En başından açık açık söyledim. “Kardeşim bu konuda yazı-mazı yazmam ben.”
Ali Sami Yen Stadı arazisinin doğal park olmasını isteyenler resmen hayal tacirliği yapıyordu. Efendice söyledimse de bir türlü anlamadılar. “Yahu” dedim: “Siz deli misiniz? O kadar değerli bir araziyi bırakırlar mı?” “O zaman niye deli olduğumuzdan bahset” dediler: “Dünyanın en çirkin yapılaşmasının ortasında nefes alacak bir alan istememiz delilikse, bunun bilinmesini isteriz.” Düşündüm, Ali Sami Yen muhiti “mecbur kalınmadıkça gidilmeyecek yerler” listemin bir numarasıydı. Hatta sadece görmek bile içimi karartmaya yetiyordu. O rezilliğin ortasında açılacak yeşil bir alan her şeyi değiştirebilirdi sahiden. şişli’yi tatlı bir yer yapardı. Ama pes etmedim. Bir avuç hayalcinin dolduruşuna gelmeye niyetim yoktu. “Bu konuda yazmam için romantik hayallerden fazlası lazım” dedim: “İşin içinde rant var mı rant?” “Rant yok ama olası İstanbul depreminde bölge halkının sığınıp çadır kuracağı bir karış boş alan da yok” dediler: “Park yapılırsa hiç olmazsa adam gibi bir toplanma merkezi olur.” Sonra aldılar sazı ellerine, konuştular durdular. Yok Şişli sakinleri orada nefes alırmış da, çocukların oynayacağı park olurmuş da, yaz sıcağında hava sirkülasyonu yaratırmış da... Sonunda tutamadım kendimi: “Efendiler, siz nerede yaşadığınızın farkında mısınız? Burası Türkiye, Finlandiya değil. Elin oğlu millet mutlu olacak diye arazisinden vazgeçer mi?” “Yazmayacak mısın yani sen bunu?” dediler. “Yazmam” dedim: “Köşemi romantik hayallerle dolduracak halim yok.” “Yazmazsan yazma. Biz de seni adam sanmıştık.” Kalktılar gittiler sonra. Baktım pencereden, Şişli’nin binaları haşyet uyandırıyordu. Uzmanlar yaklaşan depremden bahsediyordu. Hayalcilere pabuç bırakmadığım için rahattı gönlüm.
Yandaş basına teşekkür
Taraf’ın çıkmamış kitabıma “eleştiri” yaparak yandaşlıkta çığır açmasından daha önce bahsetmiştim. İçinde iktidarın işine gelmeyecek şeyler olduğundan şüphelenen Yıldıray Oğur şöyle güzelinden bir dezenformasyon yazısı döşenmişti. Ben de şaka yollu “bunu yapacağına arkadaşlarına söyle de yine özel hayatıma falan saldırsınlar” demiştim: “Elinizi kirletmemiş olursunuz.” Bir de baktım Sabah başlamış çaktırmadan web sitesinde hakkımda gıybet yapmaya. Ben de bu sayede “yoksa paranoya mı yapıyorum” diye düşünmekten kurtuldum. Kendilerine teşekkür ederim.
İncir Çekirdeği
Ne mutlu ki kasetler değil Nuri Bilge Ceylan filmleri hatırlanacak.