Paylaş
Siyasi tarafgirlik gözlüğüyle bakarsak, muhalefet veya iktidar safında olmamıza göre bu iki nitelemeden birine hemen sahip çıkabiliriz.
Halbuki her şeye siyaset gözlüğüyle bakmak objektif düşünmeyi engelleyebilir.
İşte, ÖSO terörist de değildir, Kuvayı Milliye de değildir.
ÖSO’ya terörist denilemez çünkü Afrin harekâtının uluslararası camiadaki meşruiyet ayaklarından biri, ÖSO gibi “Suriyeli” unsurların da katılmasıdır.
Bu, Astana ve Soçi süreçleri bakımından böyle olduğu gibi, genel diplomasi bakımından da böyledir.
İç politika uğruna Afrin harekâtının meşruiyetine gölge düşürmemek lazım.
TARİHİ KAVRAMLAR
Bizim kültürümüzde ve milli kimliğimizde “Kuvayı Milliye” yüksek bir milli değerdir, milli kutsallarımızdan biridir.
Her milletin tarihinden gelen ortak ve yüksek kavramları, simgeleri vardır. Amerikalıların “kurucu atalarımız” kavramı, referans olarak Yüksek Mahkeme kararlarında bile geçer.
Kuvayı Milliye bizim böyle yüksek, böyle milli anlamda kutsal kavramlarımızdan biridir.
Sadeleştiriyoruz diye bunu “ulusal güçler” şeklinde tercüme edenler kavramın kutsallığını ve tarihi anlamını tahrip ediyor.
Tarihimizde Kuvayı Milliye terimi hem Yunan işgaliyle mücadele eden “başıbozuk” silahlı gruplar için hem genel anlamıyla Milli Mücadele için kullanılır.
Başıbozuklar Yunan işgaliyle mücadele etmekle birlikte, disiplinsiz ve kuralsız hareketleriyle zararlı da oluyorlardı. Sonunda doğru bir kararla “Düzenli Ordu” disiplini içine alındılar, kabul etmeyenler silinip gittiler.
“Vatanım Sensin” dizisindeki Dağıstanlı figürü bunu yansıtıyor.
YÜKSEK KAVRAMLAR
“Kuvayı Milliye” kavramının asıl milli kutsallığı, Milli Mücadele’yi de içeren genel bir kavram olmasındandır.
Dönemin bütün belgelerinde “Kuvayı Milliye” ve “Harekât-ı Milliye” kavramları eşanlamlıdır.
Özellikle bu genel anlamından dolayı, “Kuvayı Milliye” terimi, yüksek vatanseverlik, istiklal ve hürriyet kavramlarını içerir.
Bu konuda Samet Ağaoğlu”nun “Kuvay-ı Milliye Ruhu” adlı eserini önemle tavsiye ederim. Lider Mustafa Kemal Paşa ile silah arkadaşları da Meclis’te onun bazı siyasi görüşlerine muhalefet eden Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey ve Mersin Mebusu Selahattin Bey de Kuvayı Milliyecidir.
ÖSO’yu terörist olarak nitelemeyi yanlış bulduğum gibi, “Kuvayı Milliye” düzeyinde yüceltmeyi de yanlış bulurum.
DUYGU VE HESAP
ÖSO’yu “terörist” olarak nitelemek, Afrin harekâtının meşruiyet zeminine gölge düşüreceği gibi unutmamak lazımdır ki, önden onlar gidiyor, daha çok şehidi onlar veriyor.
Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı operasyonlarında ÖSO’yla birlikte hareket etmenin hem siyasi hem askeri bakımdan isabetli olduğu apaçık bellidir.
ÖSO’yu “Kuvayı Milliye” derecesine yücelterek bir bakıma kefil olmak da yanlıştır. Çünkü ÖSO hakkında ayrıntılı bilgilerimiz yok fakat homojen olmadığı, çeşitli gruplardan oluştuğu biliniyor. Bu gruplardan bazıları bir süre sonra sıkıntı yaratacak hareketler yapabilir; ihtiyatlı olmak gerekir.
Siyasi söylem olarak motive etmek gerekiyorsa, “Suriyeli vatanseverler, muhalifler” falan gibi kavramlar kullanılabilir.
Bu iki uç davranış da iç politikaya dönüktür. Halbuki iç politikanın muhatapları olan kitlelerin coşkularıyla, dış politikanın muhatapları olan diplomatik aktörlerin hesapları çok defa örtüşmez; ayrı tutmak lazım.
Paylaş