FETTULLAHÇI Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz’daki darbe girişiminin ardından hükümetin, sivil toplum kuruluşlarının yanı sıra özel şirketlerin de ekonomiyi canlandırma çabaları sürüyor. Sıfırdan yola çıkıp 7 yılda uluslararası bir gayrimenkul şirketi yaratan Nef İcra Kurulu Başkanı Erden Timur girişimcilere destek için yeni bir projeyi devreye soktukları açıkladı. Buna göre Nef Vakfı başlangıç değeri 3 milyon lira olan bir fon ile girişimcilere 100 bin-500 bin TL arasında katkı sağlayacak. Yatırım yapılacak şirketlerden elde edilecek gelir de yine Vakıf bünyesine aktarılarak yeni şirketlere destek için kullanılacak.
İSTİHDAM DESTEĞİ
Erdem Timur, “Ülke kalkınması için bir ekonomik Kurtuluş Savaşı vermemiz gerek. Bu millet, gelecek ve demokrasi için canını verdi. Şirketler olarak bu milli bilinçle hareket etmemiz şart. Bunun için şirket kârlarını değil, toplumsal amacı önceliğe almalıyız” diye konuştu. Timur, “Nasıl ki tankın önüne bir kişi yerine bin kişi giderse her şey oluyor. Bizim de amacımız böyle bir ekonomik kalkınmanın çerçevesini yazmak. Şirketler olarak bir araya gelelim ve hep birlikte istihdam azaltmayacağımızı açıklayalım. Halkımız ülkemiz için canını verdi, bizimde işadamları olarak bir şeyler yapmamız lazım” dedi.
KALKINMA İÇİN 4 KARAR
O gece bizzat darbecilerin silahıyla burun buruna gelen bir gazeteci olarak söylüyorum. Silahların gölgesinde yaşamak zorunda kalacağımız karanlık bir dönemden kurtulduk.
Eğer o kalkışma başarılı olsaydı, bugün ne yatırımdan bahsedebiliyorduk, ne serbest piyasadan, ne Avrupa Birliği’nden ne de ticaretten. Türkiye demokrasi sınavından büyük bir başarıyla çıktı. Bu yüzden kısa vadede sorunlar yaşasak da ekonomi açısından önümüzdeki dönem yaraların sarılması için umut vaat ediyor.
Darbe girişimi atlatıldı peki bugünlerde ‘piyasalar niye bu kadar istikrarsız, dolar ve faiz yükseliyor, borsa düşüyor’ diyebilirsiniz. Piyasalar karışık. Bunu da son derece normal karşılamak gerekiyor. Çünkü ortalık biraz toz duman. Görevden almalar, istifalar, idam söylentileri dolu dizgin sürüyor. Belirsizliğin böylesine had safhada olduğu dönemlerde piyasalarda işlem hacmi düşer. Büyük yatırımcıların önünü görememesi risk algısını arttırır. Alıcı ve satıcı oldukça sığ bir piyasada karşı karşıya gelir. Böyle bir tabloda oluşan fiyatlar da sağlıksızdır. Adına ister küçük yatırımcı, ister vatandaş deyin, piyasa profesyoneli olmayan kişiler verdikleri aceleci kararlarla daima zarar ederler.
Oysa yapılacak en doğru hareket beklemektir. Piyasa profesyonellerinin bile önünü göremediği bu tür dönemlerde, sizin bir tahminde bulunup yatırımlarınızı doğru yönlendirmeniz şansa kalır.
Hürriyet Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek ile kapalı olan TEM otoyolunda yürüyor, aynı zamanda aramızda konuşuyoruz. Bu işin arkasında kim ya da kimlerin olabileceğini tartışıyoruz. Ne olduğunu anlamaya çalışıp Hürriyet’i tekrar hazırlamak için gazete binasında toplanan ekibe katılacağız. Otostop ile durduğumuz araçtaki gençler darbecilere karşı destek için havalimanına gidiyor. Aracı kullanan, toplanan halka bağırıyor: Direnin. Bir kavşakta iniyoruz, şanslıyız taksi var, arka yollardan gazeteye ulaşıyoruz. Yaklaşık 3 saatlik bir mesainin ardından tam da yeniden hazırladığımız Hürriyet’i bitirmeye hazırlanıyoruz ki bir helikopterin sağır edici sesi yankılanıyor. İki üç dakika geçiyor, “CNN Türk’e girdiler” bağrışmalarını duyuyoruz. Sonrasında da giriş katındaki güvenlik görevlisi arkadaşlarımızla askerin karşı karşıya gelişi ve ‘herkes elini kaldırsın, toplanın’ haykırışları. Cuma gece yarısını çoktan geçtiği bir saatte Hürriyet binasında askerlerin silahıyla burun buruna geldiğimizde iki kişiyi düşünüyorum; kızımı ve oğlumu...1980 darbesi olduğunda tam da oğlumun yaşındaydım ben. Siyah-beyaz ekranda hayal meyal hatırlıyorum apoletli bildirileri, konseyli haberleri, paşalı seçimleri...
