Paylaş
Dahası, durum iyiye gitmiyor, daha kritik bir aşamaya girilmiş bulunuyor.
DAİŞ’e karşı Türkiye’nin de katılacağı Musul harekâtını konuşurken olayların akışına bakın...
IRAK’TAKİ İRAN!
Iraklı Şii Ayetullah Şeyh Kasım et-Tai, “Kuzey Irak’ta Türk askerine karşı mücadele farzdır” diye fetva yayınlıyor.
Fetva İran devletinin çıkarlarını temsil ediyor. Zaten siyasi fetvalar hep böyledir; bir siyasetin tezgâhlanmasıdır.
Tai’nin kastettiği, Musul yakınlarındaki Başika’da bulunan eğitim amaçlı Türk birliğidir.
Ardından Irak Başbakanı İbadi, aynı sebepten Türkiye’yi suçladı.
Yirmi dört saat geçmeden Irak Temsilciler Meclisi yine Başika sebebiyle şu kararı açıkladı:
“Türk güçlerinin ‘işgalci güçler’ sayılması ve Irak topraklarından çıkarılması için gerekenlerin yapılması, Türk güçlerinin Irak’a girmesini talep edenler hakkında yargıya başvurulması, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarının kınanması...”
Bağdat'tan çıkan bu sesin asıl sahibi Tahran'dır, bu konuda Amerika'nın desteğiyle üstelik.
Türkiye’nin haklı tepkisini biliyorsunuz.
MÜTTEFİKE BAKIN
Irak Meclisi’nin kararının peşinden dün öğle saatlerinde Amerikalı Alb. John Dorrian’ın açıklaması geldi:
“Irak topraklarında bulunan Türk ordusu Irak hükümeti tarafından verilen resmi izinle gelmemiştir, illegaldir!”
Kim bu adam? Sıradan bir albay değil. DAİŞ’e karşı kurulan “Uluslararası Koalisyon”un Amerikalı sözcüsü... Hatta bu albay Türkiye’nin Irak’ta DAİŞ’le mücadele eden “uluslararası koalisyonun içinde bulunmadığını” söyleyerek Türkiye’yi büsbütün ‘oyun’ dışında tutuyor.
ABD Başkan Yardımcısı Biden de bir yıl önce, 17 Aralık 2015’te “Türkiye acilen Başika’dan çekilmeli” diye konuşmuş, biz de oradaki askeri gücümüzü küçültmüştük.
SURİYE’DE RUSYA, İRAN, AMERİKA
Öbür yanda Suriye’de Türkiye’nin Fırat Kalkanı harekâtı... Rusya ile Amerika’nın ve hatta İran’ın kendi nüfuz alanları olarak gördükleri Suriye’de, Türkiye Fırat Kalkanı harekâtını El Bab’a kadar genişletmek istiyor.
Bunun için DAİŞ’in “kıyamet kapısı” olarak gördüğü Dabık’ı ÖSO’nun alması lazım; tabii Türk askerinin desteğiyle.
Niye? Hem DAİŞ barbarlarını sınırımızdan uzaklaştırmak için... Hem PKK ve PYD’nin ileride Dabık ve El Bab arasına yerleşerek Membiç ve Azez’i birleştirip Türkiye’yi güneyden kuşatmasına meydan vermemek için.
Görüyor musunuz, Türkiye Lozan’da çizilen Suriye sınırımızı, Lozan’da ertelenip 1926’da çizilen Irak sınırımızı korumak için çalışıyor.
Böylesine hayati sorunlarla karşı karşıyayız.
Fırat Kalkanı harekâtının mutlaka ve mutlaka başarılı olması lazım.
Suriye’de Rusya ve İran Esad’ı destekliyor, hem de savaşta yer alarak... Amerika PYD’yi destekliyor hem de silah vererek...
Türkiye böyle bir Suriye’de Fırat Kalkanı harekâtıyla geniş bir “güvenli bölge” kurmaya çalışıyor.
RASYONEL DİPLOMASİ
Fırat Kalkanı sadece “askeri” nitelikte değildir, “siyasi” tarafının da maharetli bir diplomasiyle yürütülmesi lazım...
Türkiye’nin imparatorluk siyaseti güttüğü kuşkusunu yaratacak üslup ve davranışlardan sakınmak lazım.
İç politikada motivasyon yaratmak için söylenen coşkulu sözler dış politikada aleyhimize kuşkular, refleksler yaratabilir.
Lozan’la ilgili sözler Yunanistan’ın tepkisini çekmedi mi?
Bir dökümünü çıkaracak değilim. Numan Kurtulmuş da “Türkiye’nin bugün başına gelen birçok şey Suriye’deki durum ve Suriye politikasının bir sonucudur” dememiş miydi? (18 Ağustos)
Gerçekten Türkiye daha da kritikleşmiş bir dönemden geçiyor. Güç ve irade kadar diplomatik dile, siyasi rasyonalizme, “dostlarımızı artırmaya” çok ihtiyacımız var.
Paylaş