Paylaş
Marmara Denizi’nin Türkiye ve dünyadaki konumunu önemini değerlendirebilir misiniz?
Marmara Denizi dünyada esasında eşi benzeri olmayan çok ayrıcalıklı bir deniz. Bunun ana sebebi de Marmara Denizi’nin diğer denizlere iki boğaz sistemi ile bağlanıyor olması. Tam kapalı bir deniz değil ama tam açık deniz olarak da bunu adlandıramıyoruz. Tam manasıyla bir iç deniz. Türkiye dışında başka bir ülkenin buraya sınırı yok. Marmara ekosistemi, Akdeniz’den giren ve oksijenli suyla besleniyor. Bunun dışında Marmara Denizi’ne giren oksijen seviyesi yüksek bir su bulunmuyor. Karadeniz’den giren suyun zaten kirlilik yükü yüksek. Dolayısıyla Akdeniz dışında çok nefes alabileceği bir dışarıya bağlantısı yok ve etrafında da 25 milyondan fazla insanın yaşadığı bir deniz. Türkiye endüstrisinin yaklaşık üçte biri Marmara Denizi’nin etrafına konuşlanmış durumda. Burada endüstri, balıkçılık, tarım, turizm ve denizcilik gibi birçok sektör var. Şehirleşme çok yüksek seviyelerde ve bunun Marmara Denizi’nin üzerinde ciddi baskıları var. Marmara Denizi ekolojik anlamda bir geçiş denizi yani Karadeniz’le Akdeniz’i birbirine bağladığı için iki denizin de ekolojisinden etkileniyor. İki denizin ekolojisini yansıtıyor. Karadeniz’in düşen oksijenli sularında yaşayan türleri yansıtırken, diğer tarafta bambaşka özelliklere sahip Akdeniz’in ekolojisini de içinde barındıran bir deniz. Biz biliminsanları için de tam bir yaşayan laboratuvar diyebiliriz. Yani bugüne kadar gördüğümüz her türlü insan baskısı da bu deniz üzerinde mevcut. Bu açıdan da Marmara Denizi’ni ayrıcalıklı bir deniz olarak görüyoruz.
KİRLİLİK AZALTILMALI
Müsilajın son durumu ile ilgili bilgilendirme alabilir miyiz? Müsilaj bitti mi? Etkileri nasıl devam ediyor? Tamamen ortadan kaldırmak için neler yapılmalı ya da tamamen ortadan kaldırmak mümkün mü?
Şimdi öncelikle müsilajı tamamen ortadan kaldırmak mümkün. Ama Marmara Denizi’ndeki ana sorun sadece müsilaj değil, müsilaj bir sonuç. Bunu önemle belirtmemiz gerekiyor. Müsilaj Marmara Denizi üzerindeki baskıların bir sonucu. Bu baskılar neye sebebiyet veriyor? Her şeyden önce kirlilik baskısı, iklim baskısı, kontrolsüz ve ekosisteme dayanmayan avcılık Marmara Denizi’nin ekolojisini baştan sonra değiştirmiş durumda ve Marmara Denizi özellikle kirlilik baskısıyla 20-25 metrenin altında canlı hayatını tehdit edebilecek seviyede düşük oksijenli bir denize dönüşmüş durumda. Bütün bunların sonucu olarak müsilaj ortaya çıkıyor. Müsilaj bugün yok ama müsilaja sebebiyet verecek etkenler Marmara Denizi’nde halen mevcut. Bizim dikkat etmemiz gereken konu bu etkenlerin durumu. Nedir bunlar? Oksijen azlığı, oksijen azlığının sebepleri ne? Azot ve fosfor yüklerinin çok yüksek seviyelerde olması, bunları gözlemlememiz gerekiyor. Bunlarda da ciddi bir düşüş Marmara Denizi’nde şu anda bulunmuyor. Bunun etkileri de bütün ekosistemi etkiliyor. Ekosistemdeki canları birbirine bağlayan zincir kırılmış durumda. Belki Marmara’nın karbon tutma kapasitesi azalmış durumda. Denizin bize sağladığı servislerden gıda tedariği azalmış durumda. Tabi bu oksijensizlik bütün balık türlerini de etkiliyor. Bir de bunun üstüne ekosisteme dayalı olmayan balıkçılık faaliyetleri geliyor. Yani bunu ortadan kaldırmak için her şeyden önce giren kirliliğin azaltılması lazım. Bununla ilgili araştırmalar gerçekleştirdiğimiz DEKOSİM (Deniz Ekosistem ve İklim Araştırmaları Merkezi) ve T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile beraber yürüttüğümüz MARMOD projemiz var. Bu proje kapsamında Marmara’ya giren kirlilik yüklerini hesaplıyoruz. Bu yükler havza kaynaklı ya da şehir kaynaklı olabiliyor. Nereden ne kadar yük geliyor, bunları ne kadar azaltırsak Marmara istediğimiz sağlıklı ekosisteme ne kadar sürede ulaşır diye bakıyoruz. Ekosisteme dayalı balıkçılığı benimsemek de ilk başta almamız gereken önlemlerden. İklimin de bir baskısı var. Bunu da söylemek gerekiyor ama kısa vadede bununla ilgili çok bir şey yapamıyoruz.
DEĞİŞİM OLUYOR
Denizlerde kirliliğe dair ölçüm yapmak neden önemlidir?
