Son dönemin popüler isimlerine baktığımızda, pop müziğe hizmet edenlerden çok alternatif pop, rock, rap hatta elektronik müzik yapanları görüyoruz.
Gençliğe daha çok hitap ediyorlar, üretim konusunda öndeler, kendi müziklerini çoğunlukla kendileri yaptıklarından konserlerinde yeni şarkılar dinlemeniz de her zaman olası.
Her an yeni bir şarkı yayınlayabilirler...
Özetle sağdan soldan geliyorlar.
Fazlalar ve sektörde dominant olmaya başladılar.
Hatta saygı (tribute) albümlerinde onların isimlerini giderek daha çok duyuyoruz.
Selda Bağcan örneğinde olduğu gibi.
Mos-Def, “Supermagic” şarkısında Bağcan’ın “İnce İnce”sini bir güzel kullanmış (müzikal tabiriyle sample’lamış) üzerine sözlerini okumuştu. Bu durum ortaya çıkınca Bağcan da dava açmıştı. O telif sorunu neyse ki çözüldü.
Aynı şarkı, Dr. Dre tarafından da “Issues”ta kullanılmıştı.
Hemen ardından The Weeknd, “Often” şarkısına Nükhet Duru’nun “Ben Sana Vurgunum”unu kullandı da gözlerinin sadece Selda Bağcan’da değil Türk müziğinde olduğunu anlamış olduk. Devamı da peşi sıra geldi. Bir anlamda müzik ihraç ettiğimiz söylenebilir. Birçoğu izinsiz kullanılsa da telif alınan şarkı listesi kabarık.
Muhlis Akarsu’nun “Öbür Dünya” eseri, 2017 NBA reklam müziği yapılmıştı Fashawn tarafından. Adı da “Out The Trunk”tı.
A$AP Mob, Göksel Baktagir’in “Yalnız Sen”ini “First Year Being Rich”te kullandı.
A$AP Twelvyy ise aynı şarkıyı “Last Year Being Broke”ta kullandı. Jessica Hernandez & the Deltas, “Hot To Trot” şarkısında Selda Bağcan’ın “Yaylalar” kaydından bölümler verdi.
Özetle, yeni ve farklı tını arayışındaki dünya müzik sektörünün yolu sürekli Türkiye’ye düşüyor.
Kışın bar programına yer bulunamayan, yazın Harbiye kapısında metrelerce kuyruk olunan Yıldız Tilbe ne yapıyordu diye meraklandım.
Sanmayın ki sadece rock dinliyorum...
32 şarkı hazırlamıştı konser için. Günlerdir şarkılar aynıydı ama sırası Yıldız Tilbe’nin kafasına göreydi. Her sanatçı çıkmadan önce konserde şunları, bis’te bunları çalarım der, onda ise taktik maktik yoktu: Bam bam bam!
21.30’da sahneye çıktığında -belki de seyirciyle buluşmak için sabırsızlandığındandır- elinde parfümü, sıka sıka sahneye çıktı. Hâlâ şaşkınlığını atamadığı gözlerinden okunuyordu. Seyirciyi tarıyor, kimler gelmiş tek tek bakıyordu resmen.
13 kişilik bir orkestrayla çıktı Tilbe sahneye. Herkes ayrı telden çalıyordu görünen o ki. Bir şef yoktu. Şef Tilbe’ydi. Onun da derdi şarkı söylemekti.
Arkada eski müzik çalar programı Winamp zamanlarını andıran bir görsellik, asla vazgeçilemeyen disko topları ile zamanı geçmiş bir sahne düzeni eşlik etti Tilbe’ye.
Öyle ki MusicBussiness isimli dünyaca ünlü internet portalına röportaj veren plak şirketleri yetkilileri ve YouTube gibi dijital paylaşım platformu liderleri, ağız birliği yapmışcasına urban yerine kelime arayışına girmiş durumda.
Urban Music tabiri, şehir içi yaşamı dile getiren müzikler için kullanılıyor.
Tam karşılığı ise kentsel müzik.
Amerika’da özellikle rap ve R&B türü için kullanılan Urban, ulaştığı son nokta uyarınca kabul edilemez görülüyor.
Sony Müzik İngiltere’den DJ Semtex “Urban tembelce bir kelime ve zengin sanat formları için gereksiz bir genelleme” dedi.
