Paylaş
Ve Türkiye; Brezilya, Hindistan, Güney Afrika ve Endonezya ile birlikte “En Kırılgan Beş” arasına girmişken... Bir de bugün yıllık genel kurul toplantısı başlayan, terör finansmanı ile mücadele için kurulmuş Finansal Eylem Görev Gücü (FATF), Türkiye’yi riskli ülkeler kategorisi “gri”den “koyu gri”ye düşürürse ne olur?
*
ANKARA için kritik bir hafta olacak. Çünkü FATF’in 2012’den beri Türkiye ile süren problemleri, bugün Paris’te başlayacak FATF genel kurulunda yeniden masaya yatırılacak. Ve Türklerin terörizm finansmanını önlemedeki statüsü gözden geçirilecek.
Üç seçenek var. Türkiye halihazırda Suriye, Yemen gibi ülkelerin bulunduğu “riskli” ülkeler kategorisinde. Rengi “gri”. Ya işbirliğinin iyi olduğu söylenip “riskli” ülkeler statüsünden çıkarılacak. Ki geçen Ekim bunu yapmamışlardı. Ya statüsü aynı tutulacak. Ya da 17 Aralık’tan beri ortaya saçılanları dikkate alarak Türkiye’yi “gri”den “koyu gri”ye düşürecek.
*
KONUYU, dünyanın en önemli terörizm finansmanı uzmanlarından Tom Keatinge ile konuştum. Keating, FATF’nin Türkiye hakkında alacağı kararın geçmişle bağlantılı olduğunu düşünüyor. Çıkış noktası, 2012’de FATF’in Türkiye’ye yönelttiği, benzeri görülmemiş “üyelik durdurma” tehdidi. “FATF, Türkiye’nin 2013’te geçirdiği terörizm finansmanıyla mücadele yasasının ardından tehditten geri adım attı. Ancak teröristlerin malvarlığının dondurulması ve terörizm finansmanının suç sayılması konusundaki yasal boşlukları dile getirmeye devam etti” dedi.
*
PEKİ Türkiye’nin “koyu gri”ye düşme riski var mı? Özellikle de hafta içi FATF’nin en etkili üyesi ABD’nin Türkiye’yi de kapsayan, İran’la ilişkili karaliste kararlarını düşünürsek... Keatinge’e göre bu pek mümkün değil. Niye? “Uluslararası piyasaların Türkiye gibi bir ekonomiye sert rüzgarlar estirdiği bir dönemde FATF’nin Türkiye’nin posizyonunu daha da zayıflatacak bir karar alması zor.”
*
MESELE şu... Türkiye, uzun süreden beri, doğal üyesi olduğu uluslararası topluluğun tersine işler yapıyor. Bunun için kaynağı yok... Ekonomik açıdan kırılgan... Ayrıca küresel piyasalarda konjonktür berbat ve içeride böyle bir mutabakata sahip değil... Ama devam ediyor. Ve başta Washington, yakın olduğu çevreler, Türkiye’nin ne yapmak istediğini çözemiyor. Sonunda “öngörülemez” denilip yaftalanıyor. Ya da yapılacak FATF toplantısında olduğu gibi “idare ediliyor”.
*
KEATINGE ile ilk tur yazışmamız bitti. FATF’de ABD’yi temsil edecek ekipten üst düzey biriyle konuştum. Hafta içi karaliste kararlarını açıklayan Hazine Bakanlığı istihbarat biriminin, aynı zamanda ABD’nin FATF delegasyonu olduğunu unutmayın. Yani zamanlama da uyumlu. “Toplantı sona ermeden hiçbir açıklama yapamam” dedi. “Terörizm finansmanıyla mücadeleden sorumlu Hazine Bakan Yardımcısı David Cohen’in Türkiye’ye 1.5 ay içinde iki kere gitmesinin bununla ilgisi var mı” dedim. “Bu Türkiye ile yakın çalışmamızın bir sonucu” dedi. “İran bağlantılı karaliste kararlarında Gürcistan’ın işbirliğine vurgu yaptığınız halde Türk Hükümeti’nden bahsetmemeniz bir işaret mi” dedim. “Bunu ne doğrulayabilirim ne de yalanlayabilirim. Türklere sormalısınız” dedi.
*
SONRA Keatinge ile olan mülakatamızın son bölümüne geçtik. “FATF’den çıkacak kötü bir kararın Türkiye için sonucu ne olur” dedim. Dediği şu oldu: “Uluslararası piyasalara erişim birçok ülke için önemlidir. Özellikle de büyümeyi fonlamak için uluslararası sermaye piyasalarından borç alabilmenin avantajlarını yaşayan Türkiye gibi ülkeler için. Amerikan Merkez Bankası’nın Türkiye gibi ülkelere giden yatırımları tersine çeviren, aylık bono alım programını azaltma kararını da düşünürseniz, Türkiye üzerinde FATF’nin öncülük edeceği finansal kısıtlamaların ne tür sorunlara yol açabileceğini düşünün.”
Paylaş