TEK YOL EĞİTİM
Bu ülkeden darbeleri, kalkışmaları görmeyen bir nesil gelip geçmeyecek anlaşılan. ‘Ülkeyi kurtarıyoruz’ gerekçesini kendine siper edip, eline aldığı silahın gücüyle kendi insanına kendi çıkarı için zulm edenler ne zaman tükenecek? Darbelerin bir ülkenin insanını nasıl kemirdiğini, değerlerini tahrip ettiğini beyinlere kazımamız şart. Bunun tek bir yolu var. Eğitimi ‘şucu-bucu’lardan kurtarıp demokrasimizi daha da kuvvetlendirmek.Bakın dün geceki silahlı girişim başarılı olsaydı bizi ekonomi cephesinde nasıl bir gelecek bekliyordu...Serbest piyasa ekonomisine zorunlu bir mola verecektik. Tıpkı 1980 ve daha önceki darbelerde olduğu gibi paramızın değeri düşecek alım gücümüz azalacaktı. Ekonomiyi düzenleyen kurumlarda büyük değişiklikler yaşanacak kurallar keyfe keder belirlenecekti. Demokrasiye verilecek mola nedeniyle alınacak kararları sorgulamak da mümkün olmayacaktı. Türkiye’nin notu düşürülecek, yatırım yapılabilir ülke olmaktan hızla çıkacaktı. Ülkeye para girişi hayal haline geleceği gibi Türkiye’den sermaye kaçışı da kaçınılmaz olacaktı. Darbeler sadece hak ve özgürlükleri yok etmedi, halkın alım gücünü de ezdi geçti, gelir dağılımını bozdu. Bu kez de aynısını yaşayacak, kaçınılmaz bir biçimde geri gidecektik.
ETKİLER OLUR AMA...
Peki, bu kalkışmanın püskürtülmesi Türk ekonomisini hiç mi etkilemeyecek? Kısmen de olsa etkiler görebiliriz. Örneğin Türkiye’ye son dönemde gelen yaklaşık 7 milyar doların bir bölümü ‘Türkiye darbeye kalkışılan bir ülke” gerekçesiyle gidebilir. Bu özellikle kurlar üzerinde baskı yaratabilir. Normalleşme açıklamaları ise etkileri sınırlayacaktır. Ama artık bu işin tamamen rafa kalkması gerekiyor.Daha güçlü bir ekonomi için, kalkınma için... Darbelerin tarih olması için... Daha da güçlü bir demokrasi... Zaman kaybetmeden....
Kazançları nereden geliyor, nasıl sıçradılar ya da tam tersi... Erimelerin sebebi ne, listede neden alt sıralara düştüler.
Bu yıl ismini açıklayanlardan çok ismini açıklamayanların peşindeyiz. Öncelikle belirtelim... Kişinin devlete ne kadar vergi verdiğini açıklamaması kanunla tanınmış bir hak. Ancak bir ülkede şampiyon olarak açıklanan 100 kişinin 51’i ismini gizlemeye başladıysa bu tablonun nedenlerini analiz etmekte fayda var.
Öyle ya... “Vergilendirilmiş kazanç kutsaldır” diyorsak vergi listesinde yer almak da aslında onur verici bir durum. Ancak vergi şampiyonları listesinde yer alan ilk 100 kişinin bu onuru kamuoyu ile paylaşmama durumu son yıllarda giderek yükselen bir trende dönüşmüş durumda.
İSTANBUL - İzmir arası ulaşım süresini 5.5 saat kısaltarak 9 saatten 3.5 saate indirecek Gebze Orhangazi-İzmir Otoyolu Projesi’nin en önemli bölümünü oluşturan Osmangazi Köprüsü’nün bayramda açılması planlanıyor. Köprü sayesinde İzmit Körfezi 4 dakikada geçilebilecek. İşte bu durum İstanbul Deniz Otobüsleri’ni (İDO) harekete geçirdi. İDO, Eskihisar-Topçular arasında yıllardır hizmet veren feribotlara ilginin düşmemesi için yeni bir planı devreye
sokuyor. İzmir yolunda yolcuların yemek için mutlaka mola verdiğini belirten İDO ortaklarından Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Akın, “İşte biz de bu ihtiyacı göz önüne alıp yolcuların bu yemek molasını feribotlarda değerlendirmesi için çalışmalarımızı hızlandırdık. 30 Haziran 2016’dan itibaren kamyon, otobüs ve binek araç şoförlerine ücretsiz sıcak yemek servisi vereceğiz” dedi.
