Siyaset oyun içinde kalma becerisidir

Bu esnada partinin başında Kemal Kılıçdaroğlu vardı.

İlk aday tercihi Ekmeleddin İhsanoğlu idi.

AK Parti'nin prestijinin yukarılarda olduğu süreçlerdi...

O sebeple CHP iddiasız bir adayla seçime girdi ve beklendiği gibi kaybetti.

Kemal Kılıçdaroğlu kendisini riske etmemişti.

İkinci Cumhurbaşkanlığı seçiminde, bu defa Muharrem İnce tercih edildi.

Kazanılma ümidi yine düşüktü.

Neticede seçim yine hüsranla sonuçlandı.

Kemal Bey bu sayede Muharrem İnce'yi tasfiye etmiş oldu.

Nihayet sıra üçüncü seçime geldi.

Tayyip Erdoğan'ın siyaseten yorgun bir dönemiydi.

CHP'de bu defa moraller yüksekti.

Kemal Kılıçdaroğlu seçimin kazanılacağını düşünüyordu.

O sebeple, seçim şansı daha yüksek adayları bir kenara koyup, kendisi aday oldu.

Ancak hesap etmediği bir konu vardı.

Kemal Bey de siyaseten yorgun ve yıpranmıştı.

Kendisine yönelik yargılar aşılamadı ve CHP üçüncü kez yine kaybetti.

Kemal Bey ülkenin kaderini etkileyecek bu kritik kararda kendi kalıcılığını da hesaba dahil etmişti.

İnsan zihni samimi ve makul davransa dahi “kendine yontma” esaslı çalışıyor.

Şimdi 2028'e kadar olan bir zamanda dördüncü kez sandıklar kurulacak.

Bu defa Kemal Kılıçdaroğlu artık yok.

Partinin başında Özgür Özel var.

Partinin aday adaylarının; Ekrem İmamoğlu veya Mansur Yavaş olacağını ifade ediliyor.

Kamuoyu yoklamalarında Mansur Yavaş, an itibariyle önde görülüyor.

Az konuşan, elini kapalı tutan, netameli konulara girmeyen, “ülkücü” olduğunu söyleyen bir politikacı.

Ekonomiden dış politikaya, Kürt meselesinden Batı ülkeleri ile ilişkilere, fikirleri pek bilinmiyor.

Ama halk da karşılığı olduğu kesin.

Ekrem İmamoğlu ise İstanbul seçimlerini 3 defa kazanmış “namağlup” siyasetçi.

Mansur Yavaş’a göre parti örgütünde daha güçlü.

Bu gerekçelerle her ikisi de partinin adayı olmak için kendilerine yarayacak yöntemi ön plana çıkartmak isteyecektir.

Nitekim Ekrem İmamoğlu, parti üyeleri tarafından yapılacak belirlemeyi hararetle sahipleniyor.

Mansur Yavaş ise çok muhtemel muteber anket şirketlerinin tespitlerini işaret edecektir.

Bu arada Özgür Özel de şu aşamada tam bir “taktik geri çekilme” içinde.

“Görevlendirilmiş Genel Başkan” konumu, zaten ötesine müsaade etmiyor.

Neticede son 15 yılda olduğu gibi her adayın kendisine hizmet edecek bir strateji izleyeceği anlaşılıyor.

Bu durum partinin yoğun ve yıpratıcı bir sürece gireceğini gösteriyor.

Bu çekişme, hiç şüphesiz rakip partiye avantaj sağlar.

Konu Cumhurbaşkanlığı gibi bir makam olunca maalesef taraflardan sağduyulu tutum beklemek zordur.