Paylaş
Anneler kızlarını bu inançla büyütürler.
Derler ki: “Aman kızım, bu erkeklerin hepsi aynıdır. Sen sen ol, onlara dikkat et.”
Milli aile yapısı değerlerine göre erkekler hakkında bütün bilinmesi gereken işte bundan ibarettir.
Haliyle, erkeklerin hiçbir şeyini merak etmeden büyür kadınlar. Öyle ya, zaten hepsi “aynı” olan bir türün nesini merak edeceksiniz?
¡¡¡
Bugün bile kadınların bilgisinin büyük kısmı bu gibi klişelerden ibaret. Fazlasını öğrenmek isteyen yok.
Mesela, iki erkeğin dostluğunu anlatan bir kitabı kadınların çoğuna okutamazsınız.
Bir babayla oğlunun filmi, dünyanın hiçbir yerinde kadınlardan rağbet görmez.
Oysa kadınları merak eden erkekler için kullandığımız sıfatlar var: Centilmen, kadın ruhundan anlayan erkek, çapkın...
Ya da bunu yapmayanlar için kullandığımız sıfatlar: Odun, öküz, ıssız adam...
Ama kadınlara gelince hiçbir sıfata sahip değiliz. Kadın dünyasında erkekleri merak etmenin ya da etmemenin karşılığı yok.
¡¡¡
Herhalde yine biz erkeklerin suçu: Yüzyıllar boyunca ikinci sınıf insan muamelesine maruz kalan kadınlar kendilerine bunu reva görenleri merak etmekten caymış.
Zamanla “erkeklerin aynı olduğu” ve “dikkat etmek gerektiği” dışındaki bilgilerin tümü diskalifiye olmuş.
Belki de fırsatı olmamış kadınların “erkek de olsa insan insandır” diye düşünüp anlamaya çalışmaya.
Ahmet ve Hamlet
Ahmet Özal ne zaman çıkıp babasının vefatının şaibeli olduğundan dem vursa akla Shakespeare’in bahtsız Danimarka prensi gelir.
Babasının öldürüldüğüne milleti inandıramayan ve kuşkuların pençesinde helak olan Hamlet.
Hayatı bir tereddütten diğerine savrularak geçen Hamlet.
Turgut Özal’ın vefatının şeffaf olmadığı doğru. Ama Ahmet Özal’ın bir nevi Hamlet sendromu yaşadığı da gerçek.
Onu elinde kafatası, dilinde Can Yücel’in çevirisiyle hayal etmek zor değil: “Bir ihtimal daha var, o da ölmek mi dersin?”
Ama niye vaktiyle rahmetlinin dizinin dibinden ayrılmamış kalemler bile Shakespeare olmaya soyunmuyor, işte onu anlamak zor.
Geçmiş olsun Högh
Eski Fenerbahçeli Jes Högh’ün çoktan iyileşmiş olduğu haberi geldi de rahatladık.
Kendisine sağlıklı bir ömür dilerim.
Ama müjdeyi alana kadar yeşil sahaların trajik şekilde kaybedilmiş isimlerini hatırlamadan edemedim. Sonra da aklıma geçen haftaki kazada nişanlısını kaybeden ve komaya giren Mersin İdmanyurdu futbolcusu Mustafa geldi. Kendisi 24, nişanlısı Müge 21 yaşındaymış.
Neyse ki arkadaşlar arayıp Högh haberinin doğru olmadığını söylediler de kurtuldum iyice kasvete gark olmaktan.
Evet, ölüm Allah’ın emri. Ama genç insanların başına gelince insanın içini daha bir acıtıyor.
İncir Çekirdeği
Her an geçmiş kazanıyor, gelecek kaybediyor.
Paylaş