Paylaş
Kanserin yüzde 10’unun genetik olarak yüzde 90‘ının ise çevresel faktörlerden meydana geldiği düşünülüyor. Beslenme bu noktada büyük önem taşıyor. Akdeniz diyeti gerek kanser gelişimini önlemede gerekse kanser tanısı alan hastaların sonraki süreçlerinde oldukça fayda sağlıyor. Tıbbi Onkoloji Uzmanı ve Kanserde Güncel Tedavilere Erişim ve Geliştirme Derneği Başkanı Prof. Dr. Uğur Coşkun Akdeniz diyetinin faydalarını şöyle anlatıyor:
RAHATSIZLIKLARA KARŞI KORUYUCU
“Akdeniz diyeti UNESCO tarafından ‘Soyut Kültürel Miras’ olarak kabul edilmiştir. Kanser dahil tüm kronik hastalıklara karşı koruyucu olduğu yapılan çalışmalarla kanıtlanmış olan bu beslenme biçimini kanser tedavisi bitmiş bireyler ve sağlıklı kişiler yaşam tarzı haline getirmelidir. Yapılan bir çalışma, Akdeniz diyetinin genel kanser insidansında yüzde 61’lik bir düşüş göstermiştir. Akdeniz tipi beslenmenin genel olarak kanser insidansını azaltabileceğine dair ikna edici kanıtların yanı sıra, spesifik kanser türleri riski ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Akdeniz diyetinde kolorektal, meme, mide, karaciğer, baş ve boyun, safra kesesi ve safra yolu kanseri riskinde azalma olduğunu göstermiştir.
UZUN SÜRELİ TOKLUK SAĞLIYOR
Akdeniz diyetinin tek bir tanımı bulunmamakla birlikte, genel olarak olarak sebze, meyve, kepekli tahıllar, fasulye, kabuklu yemiş ve tohumlar ve zeytinyağına dayanan bir beslenme biçimidir. Akdeniz tipi beslenme biçimi günde 5 porsiyon sebze meyve alımını desteklemektedir. Tam tahıl ürünlerini bol bulunduran Akdeniz diyeti bu sayede uzun süreli tokluk ve kan şekeri regülasyonu sağlıyor ve kilo korunumuna da katkıda bulunmaktadır. Bulgur, yulaf, esmer pirinç, soya fasulyesi, keten tohumu, kuskus, esmer ekmek çeşitleri gibi tahıl ürünleri akdeniz diyetini benimsemiş bireylerin beslenme planında yer almalıdır. Yağ kaynağı olarak tereyağı ve hindistan cevizi yağı gibi doymuş yağlar yerine zeytinyağı, ceviz, badem, fındık ve avokado gibi omega-3 ve omega-6 dan zengin yağlar tercih edilmelidir. Kırmızı et haftada en fazla 1 gün, tavuk,hindi ve balık haftanın 2 günü tüketilmelidir. Süt, yoğurt, ayran, peynir gibi süt ve süt ürünlerinin yarım yağlı olanları tercih edilmelidir. Haftanın en az 1 günü fasulye, nohut, mercimek gibi kurubaklagiller tüketilmelidir.
BAĞIRSAK SAĞLIĞINI OLUMLU ETKİLİYOR
Bağırsak sistemimizde yaşayan mikroorganizmalardan oluşan bir grup mikrobiyota, bağırsak sağlığının yönetilmesine yardımcı olur. Herkesin kendi bağışıklık destekleyici fabrikası vardır ve bu fabrikayı beslemek için günlük fermente gıdalar ve probiyotik tüketmek şarttır. Son yıllarda bağırsaklar vücudun ikinci beyini olarak kabul edilmektedir. Bağırsaklar sağlıkılı olmadıkça tüketilen besinler vücutta yeterli olarak emilmemektedir. Bu nedenle pek çok vitamin-mineral eksikliği görülebilir. Özellikle bağışıklığı güçlü tutmak için sağlıklı bağırsak mikrobiyatası elzemdir. Akdeniz diyeti içerdiği süt ürünleri, kuru baklagiller ve tam tahıllı gıdalar sayesinde bağırsak mikrobiyatasını olumlu yönde etkilemektedir. Probiyotikli yoğurt, lahana turşusu, kefir ve sirke bazlı salataları gibi gıdaların probiyotik içeriği yüksektir. Her gün en az 2 porsiyon bu güçlü, probiyotik dolgulu gıdalardan birini beslenme programınıza dahil etmek uygun olacaktır. Bağırsak sağlığı yerinde olan onkoloji hastalarında hem immün sistem daha aktif çalışmakta hem de uygulanan tedavilerin yan etkileri daha kontrol edilebilir olmaktadır.”
Paylaş