yaratmak hedefleniyor. Freetown (Sierra Leone), Semerkant (Özbekistan), Krasnodar (Rusya) ve sezonsal/mevsimsel olarak Moroni (Komorlar Birliği) noktalarına uçuşları başladı. Yıl sonuna kadar da Banjul (Gambiya) ve Lusaka (Zambiya) şehirlerine tarifeli seferler planlanıyor. Seferler satışa açıldı ve uçuş günü için geri sayımdalar. 2019 içinse THY’nin sürprizi var. Yeni ülkeler, yeni şehirler birbirini izleyecek. Örneğin kırmızı şehir Fas/Marakeş’e 31 Mart itibarıyla uçuşlar başlıyor. Endonezya/Bali ve Finlandiya/Helsinki’den sonra kuzey kenti Rovaniemi uçuş ağına katılacak. Egzotik bir şehir burası. ‘Dünyayı Keşfet’ sloganının derinlemesine hissedilebileceği bir şehir. İlk uçuş da Kasım 2019’da. Kuzey Işıkları orada sizi bekliyor olacak... 4 Nisan’da BAE’de Şarika ve Ekim 2019’de de Mısır’ın Luxor havalimanları THY uçuş ağına dahil olacak. Amerika kıtasında da Meksika’da Mexico City, Cancun, ABD’de 10. uçuş noktası New Jersey -Newark Havalimanı için çalışmalar sürüyor.
MEHMET Nane... Türkiye’nin ilk düşük maliyetli havayolu şirketi Pegasus’un CEO’su. Geçen günlerde İspanya’nın başkenti Madrid’de ‘Wings of Europa’ havacılık etkinliğinde bir sunum yaptı. Delegeler bir şirketin kısa sürede nasıl büyüdüğüne ve cesaretine tanıklık ettiler. Elbette Türk sivil havacılığının tümüyle özel sektördeki bu kanadının gelişmesine de hayran kaldılar.
Patron Ali Sabancı, şirketi satın aldığında, bu işi büyütmesinin kolay olmadığını, Pegasus’un bulunduğumuz coğrafyadaki ekonomik çalkantılardan birine kurban gideceğini söylüyorlardı. Ama öyle olmadı. Bütün çalkantılara rağmen bir pazarlama dehası ile yoluna devam etti. İlk fiyat kampanyaları uygulandığında herkes şaşırıp kalmıştı. En ucuz bileti kapmak isteyenler şirketin internet sitesine gece yarıları yeni fiyatlar açıklandığı an girmeye başladılar. Hatta bir kez sitenin kitlenmesine bile yol açtılar. Şirket Türkiye’de sadece havacılıkta değil, pazarlamada da birçok ilke imza attı.
BÜYÜMEYİ SÜRDÜRECEĞİZ
Mehmet Nane ile uçakta yaptığımız sohbet ara sıra yolcuların şen kahkaları ile bölünüyordu. Eser Yenenler kabin ekiplerinin kullandığı mikrofonu ele geçirmiş uçuş korkusundan başlayıp anılarına bir yolculuk yapıyordu. BKM’nin hoş bir gösterisi belki de bir uçakta ilkti. Nane anlatıyor: “2005 yılında şirket büyük bir adım attı. Türkiye’nin ilk low-cost (düşük maliyet) şirketi olarak operasyonlara başladı. Şirket sunduğu dinamik ve hesaplı ücretlerle yolcuların beğenisini kazandı. Böylece hava yolu ulaşımını geniş kitlelere yaymayı başardı. Yolculara uçuşlarında sadece istedikleri hizmetler için ayrıştırılmış para ödeme seçeneğini sunan Pegasus, düşük fiyatlarla daha fazla yolcunun uçmasını sağladı. Yolcuların tercihlerinin değişmesini iyi okuyan şirket, bu sistemle yolcuların onayını aldı. Şirketin kurduğu sistem düşük bilet fiyatları, rötarsız uçuşlar, modern bir filo ve tercihli hizmet alımından oluşuyor. Yolcular istediği hizmeti uçuş sırasında veya önceden alabilirken, istemedikleri hizmetler için de para vermek zorunda kalmıyor.”
