Her ayrılık erkendir

Nurgül Yeşilçay-Cem Özer çiftinin ayrıldığı ortaya çıkınca bazıları nedense oh çekti.

Haberin Devamı

Hatta Nurgül’ün “bu işin çoktan bitmesi gerekiyordu” dediğini iddia eden bile oldu.
Şahsen Bebek Kahvesi’nin sembol çiftinin ayrılmasına üzüldüm. Elbet vardır bir bildikleri. İki insan arasında yaşananlara hariçten yorum yapmak her zaman abesle iştigal.
İki insan arasında yaşananları başka kimse bilemez.
Ama nostalji yapacak kadar yaşlandığımızda Bebek Kahvesi’nin o zamanki haline bakıp titreyen sesimizle “işte şurada da Nurgül ile Cem otururdu, o vakitler evliydiler” diyeceğimiz muhakkak.
Her nostaljide olduğu gibi, asıl özlediğimiz onların saadetine tanıklık eden kendi genç halimiz olacak.
¡¡¡
Zaten sinema yıldızlarının asıl önemi budur. Biz faniler, hayatımızı onların aşklarına göre dönemlere ayırırız.
Üniversiteye Tom ile Nicole evliyken girmişimdir mesela. İlk romanımı yazmaya Bruce ile Demi boşandığı sırada başlamışımdır.
Oğlumun doğması Kıvanç ile Azra ayrılmadan bir yıl öncesine rastlar. Angelina, ilk evliliğim ve hayatım çöktüğü sırada almıştır Brad’i Jennifer’in elinden.
Küllerimden doğmamsa Sean ile Robin’in evliliğinin çıkmaza girdiği günlere rastlar.
Bizim mitolojimizdir sinema yıldızları: İster Beverly Hills’te otursunlar ister Bebek’te. İster Altın Portakal’da ödül kovalasınlar ister Oscar’da.
Eski Yunanlılar’ın kendi hayatlarının yansımasıyla yarattıkları Tanrılar gibi, biz de onlara bakar ve hayatımızın yansımasını görürüz.
Kendi küçük dünyamızdaki aşklarımızı, ayrılıklarımızı, hatalarımızı ve sevinçlerimizi...
Onlar ayrıldığı zaman hatırlarız, her ayrılığın erken olduğunu. Tıpkı Nurgül ile Cem ayrıldığında olduğu gibi.

Ramiz Dayı out Tuna Dayı in

Haberin Devamı

İkinci hamilelik hayırlısıyla tamamlandı ve kız kardeşimin oğlu oldu. Bendeniz de dayılık unvanı kazandım, babalığa ilaveten.
Hastane odasında Can’a bebeği gösterdim:
“Bak, senin kardeşin yok ama artık kuzenin var.”
Bir şeye benzetmeye çalışarak baktı Ali Ege’ye. Tıpkı benim bebeğin annesine 30 yıl önce baktığım gibi: “Baba galiba bu konuda beni biraz bilgilendirmen gerekiyor” dedi, eve dönerken.
“Merak etme evlat” dedim, sesimi Tuncel Kurtiz’e benzetip: “Bunun için inşallah çok vaktimiz olacak.”

Haberin Devamı

Seyircisiz maç televizyona ceza

Bursa-Kasımpaşa maçını seyrederken hiç tat almadım. Oysa iki hırslı takımın futbol şovuna hazırlamıştım kendimi.
Önce karlı zeminden sandım ama sonra anladım ki, mesele tribünlerin boşluğudur.
Günümüzde futbol öncelikle bir televizyon gösterisi. Seyirci de bu prodüksiyonun olmazsa olmazı.
20’şer kişilik orduların savaştığı bir “Cesur Yürek” ya da iki gemiyle “Truva” nasıl olmazsa, sadece 22 futbolcuyu seyrettiğimiz maç da öyle sönük geçiyor.

İncir  Çekirdeği

En sağlam direniş: Kalbi temiz tutmak.

Yazarın Tüm Yazıları