Paylaş
Varis, en basit şekilde, vücuttaki toplardamarların çapının artması, genişlemesi ve kıvrılması olarak tanımlanabilir. Kadınlarda erkeklerden daha sık görülen varis, estetik açıdan da sorun teşkil eder. Yaşla birlikte varis görülme olasılığı daha da artmaktadır. Yalnızca estetik açıdan değil, sağlık açısından da önlem almayı gerektiren bu hastalık, vücudun tüm yükünü taşıyan bacaklarda sıkça görülür. Bu hafta köşemizde konuğumuz Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı öğretim üyelerinden Prof. Dr. Hakan Uncu oldu. Varisle ilgili tüm merak edilenleri Uncu ile konuştuk:
* Varis denince pek çoğumuzun aklına, bacaklarda gözle de görülen mavi-yeşil renkte damar genişlemeleri geliyor. Peki gerçekten varis sadece bacaklarda mı görülür yoksa vücudun başka bölgelerinde de rastlanabilir mi?
Genelde bacaklarda görülür ama sadece bacakların hastalığı değildir. Kollarda da olabiliyor, yemek borusunda da, üreme organlarında da. Aslında hemoroid de, anal bölgede ortaya çıkan variköz bir oluşumdur. Fakat en sık karşılaştığımız, doktora en sık başvuru sebebi olan bacak varisleridir.
* Varis, hastalarda hangi şikayetlere sebep oluyor, varisin belirtileri nelerdir?
Çoğu hastalar bize başvurduğunda kendisi teşhisi koymuş olarak gelir ve bende ‘huzursuz bacak sendromu’ var, der. Halbuki çok moda olan huzursuz bacak sendromu bir hastalık değildir, herhangi bir hastalığın sonucu olarak ortaya çıkan bir tablodur ve çok çeşitli sebepleri vardır. Varis ve toplar damar yetmezliği huzursuz bacak sendromunun en önemli sebebidir. Bacaklarda huzursuzluk, ağırlık, gerginlik, dolgunluk hisleri, kas krampları, kaşıntı şikayetleri olabilir. Fakat en dikkat çekici olanlar, özellikle akşamları ve sıcak havalarda artan ağrı ve ödem şikayetleridir. Hastaların en sık söylediği cümlelerden biri, ‘geceleri yattığımda ayaklarımı nereye koyacağımı bilemiyorum’ cümlesidir. Örümcek gibi kötü damar görüntüleri, yani kozmetik sebepler de başlıbaşına bir başvuru sebebidir.
AYAKTA DURMAK TETİKLİYOR
* Varisle ilgili, ayakta sabit durararak oluştuğu yönünde yaygın bir kanı var, acaba bu doğru mu? Hatta varise ‘öğretmen hastalığı’ diye bir tanımlama da yapılır.
Evet uzun süre ayakta sabit duranların hastalığıdır diyebiliriz. Güvenlik görevlileri, garsonlar, öğretmenler, berberler, diş hekimleri ve biz cerrahlar ilk aklıma gelenler. Öte yandan telefon operatörleri, banka memurları, otobüs şoförleri gibi uzun süre oturan kişilerde de sık görülmektedir. İki saatten uzun süre aynı pozisyonda kalmamak gerekir. Hatta durakta otobüs beklerken bile yürümek gerekir.
* Hamilelikte varis oluşumunun daha kolay olduğu doğru mu? Hamilelikle varisin bir ilişkisi var mıdır ?
Evet. Hamilelik özellikle genetik yapısı uygun olanlarda varisin oluşumunda çok etkili bir faktördür. Fazla doğum yapanlarda daha çok görülmektedir.
* Hamilelerde varis tedavisi yapılıyor mu veya varis doğum sonrası kendiliğinden geçer mi?
Tedavi doğumun, hatta emzirme döneminin sonrasına bırakılmalıdır. Çünkü bu dönemlerde ilaç vermek ya da ameliyat etmek doğru olmaz. Varisin ilerlemesini önleyici, hamilelik için özel basınçlı çoraplar vardır, bunların kullanılması tavsiye edilir. Ancak hamilelik sırasında damar içinde pıhtı olmuş ise, onu ilaç tedavisi ile düzeltmek gerekir. Çünkü pıhtı atma riski vardır.
İLAÇ BİTTİĞİNDEN ŞİKAYET YENİDEN BAŞLIYOR
* Tanı nasıl konur?
Bir damar cerrahı muayene etmelidir. İkincisi Doppler ultrason denilen bir cihazla kesin tanı konulabilir. Meme veya troid hastalıklarında yapılan ultrasonografi incelemesinden veya hamilelikte bebeklere yapılan ultrasondan çok farklı değildir. Tekrarlanabilir, hastaya bir zararı yoktur.
* Varisin ilaçla tedavisi mümkün mü? Tedavinin ardından hastalığın tekrarlama olasılığı var mıdır? Ayrıca varis çorabının sık kullanıldığını duyuyoruz. Bu etkili bir yöntem midir?