Pegasus 2005 yılında daha atıl olan Sabiha Gökçen Havalimanı’nı ‘base’ (üs) yaptı. Böylece büyüme için geniş bir alan kazanılmış olacaktı. Öyle ki, Pegasus Hava Yolları uçuşlarına başlamadan önce havalimanının yıllık yolcu sayısı 250 binken bu sayı 2005 yılında 1 milyona çıktı. 2005 yılında 14 uçakla uçan şirket 2018 yılında 83 uçaklık bir filoya sahip oldu. Günümüzde ortalama filo yaşına bakıldığında 5.6 ile Türkiye’nin en genç filosuna sahip. Ayrıca dünyanın en yeni LCC filolarından birisi. Filoda 12 adet Airbus A320, 22 adet Airbus A320neo ve 48 adet Boeing 737-800 bulunuyor. Şirketin 2024 yılında filosunda 61 adet Airbus A320neo, 43 adet Airbus A321neo ve 4 adet Boeing 737-800 olacak. Yani toplam uçak sayısı 108’e çıkacak. Pegasus çok cesur bir karar alarak Boeing 737-800’lerden oluşan filosunu hızla Airbus 320 ailesine çevirmeye başladı.
2005 yılında şirkete yapılan yatırım 880 milyon olurken, günümüzde bu rakam 15.2 milyar dolara ulaşmış. 2005 yılında 1.9 milyon yolcu taşınmışken, 2018’de bu sayı 27 milyon 820 bin oldu. 2018 yılında şimdiye kadar 14.5 milyon yolcu taşındı. 2005 yılından beri toplam 160 milyon yolcu Pegasus Hava Yolları ile seyahat etti. Bu yolcuların iç hatlarda seyahat edenlerinin yüzde 66’sı 100 TL’den düşük fiyatlarda biletler aldı. Dış hatlardaysa yolcuların yüzde 47’si 50 Euro altında ücretlerle uçtu.
ELEKTRİKLİ otomobillerdeki gelişme ne yazık ki havacılıkta aynı hızla seyretmiyor. Ama yine de bütün dünyada binden fazla şirket elektrik motorlu uçak imalatı için çalışıyor. Elbette imalatın ana konusu daha fazla enerji depolayabilen aküler ve en az enerji harcayan gelecek nesil motorlar. Otomobil sanayinin yatırımlarla geliştirdiği özel aküler şimdi gökyüzüne çıkacağı günü bekliyor. Yukarısı, yani gökyüzü sanıldığı kadar büyük değil. Başınızı kaldırıp baktığınızda gördüğünüz sonsuz büyüklük aslında hızla kirleniyor. Yeryüzünden yükselen kirlilik kadar bize inanılmaz bir konfor sunan uçaklardan doğan karbon salınımları yukarıyı giderek daha fazla kirletiyor. Elektrikli uçaklar gökyüzünü hiç kirletmeden uçabilecekler. Bu yüzden elektrikli uçak imalatı yarışına giren firmalar uzun vadeli yatırım olsa da bu konudaki çalışmalarını sürdürüyorlar.
LONDRA-AMSTERDAM ARASI
İngiltere merkezli düşük maliyetli havayolu taşıyıcı şirketi EasyJet’in CEO’su Johan Lundgren, ABD’li ortağı Wright Electric’in 500 kilometre mesafeye kadar uçabilen EasyJet boyutlu bir uçak için yeni motor tasarımı üzerine patent başvurusu yapıldığını resmen açıkladı. Uçak tasarımcısı Darold Cummings de 2030 yılına kadar tamamen elektrikli uçaklarla uçan EasyJet yolcuları için öncü projede çalışmaya başladı. Yapılacak ilk uçakla Londra-Amsterdam arasında rahatça uçabilecek bir elektrikli uçak hedeflendi. İlk operasyonlar için bu hat güçlü bir yarışma birincisi olacak gibi görünüyor. Bu da var olan iki koltuklu elektrikli uçağa göre çok önemli bir atılım olarak kabul ediliyor.