Drake’in ortalığı yıkan “God’s Plan” şarkısı urban olarak tanımlanınca, Virgin EMI’dan menajer Rob Pascoe da duruma “Kitleleri sürükleyen popüler bir işi küçültmek bu” diye isyan etti.
Edis ilk Harbiye konserinde 6 bin kişiyi coşturmakla kalmadı, 2 Eylül Harbiye müjdesini de verdi.
Ben de sizlerle aynı şeyi düşünüyorum... Sadece 3 single ve 1 albümle nasıl böyle büyük bir kitle edindi?
Kısaca açıklayayım...
Genç bir isim Edis.
Yetenekli.
Dans edebiliyor bir kere, hem profesyonel bir dansçı gibi, yani “mış” gibi yapmıyor. Sesi güçlü, şova meraklı, hem alçak gönüllü.
Almanya’daki Dithmarscher Huzurevi’nden kaçan iki ihtiyar delikanlı; sabaha karşı 03:00’ sularında, coşkulu, kafaları karışık ve aşırı mutlu bir şekilde Wacken Açık Hava Festivali’nde (dünyaca ünlü bir metal müzik festivalidir) bulundu.
İkili 4 gün süren festivalden ayrılmak istemiyordu ama polis ikna etti, yeniden huzurevinin yolunu tuttular.
Bunu en iyi kim anlar biliyor musunuz...
Anadolu’daki bir festivale katılmak için saatlerce otobüs yolculuğu çeken, üstüne de çadırda kalan seyirci anlar...
Sevdiği grubu dinlemek için bir bütün yıl para biriktirip türlü transferlerle yurtdışına çıkan izleyici anlar.
Yurda gelen müzisyeni kaçırmamak için erken bilet alan, günlerce konseri bekleyen ve sabah erkenden konser mekanına gidip yer kapan dinleyici anlar. Yani müziği hayatında önemli bir yere koyanlar anlar.
Döndür dursun
Nekropsi’nin uzun süren sessizliği nihayet bozuldu. Yeni şarkı “Sekizler”, grubun 2013’te her ay bir şarkıyla tamamlanan “Aylık” albümünden bu yana yayınladığı ilk kayıt olma özelliği taşıyor.
Gruptaki bütün değişiklikleri (Captain Hook dönemlerine yetişemedim, yaş haddinden ötürü) ska’dan elektronikle harmanladıkları alternatif rock’a geçişlerini yakından izledim.
Her zaman gruptaki müzisyenler birbirlerine yakın çalmaktan hoşlandı ve bu 20 yıldır değişmedi.
5 bin kişinin karşısına yine kompakt bir sahne düzeni, muazzam bir ses ve ışık sistemi ile çıktılar.
Beklentim haliyle yüksekti. Neyse ki yüzümü kara çıkarmadılar.
Birkaç ufak sorun oldu, Hakan Özoğuz ve Gökhan Özoğuz’un gitarında.
Ama öyle şarkılar seçmişlerdi, öyle bir enerji pompalıyorlardı ki inanın o bile sorun sayılmazdı.
Albümü dinledikten sonra köşemde yazdığım “Yaz Kenan Doğulu ile geldi” adlı başlıklı yazımda yanılmadığımı bir kez daha anladım. Doğulu’nun tropikal ortamına ayak bastığımız konser, tam da bu hikayeyi destekleyen bir animasyon film ile başladı.
Yeni albümün çıkış parçası “Issız Ada” ile başlayan konser aynı hızla birbiri ardına şarkılarla devam etti. Pop, elektronik, etnik, house gibi müzik türündeki şarkıların yer aldığı konser caz havasına da sahipti. Bir de Karayipler tadında düzenlemelere... Tropik hava her yerdeydi.
Özellikle “İhtimaller” albümünde caza kanı kaynadığı açıkça gözlenen Kenan Doğulu bu kez şarkıları abi Ozan Doğulu ile birlikte elektronikle de harmanlamış.
Sahnesindeki slow şarkıların sayısını azaltan, seyirciyi tabiri caizse coşturan Doğulu, konser başındaki “dans edin” yönündeki çağrısının karşılığını da aldı.
Kendisiyle 2 saatlik bir müzik terapi seansı vaat eden Doğulu, albümünün yeni şarkılarını kimlerle buluştuğunu tek bakışta anladı.
11 kişilik ekibiyle Kenan Doğulu’nun performansı alışılmışın dışında düşük bir enerjiyle başladı. Kenan Doğulu konserlerine gidenler bilir, kendisi cıvıl cıvıldır, aşırı aktiftir.