Paylaş
Bütün bunlar çok önemli meşguliyetler ama hukuku ve adaleti hiçbir zaman unutmamak lazım.
Hatta adalet konusunda daha titiz olmak, hukuka aykırı tutuklamaları sona erdirmek şimdi daha da zorunludur. Zira AİHM ve AYM’nin verdiği emsal “ihlal” kararları bu tahliyelerin çoktan yapılmış olmasını gerekiyor.
İkincisi, ekonomide zorlu bir ameliyat dönemine gireceğiz, bu da ülkede hayli zedelenmiş olan hukuka güvenin restore edilmesini gerektiriyor ki, AYM ve AİHM kararlarının hem ilgili dosyalarda hem emsal dosyalarda uygulanması bu yönde önemli bir adım olacaktır.
MİLLETVEKİLİ DOKUNULMAZLIĞI
Önce CHP milletvekili Enis Berberoğlu... Yeniden milletvekili seçildi. Dosyası yargılama aşamasında, kesinleşmiş mahkûmiyeti yok.
Anayasa’nın 83. maddesine göre, “tekrar seçilen milletvekili hakkında soruşturma ve kovuşturma, Meclis’in yeniden dokunulmazlığını kaldırmasına bağlıdır”.
Buna göre Berberoğlu tahliye edilmeli, milletvekili olarak Meclis’e gelip yemin edebilmelidir.
Ondan sonra dokunulmazlığı kaldırılırsa o zaman yargılama devam edebilir.
Evet, 20 Mayıs 2016’da Anayasa’ya konulan “geçici madde” ile bütün dokunulmazlıklar “bir defaya mahsus olmak üzere” kaldırılmıştı, o dönemle sınırlı bir uygulamaydı.
Nitekim Anayasa Komisyonu Başkanı AK Partili Prof. Mustafa Şentop, “tekrar seçilmeleri halinde dokunulmazlığın yeniden kazanılacağını” açıklamıştı.
Berberoğlu “tekrar seçildi ve dokunulmazlığını yeniden kazandı”.
Tahliye edilmemesi Anayasa’ya aykırıdır.
Bu konuda AK Partili hukukçular da görüşlerini asıl bugün açıklamalıdır.
GAZETECİ YAZARLAR
Gazeteci yazarlar Nazlı Ilıcak, Ahmet Turan Alkan, Ahmet ve Mehmet Altan, Ali Bulaç, Mümtazer Türköne, Şahin Alpay, Mustafa Ünal hain darbe teşebbüsünün ardından tutuklandılar.
Öyle fevkalade tehlikeli ortamlarda yaygın tutuklamalar anlayışla karşılanabilir.
Fakat soruşturmalar ilerleyip delil olmadığı görüldüğünde tahliye kararları verilmeliydi, verilmedi.
Bunun üzerine Anayasa Mahkemesi’ne başvurdular.
Anayasa Mahkemesi, başvurudan 1 yıl üç ay sonra, emsal dosya olarak seçtiği Şahin Alpay ve Mehmet Altan’ın tutuklanmasını gerektirir deliller bulunmadığına, tutuklamalarıyla insan haklarının ihlali edildiğine karar verdi.
Karar günü 11 Ocak 2018’dır.
Bir hukuk devletinde Anayasa Mahkemesi kararları herkesi bağlar değil mi?
Fakat mahkemeler AYM’nin bu kararına uymadılar, tutuklulukları devam ettirdiler.
OHAL PSİKOLOJİSİ
Tekrar başvurular üzerine AYM ikinci defa ihlal kararı verdi, 16 Mart 2018’de Şahin Alpay tahliye edildi.
AİHM de 23 Mart’ta yine tutuklamanın insan hakları ihlali olduğuna karar verdi.
Mahkeme buna da uymadı ve Mehmet Altan’ın tahliyesi ancak 27 Haziran’da İstinaf Mahkemesi’nin kararıyla gerçekleşti.
AYM’ye başvuruların üzerinden tam 1 yıl dokuz ay geçtikten sonra!
Ali Bulaç 11 Mayıs’ta tahliye edildi.
AYM de başvurulardan itibaren 1 yıl sekiz ay geçtiği halde diğer gazetecilerin dosyalarını hâlâ ele almadı.
Halbuki bu dosyalar konusunda AYM’nin kendisinin öncelikli ve emsal kararları var.
Ben de bu gazetecilerin durumunu “emsal” olarak ele alıyorum, böyle haksız tutuklamalı ve tutuksuz yargılanması gereken pek çok dosya var.
Seçim bildirisinde OHAL’in devam edeceğini belirtmiş olan iktidar OHAL’i kaldıracak; kaldırmalı tabii.
Artık yargı da OHAL psikolojisinden çıkmalı
Paylaş