Paylaş
Bilindiği gibi besinlerle alınan enerji miktarının, metabolizma ve fiziki aktiviteler ile harcanandan fazla olduğu durumda zaman içinde vücutta fazla yağ birikmesi sonucu şişmanlık veya obezite ortaya çıkmaktadır.Bu fazla kilolar belli bir seviyeyi geçince artık kişinin sağlığını ciddi şekilde tehdit etmeye başlar. İşte bu sınıra mobid obezite yani ‘ölümcül sonuçlara yol açabilecek şişmanlık’ denir ve bu sadece estetik bir problem değil, bir hastalıktır. Hem hasta hem de hekimler açısından mücadele edilmesi gereken pek çok problemle doludur. Morbid obezite ile mücadele etmek tam bir ekip işidir. Çünkü sebep olduğu sorunlar, pek çok uzmanı ilgilendiren ve beraberce kafa yorularak, emek verilecek çözülebilecek sorunlardır.
Bugün sizlerle geçtiğimiz hafta da paylaştığım gibi, konunun uzmanı Prof. Dr. Ahmet Gökhan Türkçapar ile bu önemli ama bir o kadar da karmaşık konuyu konuştuk.
Hocam, morbid obezite nedir?
Morbid obezite, sonuçları itibariyle ölümcül problemler doğurabilen ve dolayısıyla yaşam süresini de belirgin olarak kısaltan düzeydeki aşırı şişmanlıktır. Vücut Kitle İndeksi (VKİ) kilonuzu boyunuzun metre cinsinden karesine böldüğünüz zaman ortaya çıkan rakamdır. Dünya Sağlık Teşkilatı’nın tanımlamasına göre, VKİ’nin 40’ın üstünde olması ise morbid obezitedir.
Morbid obezler günlük hayatta ne gibi zorluklarla karşılaşırlar?
Morbid obezite her şeyden önce o kişiyi başkalarına muhtaç bırakan bir hastalıktır. Çok genç yaşta normal günlük gereksinimlerinizi bile yardım almadan yapamamak elbette çok üzücü bir durumdur. Bu kişiler her koltuğa oturamayan, her araca binemeyen, ayak ayak üstüne atmakta bile zorlanan ve günlük basit ihtiyaçlarını ve hatta kişisel temizliklerini sağlamakta bile başkalarının yardımına ihtiyaç duyan insanlar haline gelirler. Sadece bunlar bile ciddi depresyon ve sosyal izolasyon duygusunun yerleşmesine yetebilmektedir.
Peki morbid obezitede diyet ve egzersize rağmen giderilmesi aşırı zor hatta neredeyse imkansız bir şişmanlıktan mı bahsediyoruz?
Obezitenin diyet, egzersiz ve destek tedavisi olarak özetleyebileceğimiz alışılagelmiş yöntemlerle giderilmesinin uzun dönemde başarılı olma olasılığı yüzde 2 civarındadır. Yani hastaların yüzde 98’inde işe yaramadığı gerçeği net bir biçimde kanıtlanmıştır. Öte yandan bazı zayıflama ilaçlarının başarı oranları da yüzde 10’ları geçememektedir. Özellikle morbid obezite sorunu olanlar diyet ve egzersiz programlarına ne kadar bağlı kalmaya çalışsalar da, bir süre sonra verdikleri kiloları ve hatta daha fazlasını geri alırlar.
Peki bu verilemeyen kilolar sağlık açısından ne gibi tehlikelere neden olur?
Başta meme, kolon yani kalın bağırsak ve pankreas olmak üzere bazı organ kanserleri de daha sık gözlenmektedir. Ayrıca safra kesesi taşları ve bunlara bağlı sıkıntılar da obezlerde belirgin oranda daha sık ortaya çıkmaktadır. Morbid obezitenin etkilediği hanımların doğurganlıklarının azalması, katarakt sıklığında artma, bel ve diğer ortopedik problemler, varis, çeşitli fıtıklar da obezlerde çok daha sık gözlenmektedir. Morbid obezler, eğer tedavi edilmezlerse, yaşıtlarına göre çok daha erken zamanda damar sertliği ve buna bağlı olarak kalp krizi ya da inme gibi nedenlerden yaşamlarını yitirmektedirler.
Tedavi edilmezlerse diyorsunuz, yani morbid obezitenin tedavisi mümkün müdür?
Evet, aslında bu iyi bir haberin işaretçisi. Bu hastalık irade, diyet ve bir takım önlemlerle sıklıkla çözülemese de artık zamanımızda bir dizi laparoskopik yani “kapalı” ameliyatla morbid obezite tedavisi mümkündür. Tıpta “bariatrik cerrahi” olarak bilinen ve şişmanlığı giderici cerrahi girişimler olarak tanımlayabileceğimiz bu ameliyatlar sanıldığından çok daha az riskleri olan ve hayat kurtarıcı, yaşamı uzatıcı müdahalelerdir. Bu nedenle de hastayı maruz bıraktıkları risklere karşın tüm dünyada çok aktif ve sıklığı giderek artan biçimde uygulanmaktadırlar. Yani, günümüzdeki en etkin kalıcı kilo kaybını sağlayan tek çare; “morbid obezite” ameliyatları yani bariatrik cerrahidir.
Şişmanlık cerrahisi yani bariatrik cerrahi nasıl bir ameliyattır?
