İyi haber

GİTTİKÇE seviye kaybeden siyasetin bunalttığı bir ortamda iyi haber...

Haberin Devamı

İlhan Tekeli hocamız bu seneki Sakıp Sabancı Uluslararası Araştırma Jüri Özel Ödülü’nü aldı.

Makale Ödülü’nü de iki genç akademisyen, Azat Zana Gündoğan ve Emrah Şahin paylaştılar.

Konu kentleşme... Siyasetin niye bu kadar seviye kaybettiğinden tutun da her türlü kuralsızlığın (anomi) temelindeki sorun; aşırı hızlı kentleşme!


‘SOSYAL BİLİMLER’
Geceli gündüzlü “1919-1920” belgeseliyle meşgul olduğum için törene gidemedim, fakat metinleri okudum. Güler Sabancı’nın bir anısını size de aktarmalıyım.

Merhum Sakıp Sabancı hasta yatağında, Sabancı Üniversitesi’nin kurucu rektörü Prof. Tosun Terzioğlu’na nasıl bir araştırma ödülü vasiyet etmesinin yararlı olacağını sormuş.

Merhum Terzioğlu değerli bir matematikçiydi. Onun YÖK başkanı olmasını ne kadar istemiştim, bilemezsiniz; neyse...

Matematikçi Terzioğlu Sakıp Sabancı’ya sosyal ilimler sahasında ödül konulmasını tavsiye etmiş, o da kabul etmiş.

Bir matematikçinin ağzından sosyal bilim vurgusu.

Haberin Devamı

PROF. İLHAN TEKELİ
Prof. İlhan Tekeli mühendistir fakat sosyal bilimler ve şehircilik sahasında fevkalade değerli araştırmalarla bir kütüphane meydana getirdi.

Otoriter rejimler düşünceyi nasıl kısırlaştırır, sonunda düşünce nasıl siyasi bir güç oyununa dönüşür? Bunun ‘uygulamalı’cevabını hocamızın “Bir Cumhuriyet Öyküsü: Kadrocuları ve Kadro’yu Anlamak” adlı kitabında bulabilirsiniz. (Tarih Vakfı Yayınları)

İlhan hoca hemen bütün kitapları gibi bu kitabı da Selim İlkin hocamızla birlikte yazdı.

Tekeli-İlkin ikilisi akademik hayatımızda benzeri olmayan bir birlikte çalışma örneğidir.

Yine birlikte yazdıkları üç ciltlik “İkinci Dünya Savaşı Türkiye’si”ni muhakkak okumak lazımdır. (İletişim Yayınları)

Hitler’le Stalin arasında sıkışan Türkiye nasıl savaş dışında tutulabilmiş?! Bu kıskaçta ekonomi nasıl yönetilmiş... İsmet Paşa niye “ekmeği karneye bağlamış” ve savaş sonrası için neler düşünülmüş?...


‘KÖKTENCİ MODERNLEŞME’


İlhan ve Selim hocalarımız, Cumhuriyet dönemini “köktenci modernleşme” olarak niteliyorlar. Cumhuriyet’in ekonomi ve altyapı politikalarını inceledikleri üç ciltlik “Cumhururiyetin Harcı” adlı kitapları fevkalade değerlidir. (Bilgi Üniversitesi Yayınları)

Klasik tarihçilik kalıplarının ötesinde, metodolojisiyle de içerdiği yeni bilgilerle de mükemmel bir araştırmadır.

Kuvay-ı Milliye çetelerinin niye tasfiye edilip düzenli orduya geçildiğini anlatır.

Cumhuriyet’in hem iktisat politikalarını hem pek bilinmeyen sağlık ve yol politikalarını, Ford firmasına Türkiye’de montaj sanayisi kurdurmak gibi girişimleri anlatır.

Lozan sonrası büyük heyecanla yürüten devletleştirmeleri ve eleştirileri anlatır.

İşte muhalif Rauf Orbay’ın o zamanki eleştirisi:

“Devletleştirme tatlı bir ifadedir. Fakat uygulamada neticeten olarak darülacezeye dönüşüyor.” (Cilt 3, s. 263)


ŞEHİR VE DEMOKARSİ

Haberin Devamı


İlhan hocanın ödül törenindeki konuşmasından alıyorum:

“Kentleşme bir toplumun hayatında yaşanabilecek en büyük dönümdür. Türkiye bu dönüşümü bir insanın hayatına sığabilecek hızda yaşıyor. Kentleşmeyi bu kadar hızlı yaşayan başka bir ülke yok.”

Bu sayede sınıf kavgaları yaşamıyoruz, ekonominin önemli bir büyüme dinamiği var.

Fakat geleneksel değerlerin unutulduğu, kentli değerlerin henüz özümsenmediği bir kuralsızlık dönemi...

Daha kötüsü, kuralsızlığın siyasi ve ticari rant getirmesidir. Ama geçecek.

İlhan hoca “yönetişim” kavramının yaygınlaşmasına dikkat çekiyor. “Yönetilmek”ten öteye “yönetişmek” gerçekten çok anlamlı değil mi?

Yazarın Tüm Yazıları