Paylaş
Hazır Oscarların dağıtıldığı haftaya girmişken aktörleri beyaz perdeden alıp yeşil sahalara sürmek istedim..
Takım oluşturulurken Genel Yayın Yönetmenimiz Sedat Ergin de fikir verdi, Spor Müdürümüz Mehmet Arslan da.. Editörlerimizden Timuçin Eriç büyük bir heyecanla önerilerde bulundu..
Genç bir takımdan yana tercih belirleyen ve kondisyona önem verdiğini dile getiren Ergin’in tam bir Kewin Spayce hayranı olduğunu da böylece öğrendik.. Sedat Ergin sinemada gişe rekorları kıran dünya sinemasının devlerini izlemek için 1950 finalinin 200 bin kapasiteli Maracana’sının bile yetersiz kalacağını da ekledi.. İşte o takım..
Russell Crowe.. Yeni Zelandalı.. Haka dansını da biliyor. Sadece mutluluğu felsefe edinen Aborjin kültürüne de yabancı değil.. O bir gladyatör.. Dino Zoff hayranıymış.. O zaman takımın kalesi ona emanet.. Zoff hayranıysa vardır bir bildiği..
Tom Hanks.. Er Ryan’ı Kurtarmak, Yeşil Yol ve Forrest Gump.. Hep zor rollerin adamı oldu.. Savaşta ölmek bir şekilde kurtuluştur. Ama Gazi olmak zor bir hayata savrulmaktır.. İşte Forrest Gump böyle bir dev oyunculuğu gerektirir.. Durmak bilmeyen Forrest takımın sağ beki.. Cafu yani.. İleri geri nasıl oynar var ya..
Robert De Niro.. Taxi Driver, New York New York, Baba 2.. Ama benim aklıma hemen Kızgın Boğa geliyor.. Oscar aldığı film.. Hem kızgın, hem boğa, hem solak, hem Robert De Niro.. Takımın Roberto Carlos’u.. Kim durdurabilir ki onu?
Clint Eastwood.. Affedilmeyen hemen belleğime düşen filmi ama TRT’nin pazar sabahları bize sunduğu muhteşem Western kuşağının unutulmaz filmi yok mu? O muazzam düello ve İyi, Kötü, Çirkin.. İyi’den sarışından bahsediyorum.. Kötü ve Çirkin sizin olsun.. Mehmet Arslan bu soğukkanlı “iyi”yi Franz Beckenbauer’e benzetti. Sahiden Clint, kendi yarı alanından rakip bölgeye ne güzel top taşırdı, değil mi?
Kirk Douglas.. Yüzündeki üç gamze karizmasına ayrı hava katıyor. 1966 yapımı Spartaküs filminin hem başrol oyuncusu, hem de yapımcısı. O yıllarda ABD’de başlatılan cadı avında kara listeye alınan senarist Dalton Trumbo’ya bu filmde iş vererek sinema tarihinin en şahane bir göğüs stopuna imza atmıştır. Yaşlı kurt, takımın libero dendiği zaman hemen akla gelen İtalyan Baresi’si..
Leonardo Di Caprio.. Ne söylesek az onun için.. Tamam yakışıklı da, muazzam bir özveriyle “Yeteneğimi de keşfedin” diyor, bağıra bağıra.. Aldı yine Oscar’ı.. Ama Titanic’teki büyüleyici oyunculuğuyla yaşayan tüm kadınların hafızasında, hatta gönlünde! Takımın David Beckham’ı olmaz mı.. Orta sahanın ortasına yazdım..
Mel Gibson.. Kaleci Yeni Zelanda’dan seçilince orta sahanın ortasına, göbeğe bir Cesur Yürek olmaz mı? Enerjisi hiç bitmeyen bir savaşçı.. Tıpkı İtalyanların delisi Gattuso.. Kılıcını yere hışımla sapladığı sahneyi düşündükçe ön libero olarak ne de doğru bir tercih yaptığımı düşündüm.. Leonardo ve Mel ikilisi çok fantastik bir orta sahanın da habercisidir.. Tribünü kadınlar doldurmaz mı?.
Al Pacino.. Baba.. Carlito’nun Yolu.. Scarface.. Kazanma Hırsı.. Hepsine eyvallah ama beni büyüleyen Al Pacino Emekli Yarbay Frank Slade.. Kadın Kokusu’nda gözleri görmeyen birinin Tango ile sahneyi yıkması.. O ne hüner, o ne yetenek.. O bir Tangocu.. O tabi ki Messi..
Anthony Quinn.. Anne Meksikalı, baba İrlandalı olunca ortaya böyle afat bir yetenek çıkıyor işte.. Viva Zapata’da da oynadı Zorba’da da.. Arabistanlı Lawrence de oldu, Hz. Hamza da.. Pele desek Quen’e abartırmış olmayız bence..
Kevin Spacey.. Olağan Şüpheli.. Yardımcı oyuncu dalında Oscar aldı bu filmde.. Amerikan Güzeli filmiyle de en iyi oyuncu seçildi.. İnce paslarla takımını her an hücuma kaldırabilecek naif bir yetenek izlenimi bırakıyor.. Takımın Cruyff’u demek geliyor içimden..
Dustin Hoffman.. Yağmur çamur demeden oynatabileceğiniz bir yetenek. O, Rain Man. Yağmur Adam kimsenin itiraz etmeyeceği üzere takımın İniesta’sı olur..
Jack Nicholson.. Randle Patrick McMurphy.. Deli mi, akıllı mı bilemezsiniz.. Unutulmaz film Guguk Kuşu’nun dev karakteri McMurphy’i sahaya sürmek cesaret ister tabi ki.. Ama onsuz bir takım da olmaz ki. Futbol bir şov olduğuna göre oO sahada olmalı.. Kimdir sizce o? Tabi ki Eric Cantona..
Steven Spielberg.. (Burada Sedat Ergin’in adayı Francis Ford Coppola’ydı.. ) Teknik direktör.. Takımın Mourinho’su.. Aldığı ödülleri say desek 5 saat süre ister.. Oscar Schnidler’in Listesi’yle geldi.. Jaws, E.T, Jurasik Park.. Hem bu fantastik filmlere imza attı, hem de Schnidler’in Listesi gibi dokunaklı bir drama.. Anlayacağınız oyunun her türlüsünü sahaya yansıtacak bir kurt.. Oyuncular da onunla oynamaktan zevk alır..
Nice isimler daha vardır tabi ki.. Ama bu takıma da fazla itiraz olmaz hani..
Paylaş