Güneş en güzel Menekşe’de batar

Haberin Devamı

“İstanbul’da güneş en güzel Menekşe’de batar”. Böyle demişti büyük usta o zamanlar yakın oturduğumuz Basınköy, Florya tarafına birlikte giderken.
Yaşar Kemal’in ölümünden beri yazılanlara, yayınlara bakıyorum da ne çok insana dokunmuş. Sanki 70 milyonun hepsiyle sadece kitaplarıyla değil, şahsen de tanışıp arkadaş olmuş gibi.
Ben de Yaşar Kemal’i daha gazeteciliğimin ilk yıllarında şahsen tanışma şansını yakalamış olanlardan biriydim. 80’li yılların başında bütün gazeteler Babıali dediğimiz Cağaloğlu civarında olduğu için yakın semtlerde oturanlar aynı arabayla gider gelirdik. Gazetecilik yaşamımdaki ilk müdürümün iyi arkadaşı olduğu için denk düştüğünde Yaşar Kemal ,Can Aksın ve ben aynı araçla giderdik. Arada zorla bizi evine kahve içmeye davet ederdi .
Bence Yaşar Kemal’in uluslararası alanda tanınmasında çok büyük desteği olan rahmetli eşi Tilda hanımın da keyifli sohbetiyle, hem kahvelerimizi yudumlar hem de o zamanlar yabancı basında hakkında çıkan yazıları okur tartışırdık. Yanılmıyorsam Fransız Le Monde gazetesinde Nobel adaylığı üzerine hakkında çıkan bir yazıyı göstermişlerdi. Böyle önemli bir yazıyı haber yapmak için küpürü istediğimde “Gazetecilere ben bir şey vermem . Genellikle kaybederler. “ demişti. Sonra da “Ama sen geri getirirsin “ diyerek gönlümü almış ben de güzel bir haber yapmıştım.

Haberin Devamı

Hayatımı değiştirdi
Ama benim için en önemlisi mesleğe yönelik ön yargılarımı değiştirerek ufkumu genişletmesiydi. Bir gün ikimiz birlikte arabada yine evlerimize doğru giderken “Gazetecilikte önüne koyduğun hedef ne? “ diye sormuştu. Ben de askerliğimi yapmadığım için sadece gazetelerde iş bulabilmiş ve 12 Eylül darbesinin ağır koşullarında önünü göremeyen bir genç olarak “Nasıl bir hedefim olsun Yaşar abi. Bu işi yapıp yapmayacağımı bile bilmiyorum. Zaten benim bu çevrede fazla tanıdığım da olmadığı için yükselme şansım yok “ demiştim.
O zaman bana kızıp “Sadece babası, amcası gazeteci olanlar mı yükselir. Bana bak. Hasan Cemal’e bak. Bir dönem politik nedenlerle hiçbir gazetede işi bulamıyordu şimdi Cumhuriyet’in Genel Yayın Müdürü.” demişti.
Zaman içinde muhabirlikten, genel yayın müdürlüğüne mesleğin birçok kademesinde çalıştım. Gazetecilikteki her yeni dönüm noktamda , Yaşar abinin bir cümleyle mesleğe bakışımı nasıl değiştirdiği aklıma geldi.
Ne mutlu ona. Ardında sadece kitaplarını değil onu tanıyıp seven ırgattan, patrona toplumun her kesiminden on binler bıraktı. Gözün arkada kalmasın Yaşar abi. Güneş en güzel Menekşe’den battığı sürece , senin heybetli yapına yakışan adalet, demokrasi ve özgürlük için mücadele azmin milyonlar için örnek olacak . Ve bir gün dünya senin gibi iyi insanların olacak.

Yazarın Tüm Yazıları