Denizlerde kirliliğe dair ölçüm yapmadan deniz üzerindeki baskının seviyesini anlamak mümkün olmuyor. Şimdi karadan bazı girdiler var. Bu girdiler nedir? Bir havzadan, nehirlerden giren girdiler endüstriyel ya da tarım kökenli. Diğer taraftan şehir atıkları. Bu kirlilik baskısının deniz üzerindeki etkisini anlamanın tek yolu denizde kirliliğe dair ölçüm yapmaktır. Diğer taraftan kirliliğe dair ölçüm yapmanın yine şöyle önemli bir yönü var: Denizin bunu bertaraf etme kapasitesi ya da denizin taşıma kapasitesi dediğimiz kapasiteyi anlamak. İşte az önce belirttim... Boğazlardan belli bir değişim oluyor. Bu suyun bir kısmı Karadeniz’e çıkıyor, bir kısmı Akdeniz’e çıkıyor ama bu değişim Marmara Denizi’nin taşıma kapasitesini ne kadar etkiliyor? Bunu da bilmenin tek yolu denizde yapılan ölçümler.
Deniz Kâşifi ya da yurtdışında bilinen adıyla glider nedir? Diğer denizaltı cihazlarından farkını açıklar mısınız?
Deniz Kâşifi her şeyden önce otonom yani insansız bir cihaz, örnek vermek gerekirse: Biz denizde ölçüm yaparken gemiyle gidiyoruz ve bazı cihazları belli noktalarda denize indirip denizin sıcaklığı, tuzluluğu, denizdeki kirlilik oranını gösteren azot, fosfor gibi kimyasal parametrelerle ilgili ölçümler alıyoruz. Denizin ekolojisini anlamak üzere bazı ölçümler yapıyoruz ama bunun için gemimizin orada olması gerekiyor. Ya da geminin arkasından çektiğimiz cihazlar var ya da sabit bir noktada ölçüm alan cihazlar var. Glider bunlardan farklı olarak insansız çalışıyor. Bu ölçümlerin tamamını olmasa bile ciddi bir kısmını yine bahsettiğim sıcaklık, tuzluluğa ek olarak oksijen ya da ekolojik durumu gösteren klorofil ve örneğin müsilajın bir göstergesi olan bulanıklık gibi ölçümleri yapabiliyor ve bunları sizin verdiğiniz rotalarda kendisi gidip bu ölçümleri alabiliyor. Tabii ki bunun bir pilotajı var. Biz bunu yönetiyoruz. Tamamen kendi başına otonom değil ama insansız olması, bir geminin sürekli orada bulunmasına ihtiyaç olmaması çok önemli avantajlar. Gemi ile yapılan ölçümlerin ve sabit yapılan ölçümlerin bir tamamlayıcısı esnasında onların yerine geçmiyor ama onları tamamlıyor. Böylece gliderla Türk denizlerindeki bir boşluğu kısmen de olsa bugün tamamlama imkanına ulaşmış görünüyoruz.
Prof. Dr. Barış Salihoğlu
ÖLÇÜMLERDE ORTAYA ÇIKACAK
Türkiye’de ilk kez kullanılacak olan Deniz Kâşifi deniz bilimi çalışmalarında hangi alanlarda nasıl katkı sağlayacak, müsilaj özelinde sağlayacağı katkılardan bahseder misiniz?
Müsilaj denize giren kirlilikten fazla etkileniyor dedik ama bunun ötesinde müsilajı tetikleyen faktörlerle ilgili yeterince bilgiye sahip değiliz. Evet, aşırı kirlilik, iklim baskısı, balıkçılık baskısı gibi faktörlerin olduğunu biliyoruz. Bunlar bir etken ama bunu ne tetikliyor ve belli dönemlerde oluyor ama diğer dönemlerde olmuyor, bunu bilmiyoruz. Yalnız şöyle hipotezlerimiz var: Denizin fiziksel özelliklerinin etkilemiş olabileceğini bugün düşünüyoruz. Hatta Nature Dergisi’ne bir yayın hazırlığımız var. Buradaki hipotezlerimizden biri iki boğaz sistemi arasındaki değişkenliğin belli dönemlerde azalmış olması. Ama bunu uydu gözlemiyle ya da aralıklı deniz seferleriyle anlayabilmek çok mümkün değil. Ancak sabit sistemlerde bunun tamamlayıcısı olan glider gibi bir sistemle denizde sürekli ve yüksek çözünürlüklü ölçümler yapabileceğiz. Örneğin denizin alt tabakası ile üst tabakası arasındaki değişimi nasıl anlayabileceğimize dair bize bazı yorum yapma kapasitesi verecek. Denizdeki kirliliği daha net buradan ölçüp anlayabileceğiz. Bugüne kadar denizlerimizde kullanılmamış otonom bir azot ölçüm cihazı var bu gliderin üstünde. Denizlerimizde şimdiye kadar kullanılmadı. Biz bunlara ancak laboratuvar koşullarında bakabiliyorduk. Şimdi ise sürekli ölçümlerde buna bakabileceğiz. Bunu tetikleyen faktörlerin, müsilajı tetikleyen faktörlerin ortaya daha net konulmasıyla, buna karşı alacağımız önlemler de daha etkili olacaktır.
23 ARALIK CUMA: PROF. DR. BARIŞ SALİHOĞLU ANLATIYOR... DENİZLER İÇİN YOL HARİTASI NE? DENİZ KÂŞİFİ NASIL BİR ETKİ YARATIR?
Paylaş