Aşkın icadı sevgilinin keşfi

Zordur en yakınları keşfetmek.

Haberin Devamı

Gemiye atlayıp Hindistan’ı, füzeye binip uzayı keşfe çıkar da insan, sevgiliyi keşfetmeyi unutur bazen.
Bazen de erteler: Nasılsa elimizin altında. İstediğimiz zaman keşfedebiliriz.
Kapsülümüz ay yüzeyine yaklaşırken sevgilimizin keşfine ne zaman ara verdiğimiz aklımıza gelmez bile.
Gözümüzü teleskopa dayayıp seyrederiz de alemleri, alem seyretmez olur yarimizi keşfederken bizi.
Hem keşfedilecek ne vardır?
Her zamanki bakışlar, dalgalanan ruh ve ezbere bildiğimiz vücut işte...
Neden Cemal Süreya gibi “aşklar da bakım ister, öğrenemedin gitti” diyerek dertsiz başımıza dert açar şair tayfası?
Biz bu kafayla gittikçe balta girmemiş bir ormana ya da kar fırtınası içindeki kutup noktasına dönüşmemiz kaçınılmazdır.
Hayat vahşileşir, uygarlık elini eteğini çeker. İki kişilik bir distopyaya yaklaşırız adım adım.
Ütopyaya ne olmuştur? Yarattığımızı sandığımız o iki kişilik mükemmel diyara? Bayrağımız ne ara lime lime olmuş, paramızı kimler tedavülden kaldırmış, başkentimizi barbarca işgal etmiştir?
Dehşet içinde anlarız ki, her şeyin sebebi bir zamanlar tutkuyla başladığımız keşiften vazgeçmemizdir aslında. Aşkı icat etmekten yorulmuş olmamız.
Artık sevgilimizde keşfedilecek karanlık bir yüzün ya da gizemli tapınakların olmadığı vehmine kapılmamız. Keşifler çağı kapandığı zaman geri çekiliş başlar. Artık ilerlemeden falan bahsetmek mümkün değildir.
Gayrı icat edilmeyecektir: Ne bizi kavuşturacak buharlı lokomotif ne içinde sevişeceğimiz çelik konstrüksiyonlu binalar ne de her gün yeniden bulunması gereken aşk.
Gözümüzü ufka diktiğimiz için vazgeçtiğimiz yakınımız çaktırmadan bir yabancıya dönüşür. Biz de onun gözünde yabancıya dönüşürüz.
Ta ki bir sabah saçını tarayışına bakıp içimizde ancak yabancılara mahsus o keşif şehvetini yeniden hissedene kadar. 

Yazmak bir risk yönetimi

Haberin Devamı

Cengiz Semercioğlu “yazı mal, okur da velinimet değildir” sözüme itiraz etmiş.
Okuru istemediği için bazı fikirleri ya da kişileri övemeyen yazarlardan bahsediyor: “Herkes bir şekilde kendi malını satma derdinde işte...”
Cengiz’e katılmamak elde değil. Ama madem ekonomiden bahsediyoruz, başarının “risk yönetiminden” geçtiğini unutmamakta da fayda var.
Okur değişik bir mahluk: Hoşuna gitmek için aynı şeyleri tekrarlarken bir de bakmışsınız sizden sıkılıvermiş. Kaçmış gitmiş başka dükkâna.
Sevgili gibi: Belli etmez ama şaşırmak ister.
Arada dalgalanıp da durulmak, cilveleşmek... Frenklerin sözünü hatırlayın: “Eğer hiç risk almıyorsan her şeyi riske ediyorsun demektir.”

İncir  Çekirdeği

Haberin Devamı

Günün şarkısı Ali Kınık’tan: “Ali Ayşe’yi seviyor.”

Yazarın Tüm Yazıları