Bariatrik cerrahide cerrahi müdahalenin laparoskopik olarak yani “kapalı” ameliyatla yapılabilmesi son derece önemlidir. Bu ameliyatlar büyük bir karın kesisi ile değil, milimetrik deliklerden batın içine ulaşılarak yapılmaktadır. Dolayısı ile laparoskopik ameliyatların tüm avantajları bariatrik cerrahide de aynen söz konusudur. Yani hastalar bir gün sonra ayağa kalkıp, birkaç gün içinde taburcu olabilir ve normal yaşamlarına çok erken dönebilirler.
Laparoskopik şişmanlık cerrahisi nasıl etkili olur?
Bu yöntem, iki mekanizma üzerinden çalışmaktadır. Tüm bariatrik ameliyatlar öncelikle midenin gıda alabilme kapasitesini kısıtlayarak etki göstermektedir. Bu ameliyatları geçiren kişiler dolayısı ile çok az yediklerinde bile doyarlar ve daha fazla hiçbir şekilde yiyemezler. Bazı girişimler ise, kısıtlayıcı etkiye ek olarak bir de alınan gıdaların sindirim sistemi içinden geçerlerken emilimini de azaltıp ek bir zayıflatıcı etki yaratabilmektedirler. Dolayısı ile bu ameliyatlardan sonra karşımızda zaten çok yemek istemeyen, azıcık yiyince doyan kişiler olmaktadır ve rahat kilo kaybedebilmek adına bu iştahtaki azalma paha biçilmez önemdedir.
Şişmanlığı gidermede en etkili cerrahi yöntemler hangileridir?
Zamanımızda hem tüm dünyanın en çok tercih ettiği ve en yaygın olarak kullandığı iki bariatrik girişim vardır. Bunlar; “tüp mide” ve “mide by-pass’ı” ameliyatlarıdır. “Duodenal switch” ameliyatı da en çözümsüz olgularda bile etkili olabilen, ancak gerek teknik ve gerekse risk açısından mutlak surette ciddi cerrahi “ekspertiz” gerektiren son derece önemli bir üçüncü yöntemdir.
Hastalar kendisine cerrahi tedavi önerildiğinde nelere dikkat etmeli?
Morbid obezite söz konusu ise kişi mutlaka tedavi arayışına girmelidir. Öncelikle uygun diyet ve egzersiz programlarını mutlak surette denemeli, ancak başarılı olamıyorlar ise bu konuda cesaretli davranarak mutlaka ileri tedavi yöntemlerine başvurmalıdırlar. En önemli konu, ameliyatı yapacak ekibin tecrübeli olmasıdır. Ameliyat masasından tutun da, laparoskopik aletlerin bile “özel” ve obezlere uygun olarak üretildiği günümüzde bu “özel” hastaların en doğal hakkı “özel” ekiplerdir.
OKUYUCUDAN DOKTORA
Yaşım 42, kilom 130 ve boyum 1.70... Diyet, egzersiz gibi tüm yöntemleri denedim, çok ağır sporlar yaptım ama bir türlü kilolarımdan kurtulamıyorum.Ameliyat tedavisinden de korkuyorum. Bu kapalı cerrahi yöntemini de basından okumuştum bunda da risk var mı aydınlatırsanız çok sevinirim.Ayrıca doktorum ilerde şeker hastası adayı olduğumu söyledi.
Erkan H.
Öncelikle Erkan bey röportajımızda belirttiğimiz gibi vücut kitle indeksiniz 44.9’a denk geliyor ve maalesef morbid obeziteniz var ayrıca diabet riski de taşıyorsunuz. Bunun önlenmesi için mutlaka kilo vermeniz lazım ve tüm alternatifleri denemişsiniz. Bu durumda tek alternatifiniz cerrahi tedavi ve günümüzde kapalı yani laparaskopik cerrahi teknikleri çok gelişti ve açık cerrahi gibi riski de fazla yok. Size önerim tecrübeli ellerde laparaskopik bariatrik cerrahi olmanız ve korkmamanız ayrıca sonuç olarak diabetinizin de önüne geçileceği için vücut kitle indeksiniz ve yaşınız daha artmadan bir önce hekimlere güvenip ameliyat olmanız.
KISACA AHMET GÖKHAN TÜRKÇAPAR
1964 yılında doğdu. Eğitimine ilk olarak Kahramanmaraş’ta Atatürk İlkokulu’nda başladı. Antakya Merkez Ortaokulu, Ankara Kocatepe Mimar Kemal Lisesi’nin ardından Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden 1987 yılında mezun oldu. Uzmanlık eğitimini 1987-1992 yılları arasında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Genel Cerrahi Kliniği’nde tamamlayan Türkçapar, 1992’den itibaren aynı üniversitede uzman doktor kadrosunda çalıştı. Türkçapar, 1997’da doçent, 2003’te ise prof ünvanını aldı.
SİZ SORUN, UZMANLAR YANITLASIN
Önümüzdeki hafta kanser haftası olması sebebiyle hepimizin duyarlı olması gereken bir konu olan çocuk kanserlerini konuğumuz Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Onkolojisi Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bilgehan Yalçın ile konuşacağız. Henüz konuşamadığı için kendini ifade edemeyen, şikayetinin ne olduğunu bile söyleyemeyen çocuklarımızın bu hastalığa yakalandığını ancak biz büyükler anlayabiliriz. Oldukça zor bir alan olan çocuk hastalıkları, konu bir de kanser olunca daha komplike ve içinden çıkılamaz bir hale gelir. Bu nedenle konu kanser ve çocuk olunca, anne babalar daha bilinçli ve duyarlı olmalıdır. Çocuk kanserleri ile ilgili merak ettiklerinizi jineklinik@senolkalyoncu.com adresinden bana ulaştırabilirsiniz.
Paylaş