Paylaş
20 Ağustos’ta IŞİD’in Gaziantep’te yaptığı kına gecesi katliamı önemli bir dönüm noktası olsa gerek.
24 Ağustos’ta sabaha karşı Türk Silahlı Kuvvetleri IŞİD ve PYD’ye karşı Cerablus’a girerek Fırat Kalkanı operasyonunu başlattı, aynı gün öğleden sonra ABD Başkan Yardımcısı Biden Ankara’ya geldi. 15 Temmuz darbesinde Meclis’in nasıl bombalandığını gören Biden, bunu “11 Eylül”e benzetti; yani El Kaide’nin Amerika’da İkiz Kuleler’i vurmasına...
Biden Türkiye’nin Cerablus operasyonuna da “tam destek” verdiklerini söyledi. Gülen’in iadesi konusunda da daha müsait bir dil kullandı.
Demek ki, Suriye’de ilk defa kara harekâtı yapan Türkiye, ABD ile ilişkiler açısından operasyonun zamanlamasını isabetle ayarlamıştır.
RUSYA VE ESAD FAKTÖRÜ
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 9 Ağustos’ta Moskova’ya giderek Putin’le “krizi bitiren” bir görüşme yapması Türkiye’nin elini güçlendirdi. Böyle bir gelişme olmasaydı herhalde Türkiye’nin “Fırat Kalkanı” operasyonunu yapması çok zor olurdu.
Başbakan Binali Yıldırım’ın Esad rejimi hakkında eskisine göre “düşük dozlu” açıklamalar yapması da bu diplomatik tablodaki faktörlerden biridir.
Esad’ın tepkisi çok sert olmadı zaten.
İsrail’le ilişkilerin düzeltilmiş olmasını da unutmamak gerekir.
Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın dünkü açıklamasında, “operasyon öncesinde ABD, Rusya ve koalisyon güçlerine Türkiye’nin bilgi verdiğini, gerekli koordinasyonu yaptığını” açıkladı.
Siyasi ve askeri hazırlığın başarılı olduğu açıkça bellidir.
Fakat bundan sonra da böyle devam edeceğinin garantisi yoktur.
OPERASYON COĞRAFYASI
Türkiye haklı olarak “sınırımızdaki IŞİD ve PYD terör tehdidi kalkıncaya kadar” operasyonun süreceğini söylüyor. Fakat coğrafi bir alan tanımı yapmıyor.
Fırat Kalkanı operasyonu ne kadar geniş bir coğrafyaya yayılabilir?
İbrahim Kalın “Cerablus bölgesinde 400 küsur kilometrekarelik bir alanın terörden temizlendiğini” söyledi. Bu alan ne kadar genişletilebilir?
Güney’deki Menbiç’e, Batı’daki El Bab ve Mare gibi yerlere doğru operasyon genişletilecek mi?
Ankara’nın bu konularda coğrafi tanımlamalardan sakınması doğru bir siyasettir. Fakat operasyonunun çok geniş bir alana yayılması beklenemez.
Askeri sorunlar çıkabileceği gibi uygun diplomatik ortam değişebilir.
ZOR AŞAMADA DİPLOMASİ
Nitekim ABD’den çatlak sesler geliyor; Dışişleri Bakanlığı dengeli açıklamalar yapsa da Pentagon PYD’yi koruyup kollamaya devam ediyor. ABD “PYD Fırat’ın doğusuna çekilecek” sözünü yerine getirseydi zaten Fırat Kalkanı’na ihtiyaç bile olmayabilirdi.
Dün Rusya Dışişleri Sözcüsü Maria Zaharova da “IŞİD’le savaşan tüm etnik gruplara ve muhaliflere yönelik saldırılardan kaçınması” için Türkiye’ye çağrıda bulundu! Rusya “Fırat Kalkanı”nın artık sadece IŞİD’e karşı yürütülmesini istiyor.
Başlangıçta Fırat Kalkanı’na destek açıklayan İran da dün “küstahça” diyebileceğimiz bir açıklama yaptı!
Belli ki operasyon diplomatik bakımdan zor bir aşamaya girmiştir. Fakat buna karşılık, “Fırat Kalkanı”, Türkiye’ye Suriye’de siyasi ve bir ölçüde de askeri inisiyatif kazandırmıştır.
ÖSO’nun güçlendirildiğinde nasıl başarılı olabileceğini, IŞİD’e karşı PYD’den daha iyi savaşabileceğini de göstermiştir.
Şimdi zaman Türkiye’nin “demokratik hukuk devleti” imajındaki hasarları gidererek Batı dünyasında elimizi güçlendirme zamanıdır... Suriye’de “Esad’lı bir geçiş” de olsa nihai çözüm için ilgili bütün ülkelerle daha etkin diplomasi yapma zamanıdır.
Paylaş