DOKUZ KİŞİLİK UÇAK
13 Kasım Salı günü Atatürk Havalimanı’ndan bir tanıtım uçuşu yapacak olan A220, çok yeni bir uçak. Airbus ailesine geçen temmuz ayında katılan uçağın önümüzdeki 20 yıl içinde en az 7 bin adet satması hedefleniyor. Airbus’ın yeni A220 ailesi 100 ila 150 koltuk, tek koridorlu uçak pazarında yakıt verimliliği ve sağladığı üstün konforu sayesinde rakiplerini zorlayacak gibi görünüyor.
Bu uçak sıfırdan inşa edildi. Geniş koltuklar, büyütülmüş baş üstü dolapları ve büyük pencereleri sayesinde geniş gövdeli bir jet hissini veriyor. Kullanılan gelişmiş alüminyum malzeme, kanatlarda ve arka gövdede ağırlığı azaltıyor, korozyon direncini arttırıyor.
YAKIT TASARRUFU
Pratt & Whitney PurePower PW1500G turbofan motorları, özel olarak A220-100 için tasarlandı. Düşük yakıt sarfiyatı hava yollarına para kazandırıyor. 6 bin 100 kilometre menzile sahip uçak. 1.220 metrelik pistlerden iniş ve kalkış yapabiliyor. Bu nedenle London City gibi kısa pistlere sahip havalimanlarına uçabiliyor.
Sessiz ve konforlu uçağın ilk resmi siparişi Amerikalı hava yolu şirketi JetBlue’dan geldi. Şirket 60 uçak için anlaşma imzaladı. JetBlue, A220’lerle filosundaki Brezilyalı Embraer E190 tipi uçakları yenileyecek.
Avrupalı havacılık devi Airbus rekabette önemli bir yer alabilmek için A220 uçaklarının son montajını ABD’nin Alabama eyaletinin Mobile kentindeki tesislerinde yapıyor.
1- SABİHA GÖKÇEN’İ SATIN ALIYOR
Yeni havalimanı tam kapasite ile açılıncaya kadar İstanbul’un ikinci büyük havalimanı olan Sabiha Gökçen’i THY alıyor. KAP yani Kamu Aydınlatma Platformu’na henüz bildirilmedi ama sonuç değişmeyecek gibi görünüyor. THY Genel Müdürü Bilal Ekşi zaten geçen günlerde bir açıklama yapmıştı. Görüşmeler yapılıyordu. Yapımı süren ikinci pist ve yeni ek terminalle kapasitesi 63 milyon yıl/yolcuya kadar yükselecek olan Sabiha Gökçen’in Malezyalı işletmecisinin ne zaman THY’ye devredeceğini bilmiyorum. Ama çok uzak görünmüyor. Bu alım işleminin tamamlanmasından sonra Türk Hava Yolları bu havalimanından uçuşlarını daha da yoğunlaştıracak. Bazı uzun uçuşların da başlayacağı gelen bilgiler arasında Son bir yılda yolcu sayısı yüzde 11 artarak 30 milyona dayanan Sabiha Gökçen Havalimanı Anadolu yakasında ulaşım rahatlığı ile giderek tercihlerin arttığı bir havalimanı haline geliyor.
2- İSTANBUL HAVALİMANI’NA ORTAK MI OLUYOR
Son günlerde hızla yayılan bir söylenti hızla yayılıyor. İddiaya göre THY İstanbul Havalimanı’nın iki ortağı Limak ve MNG hisselerini satın almak için girişimlerde bulunuyor. İki ortağın yüzde 20 hisseleri için 200’er milyon Euro ödeneceği ve THY’nin yeni havalimanı ortaklığının yüzde 40’la kesinleşeceği çok konuşuluyor. Ancak taraflardan henüz bir açıklama gelmedi.
3- JFK’YE GÖZ KIRPIYOR