Paylaş
PKK’nın “Hendek ve barikat”larının ve devletin yaptığı “operasyon”ların Kürt vatandaşlarımızı nasıl etkilediğini araştırmış.
Araştırma alanı Hakkâri, Silopi, Cizre, İdil, Nusaybin, Şanlıurfa, Mardin ve ağırlıklı olarak Diyarbakır... En sıcak yöreler.
Bugün Panislamizm ve Pantürkizm akımları üzerine yazacaktım. Araştırmayı okuyunca bu konuyu yazmaya karar verdim.
RADİKAL KUŞAK
Hangi taraftan bakarsak bakalım, en sıcak olayların yaşandığı yörede, karmaşık gerçekliğin iki “taraf”ı var: Bir, Kandil’deki KCK şefleri ve HDP’liler görmelidir ki, hendek ve barikat siyaseti tepki çekiyor, destekçilerini bile kendilerinden soğutuyor.
İki, hükümet ve bütün Türkiye kamuoyu görmelidir ki, Kürt hareketi içinde daha radikal bir kuşak gelmektedir:
“18-30 yaş kuşağı önemli ölçüde yoğun çatışmaların, göçlerin ve toplumsal değişimin yaşandığı 90’lı yıllarda doğup büyümüş kimselerden oluşuyor.
Özellikle bugün hendeklerin kazıldığı, barikatların kurulduğu ve çatışmaların yoğun olduğu, sosyo-ekonomik açıdan şehirlerin en geri kalmış bölgelerinde yetişen bu yaş grubu gençler...”
Araştırmada, bu gençlerin “ne geleneği ne moderniteyi benimsedikleri, kuvvetli bir protest karakter kazandıkları” belirtiliyor.
Şiddet hareketlerinin sosyolojisiyle ilgilenenler bilir ki, bu tablo “nihilist terör”ün toplumsal tabanını ifade eder:
Ne geleneksel ne modern hiçbir değer ve normu benimsemeyen, sadece protesto ve yıkım duygusuyla yüklü bir kuşak!
PKK YANLIŞ YAPIYOR
Araştırmadaki şu sonuçları da herkesten önce HDP’liler görmeli:
PKK’nın uyguladığı hendek ve barikat stratejisi için “yanlıştır” diyenlerin oranı yüzde 76.6 iken, bunu “öz savunma” olarak görenlerin oranı yüzde 23.5’tir.
Araştırmada 7 Haziran seçimlerinden sonra PKK’nın gençlik örgütlenmesi YDG-H tarafından yapılan eylemler de sorulmuş. Bu eylemler için “en büyük zararı Kürtlere veriyor, HDP ve PKK’ya da zarar veriyor” diyenlerin oranı yüzde 62.5 iken, ”halkı savunuyorlar” diyenlerin oranı yüzde 32.3’tür.
Çatışmaların en yoğun yaşandığı ve HDP’nin yüzde 70’in üzerinde oy aldığı bu yörelerde bu rakamlar çok anlamlıdır ve PKK ile HDP’nin davranışlarına tepkiyi gösterir.
Fakat bunun yanında çözüm sürecinin bozulmasından devleti ve hükümeti sorumlu tutanların oranı yüzde 57’dir.
PKK ve HDP’yi sorumlu tutanların toplamı ise yüzde 21.5’te kalıyor.
Çok dikkat çekici bir husus da HDP’nin “marjinal sol”la bütünleşmesine “muhafazakâr Kürtler”in tepki duymasıdır.
Radikal solun partideki temsilcisi Figen Yüksekdağ’ın ismi verilerek tepki gösterilmiş mesela.
BAŞBAKAN GÖRMELİ
Şöyle özetleyebiliriz.
Bölgede “Kürt ulusalcı hareketi” yaygınlık kazanıyor fakat büyük bir çoğunluk PKK’nın şiddet metotlarına karşı.
Bilhassa varoşlarda yaşayan gençler daha da radikalleşiyor. Araştırmada “40 ve üzeri yaşlardaki bireylerin daha sağlıklı bilgiye sahip olduğu” düşünülüyor.
Türkiye’nin gelecek yıllarında nasıl bir sorunla karşılaşacağının ifadesidir bu.
Araştırma açıkça gösteriyor ki, Suriye olayları ve özellikle Kobani, Kürt ulusçuluğunu ateşlemiş. “Kobani düştü düşecek” sözü bile bir ölçüde bunda etkili olmuş...
Hendek ve barikatların HDP’ye oy kaybettirdiği besbelli. Fakat radikalleşmenin artması ciddi bir alarmdır. Sakinleştirici bir dil ve atmosfer lazım.
Bu araştırmayı Başbakan Davutoğlu görmelidir.
http://www.rethinkinstitute.org/resurgence-of-the-kurdish-conflict-in-turkey-how-kurds-view-it/
Paylaş