Paylaş
Daha evvel yazmıştım. 8. sınıflarda dünyada en fazla ödev veren ilk beş ülkeden biriyiz. Daha da garip olan her yerde ödev arttıkça başarı da artıyor. Başka bir yazımda da gösterdiğim gibi bizde durum tam tersi. Türkiye’de çocuklara verilen ödev arttıkça başarı azalıyor. Bu garip durumun önemli bir sebebi var: Biz tekrara dayalı ödev verirken başkaları proje bazlı ödev veriyor. Peki nedir proje bazlı ödev?'
Şimdi elimde tam da bu soruya yanıt niteliğinde bir okur mektubu var. Sevgili Gülcan Köse hem Amerika’da hem de Türkiye’de okumuş ve iki sistemi de çok iyi bilen bir lise öğrencisi. Benim ödevler konusuna taktığımı duyunca yardıma koştu sağ olsun. Aşağıdaki mektubu okuyunca işte böyle ödev verilir dedim:
‘’Amerika’daki çoğu lise ve ilköğretim okullarında öğrencilerden araştırmaya yönelik istekler var. Bunların çoğu öğrencinin kendi vaktinde gerek gazeteden, gerek internetten gerek diğer kaynaklardan bulduğu ve okuldaki derse uyumlu olan bir haber olarak isteniyor. Öğrenciden beklenti, bulduğu haberin detaylı bir özetini çıkartmak ve bununla da kalmayıp konuyu analiz edip kendi düşüncelerini belirten bir yazıda bütünleştirmek. Amaç her derste ayrı ayrı öğrenciye araştırma yapma, bilgiye ulaşma, analiz-sentez yapma ve makale yazma yeteneğini kazandırmak.
Bu ödevin nasıl bir formatta istenildiği ve beklentinin genişliği, derse ve öğretmene göre değişebiliyor. Örneğin, biyoloji dersi icin bulunan bir haberde konu hakkında öğrencinin kendi düşünceleri değil de, bunun nasıl gelistirilebilcegi veya dünya için neden önemli olduğu gibi konulara değinilmesi isteniyor. Yurttaşlık Bilgisi ya da Sosyal Bilgiler derslerinde ise özetin yani sıra bu olayın devleti ve toplumu nasıl etkilediği veya etkileyebileceği ya da tarihte olan benzeri haberlerle bağlantı kurulması da beklenilebiliyor.
Bunların yani sıra, bulunan haberin veya makalenin, güvenilir ve bilindik bir haber kaynağından olması bekleniyor. Bunlar için önde giden iki büyük örnek, The New York Times ve The Washington Post. Fakat öğrenciler, fen dersleri için The Scientist gibi özel alanlara odaklanmış websiteleri de kullanmakta özgür.
Okulun ve öğretmenlerin, bu tur ödevlerde her şeyden önce en önem verdiği şey, ögrenciye özgü olması ve orijinallik. Eğer ödevin alıntı olduğunu veya aslen öğrenci tarafindan yazılmadığı anlaşılırsa, “plagiarism” veya “eser hırsızlığı” olarak geçen çok ciddi bir etik boyuta dönüşüyor. Bu etik olarak kabul edilemez ve lise öğrencilerinden ne kadar ciddi olduğunun farkında olmasının beklendiği bir davranış. Amerika’da bu şekilde lisesinden, hatta üniversitesinden atılan öğrenci sayısı çok fazla. Öğrenci, yazısında yaptığı alıntıların hepsini belirtmekle sorumlu ve orijinal yazara kredi vermek zorunda.
Bilim dersleri icin (fizik, kimya ve biyoloji gibi) bulunan makalelerin, o ay içinde okulda işlenen konuyla ilgili olması bekleniyor. Mesela bizim okulda ögrenci ayda 4 haber/makale bulmakla yükümlü ve ay sonunda bunları toplu olarak veriyor. İşlenen konularla ilgili haberin her zaman bulunması tesadüf gibi gelmiyordu, bu yüzden birkaç öğretmenle bu konu hakkında konuştum. Fakat hepsinin söylediği şey, okulların haber şirketleriyle hiçbir ilgisinin veya anlaşmasının olmadığı ve ne olursa olsun bilim dalında haberin her zaman bulunduğu idi. Ve haklıydı. Çünkü bu okulda okuyan bir öğrenci olarak, istenilen konular hakkında haber bulmakta şu ana kadar hic zorlanmadım diyebilirim.
Benim düşünceme göre bu sistemin Türkiye’de uygulanabilmesi için, ilk önce günlük hayatta gördüğümüz haberlerin konu genişliği açısından darlığını düzeltilmesi gerekir. Ülkemizde haber konuları: verdiğimiz şehitler, terörizm ve ünlü insanların hayatlarında ne yaptığı ile sınırlı. Bilim hakkında haberler sıklıkla çıkmıyor.
Bir de öğretmenlerin bu konuda istekli olması gerekiyor, buradaki sistem ya da müfredat öğretmene bunu yaptırmayı sağlıyor çünkü öğretmenler de ödev verebilmek icin gazetelerde ya da dergilerde çıkan bu haberleri yakından takip etmek zorunda. Örneğin geçen yıl sadece biyolojiyle ilgili 20'den fazla makale yazmıştık.’’
Sevgili Gülcan’a teşekkür ediyorum. Eminim bizim okullarda da benzer pek çok yaratıcı ödev veriliyor. Bu mektubu o ödevlerin artması için paylaştım. Türkiye eğer katma değeri yüksek ekonomiye geçecekse bunun yolu ülkenin her yurttaşının yaratıcılığını ortaya çıkartacak bir sistem kurmaktan geçiyor. Eğitimden iş hayatına her ortamda gelin önce tahayyül diyelim. Bireylere kendi yaratıcılıklarını ortaya koyacak eğitim ve fırsat sunalım. İnovasyona dayalı yeni ekonomide taklitle, ezberle yetiştirdiğimiz çocuklar ancak başkalarının marabası olur. Buna hakkımız yok.
Paylaş