Paylaş
Meğer ki nitelikli ve ulaşılabilir olsun.
Ülkemiz muhteşem bir gastronomik desene sahip.
Hemen her yöreye özgü otantik lezzet defineleri keşfedilmeyi bekliyor.
Sonrasında kapsamlı bir tanıtım gerekiyor.
Sosyal medya bu hususlarda çok etkin.
Ancak vitrine çıkartılan yerler, “sıradan” olmamalı.
Bu sebeple hayal kırıklıklarını önleyecek yol göstericilere ihtiyaç duyuluyor.
Kentimizde İzmir Gurme Guide (İGG) bu işin öncüsü olmuştu.
Mandal Ajans'ın koordinasyonunda Ahmet Güzelyağdöken ve Serkan Saysen, “lezzet avcısı” üyelerle birlikte yeme-içme mekanlarını tanıtma amacıyla bir platform oluşturmuşlardı.
Yıllar boyu muhtelif kategorilerde fark yaratan mekanları “bir adım öne çıkanlar” ibaresiyle kamuoyunda paylaşmışlardı.
Şimdilerde bahse konu yapı. 15’inci yılını doldurdu.
Bu arada kentimizde dünyaca bilinen marka rehberler faaliyete geçtiler.
Michelin, Gault&Millau gibi dünya çapında kurumlar ‘fine dining’ restoranları ödüllendirme konusunda başarılı olurken, sair mekanlarda aynı ölçüde kavrayıcı olamadılar.
Bu anlamıyla halen ortaya bir boşluk çıkmış durumda.
Oysa kentin metropol bölgelerinin yanı sıra; periferileri, kasabaları ve yol üstü duraklarında şahane mekanlar söz konusudur.
Hatta aynı yerde onlarca yıldır faaliyet gösteren çok sayıda lezzet tapınakları sözü edilen rehberlerin radarlarına girememişler.
Diyeceğimiz; İzmir’in ve Ege’nin gastronomik portföyü çok geniştir.
Bu şekilde; tencere yemekleri, pide, köfte, döner, kebap, deniz ürünü, kokoreç, börek, gevrek, çorba, dondurma… Ve daha onlarca kategoride kendi efsanesini yaratmış çok sayıda mekân var.
İstanbul'da “Aposto” gibi sürekli kendini yenileyen ve insanları bilgilendiren sosyal medya mecraları mevcut.
İzmir maalesef bu konuda da eksik.
Bu yüzden İGG’nin göreve devamı önem taşıyor.
Zaten İGG de pandemi sonrası askıya aldıkları çalışmaları için tekrar kolları sıvıyor.
Bu kutsal misyon doğrultusunda gönüllülük esasında gayret gösteren İGG'ye şükranlarımızı sunuyoruz.
Paylaş