Bazı ilaçlar var, bunlar hastanın şikayetlerini, ağrıyı ve ödemi azaltır. Ama ilacı bıraktığında şikayetler yeniden olur. Çoraplar, belki varisin ilerlemesini önleyebilir. İlaçlar ve çoraplar kullanılabilir, fakat hastalığın tedavisi anlamına gelmez. Ben bunu öğrencilere “çatı delikken altına leğen koyup eve su basmasını önlemek” olarak açıklıyorum, esasta çatıyı tamir etmeliyiz, yoksa evi su basar.
* Peki variste güncel tedaviler nelerdir, yani çatıyı nasıl onarıyoruz ?
Uzun yıllardır uygulanan klasik cerrahi ve onun sonrasında yaygınlaşan lazer ile tedavilerin dışında, güncel ve popüler olan 3 tane tedavi yöntemi var.
1. Köpük tedavisi
2. Buhar ile tedavi
3. Endoskopik tedavi
* Hangi hastaya hangi tedaviyi uygulayacağınıza nasıl karar veriyorsunuz?
Çoğu zaman hastalar kendileri karar vermiş olarak gelmekteler. Ben şu tedaviyi istiyorum, şeklinde tercih söylerler. Hekimle hastanın birlikte karar vermesi uygun olur. Her şeyden önce varisin hangi evrede olduğunu belirleyip, ona göre tedavi seçenekleri değerlendirilmelidir. Her tedavi her hastaya olmaz.
* Diyelim ki varisim var ama tedavi ettirmedim, en kötü senaryolar nedir? Tehlike var mıdır?
Üç tane kötü sonucu olabilir. Burada en korkulacak şeylerden biri yara açılmasıdır. Kapanmayan yaralardır. Bu insanın normal yaşamını sürdürmesine, hayatına devam etmesine imkan vermez. Bu yara enfekte olabilir, dışarı akabilir. Ülkemizde varisin bir sonucu olarak ayak bilek bölgesinde yara açılan yaklaşık 150 bin hasta olduğu bilinmektedir. İkincisi ve belki de en önemlisi, varis damarı içinde pıhtı olabilir o pıhtı akciğere atarsa ölüme sebep olabilir. Üçüncüsü ise, küçük bir çarpmayla varisli damar dışarı kanayabilir. Doğru olan, ileri evrelere geçmeden varisin tedavi edilmesidir.
NASIL KORUNURUM
YAPIN
-Yüzün, yürüyün, bisiklete binin, dans edin.
-Akşamları bacaklarınıza 1 dakika soğuk su tutun.
-Bacaklarınızı 10-15 cm yukarıda olacak şekilde dinlendirin.
-Uzun süre oturmayın, uzun süre ayakta dikilmeyin.
-Düz veya çok yüksek olmayan ayakkabıları tercih edin.
-Vücudu sıkmayan giysiler kullanın.
YAPMAYIN
-Ağırlık kaldırmayın.
-Hamam, sauna, kaplıcaya sıkça gitmeyin.
-Kilonuzu kontrol edin.
-Kabız olmamaya dikkat edin.
Sülük ile varisi tedavi etmeyi denemeyin. Böyle bir çözüm olamaz. Sülük damardaki kanı alabilir, kısa sürede tekrar toplanır. Kanamaya ve enfeksiyona sebep olabilir.
KISACA HAKAN UNCU
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun oldu. Aynı fakültede Genel Cerrahi Anabilim Dalı’nda ihtisas yaparak, “Bacakların tıkayıcı damar hastalıklarının by-pass’la tedavisi” konusundaki tezim ile genel cerrahi uzmanı oldu. Yurt dışı eğitimlerinin ardından 1998’de doçent unvanını alarak, 2000-2005 yılları arasında Güven Hastenesi Genel Cerrahi ve Damar Cerrahisi Bölüm Başkanı olarak görev yaptı. Halen Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Anabilim Dalı’nda öğretim üyesi olarak görevini sürdürüyor.
SİZ SORUN, UZMANLAR YANITLASIN
Önümüzdeki hafta konumuz, tıpta robotik cerrahi ve ürolojideki uygulama alanları... Hakikaten çok hızlı gelişen mucize bir tıp teknolojisi ve yeni bir uygulama alanlarından olan robotik cerrahi ile ilgili, sene başındaki ilk roportajımızda kulak burun boğaz alanında ‘robotik cerrahi’ uygulamalarından bahsetmiştik. Bu bir yıllık süreçte bile ülkemizde de yaygınlaşan robotik cerrahi ,artık ABD’de prostat kanserlerinin yüzde 90’ında birinci seçenek olarak tercih edilmektedir. Biz de bu nedenle köşemizde bu cerrahi yöntemi ilk ve en çok yapan cerrahlardan biri olan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilimdalı öğretim üyelerinden Prof Dr. Lütfi Tunç’u konuk edeceğiz, merak edilenleri konuşacağız. Sizler de bu yeni ve sürekli gelişen konu ile ilgili merak ettiklerinizi hafta boyunca jineklinik@senolkalyoncu.com adresinden bana ulaştırırsanız ben de sizler adına gelen maillerden derlediğim soruları Dr. Tunç’a yönelteceğim.
Paylaş