Paylaş
Bu soruya yanıt veren oldukça kapsamlı bir OECD araştırması bizdeki yoğun gündem arasında kayboldu. Oysa ülkedeki sorunları çözecek yetişkinlere dair önemli bilgiler içeriyor bu çalışma.
The Survey of Adult Skills (Yetişkin Becerileri Araştırması), OECD yani Avrupa Ekonomik İşbirliği Örgütü tarafından yapılan bir çalışma. Araştırma kapsamında Türkiye’de 16-65 yaşlar arasındaki yurttaşları temsil eden 5277 yetişkinle yüzyüze görüşülmüş. OECD gibi ekonomi odaklı bir kuruluşun yetişkin becerilerini ölçmesi boşuna değil zira içinde bulunduğumuz ekonomide kalkınmanın anahtarı becerikli işgücüne sahip olmak. O nedenle bu çağda beceri demek, sofradaki ekmek demek!
Yetişkinlerin karnesi
Uzatmadan sonucu hemen söyleyeyim. Türkiye’deki yetişkinler ölçülen tüm alanlarda diğer ülkelerdeki akranlarının çok gerisinde. Okuduğunu anlamada Japonya ve Finlandiya gibi ülkeler zirvede; biz ise Şili ve Endonezya’yı aşarak sondan 3. sıradayız. Sayısal becerilerde de sondan 3. sıradayız. Bizim yetişkinlerin yarısı okuduğunu anlamada ve sayısal beceride en alt beceri seviyesinde. Yani Türkiye’deki yetişkinlerin yarısı ne okuduğunu tam olarak anlıyor ne de basit sayısal işlemlerin ötesine geçebiliyor.
Teknolojiyi kullanarak sorun çözmeyi beceremiyoruz!
Aynı şekilde teknolojiye dayalı problem çözme becerilerinde de durumumuz içler acısı. Zira bu beceri seti yetişkinlerin teknoloji kullanarak sorun çözme becerisini ölçüyor. Aşağıdaki tabloda da göreceğiniz gibi bu karnede maalesef en sonda yer alıyoruz. Bunun temel nedeni yetişkinlerin çoğunluğunun hiçbir bilgi işlem becersine sahip olmaması. Zaten yetişkinlerin %40’ı bilgisayar kullanmayı bilmediği için bu testi almamış bile. Yetişkin nüfusumuzun yalnızca %8’i üst beceri seviyesine sahip.
Türkiye’yi uçuracak becerikli azınlık nerede!
Bu tarz ülke bazlı karşılaştırmalarda genel ortalama kadar önemli olan bir diğer istatistik, üst beceri seviyelerinde yer alanların oranıdır. Zira toplumda herkesin çok becerikli olmasına gerek yok kalkınma için. O nedenle gelin bu 3 alanda üst beceri seviyesine sahip olan yetişkinlerin oranlarına bakalım. Zira eğer Türkiye’nin bu yüzyılda bir kalkınma iddiası var ise, o iddiayı bu küçük ama becerikli azınlık gerçekleştirecek.
İleri seviye beceriye sahip yetişkinler nereye gidiyor?
Verilere üst beceri seviyesi açısından tekrar baktığımızda maalesef karşımıza ortalamadan daha karamsar bir tablo çıkıyor. Karmaşık metinleri okuyup sentez yapabilen, yani üst okur-yazar becerisine sahip yetişinlerin oranı bizde %0.5 iken OECD ortalaması %10.6. Aynı şekilde ileri seviyede sayısal beceriye sahip yetişkinlerin oranı bizde %1.5 iken OECD ortalaması %11.2. İleri teknoloji kullanma becerilerine gelince burada da durum farklı değil. İleri seviyede bilgi işlem becerisine sahip yetişkinlerin oranı bizde %0.9 iken OECD ortalaması %5.4. Yani? Yani sentez yapabilen, karmaşık hesapların içinden çıkabilen ve ileri teknoloji kullanarak sorunlara çözüm getirebilen yetişkinlerin oranı devede kulak bile değil!
Biz neden bu kadar beceriksiziz?
Türkiye’nin yetişkin karnesinin bu kadar berbat olmasının pek çok nedeni var ama ben OECD verilerine dayanarak dört önemli noktanın altını çizmek istiyorum:
1. Eğitim seviyemiz çok düşük (25-34 yaşındakilerin yarısı lise bitirmemiş).
2. Kadınların eğitime katılımı çok düşük (OECD’de kadın-erkek beceri farkının en yüksek olduğu ülkeyiz).
3. OECD ülkelerinin aksine bizde beceri sahibi olmakla işgücüne katılım arasında bir bağ yok!
4. Aynı beceri seviyesine bağlı yetişkinler arası ücret farkının en yüksek olduğu ülke Türkiye.
Eğitimi dert etmeliyiz!
Ne yapmalı sorusunun yanıtı yukarıdaki dört trendi değiştirmekten geçiyor. Yani ortaokul terk sorununa el atmalı, kızları daha çok okula yollamalı, becerikli insanların iş bulmasının ve buldukları işlerde daha çok gelir sağlamasının önünü açmalıyız. Biliyorum bunlar derin meseleler ve gündem başka. Ama işte tam da bu nedenle belki de ilk başta eğitimi dert etmeliyiz.
Paylaş