OYUN ALANI YAPILIYOR
Açılacak köprüye rağmen Eskihisar-Topçular arasındaki feribotların önemli bir alternatif oluşturmaya devam edeceğine dikkat çeken Hamdi Akın, “En önemlisi fiyat avantajı sunuyoruz. Feribotlarımızın bu araçlar için uzun yolda bir ‘mola merkezi’ olmasını planlıyoruz. Bu vesile ile uzun yol seferi yapan her türlü aracın artık yollarda vakit kaybetmesine gerek kalmayacak. Servis alanlarında durmak yerine, feribotta yemek dahil tüm ihtiyaçlarını giderebilecekleri bir planlama yapıyoruz” dedi. Feribotta yolculuk yapan çocuklar için oyun alanları da yaratmaya başlandıklarını belirten Hamdi Akın amaçlarının, Eskihisar- Topçular arasındaki 30 dakika süren yolculuk sırasında arabalarında sıkılan aile ve çocuklara her şey dahil alternatifler sunmak olduğunu söyledi. İDO’nun hatta olan ilgiyi bu uygulamalarla canlı tutmaya çalışırken önümüzdeki dönemde indirime gidebileceği de ifade ediliyor.
Pladis Bölge CEO’su Mehmet Tütüncü, “Ülker ve McVitie’s kendi kategorilerinde lider iki marka. Godiva’nın marka lisans anlaşmasıyla üreteceğimiz ürünler de önümüzdeki dönemde market raflarında yerini alacak. Böylece, her lokasyonda, herkes için ve her fiyat aralığında ürünü tüketicimizle buluşturmuş olacağız” dedi.
İKİ dünya devi Godiva ve United Biscuits’i bünyesine katan Yıldız Holding’te (Ülker Grubu) değişim rüzgarları esmeye devam ediyor. 5.2 milyar dolar ciroya sahip “Pladis” adında İngiltere merkezli bir şirket kuran ve atıştırmalık marklarını bu yapı altında toparlayan Yıldız Holding önümüzdeki günlerde bir önemli hamleye daha imza atacak. Dünyanın en eski çikolata markalarından Godiva’da bağımsız mağazalarla lüks konseptiyle satış stratejisi izleniyordu. Yıldız Holding önümüzdeki günlerde marka lisanslama anlaşmalarıyla birlikte Godiva ürünlerini market raflarına çıkararak daha geniş bir kitlenin ulaşabileceği sahaya sürecek.
GENİŞ KİTLELERE ULAŞACAK
pladis’in üç önemli bölgesinden biri olan Türkiye, Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Orta Asya (TR, MENA & CA) CEO’su Mehmet Tütüncü, “Pladis yapılanması ile ürün portföyünü tamamladık. Üç markamız da birbirini çok iyi tamamlıyor. Ülker ve McVitie’s kendi kategorilerinde lider iki marka. Godiva’nın marka lisans anlaşmasıyla üreteceğimiz ürünler de önümüzdeki dönemde market raflarında yerini alacak. Böylece, her lokasyonda, herkes için ve her fiyat aralığında ürünü tüketicimizle buluşturmuş olacağız. Ülker, McVitie’s ve Godiva el ele vererek Pladis’i lider yapacak” dedi. Godiva’nın pladis içindeki yapılanmasının Ülker ve McVitie’s’ten farklı olduğunu anlatan Tütüncü, “Godiva’nın mağazacılık ve perakende kısmı Pladis yapılanması içinde yer almıyor. Çünkü bu işin dinamikleri çok farklı. Pladis, Godiva’nın marka lisans anlaşması ile ürettiği farklı formatlardaki premium ürünleri pazarda tüketicisine daha yaygın olarak ulaştıracak. Önümüzdeki dönemde tüketici talebinin oluşacağını düşündüğümüz noktalarda Godiva markalı ürünleri müşterilerimizin beğenisine sunacağız” şeklinde konuştu.
YAPI Kredi Bankası’nın yüzde 40.9’luk ortağı olan İtalya’nın önde gelen bankası UniCredit’in Orta ve Doğu Avrupa Bölüm Başkanı Carlo Vivaldi, Türkiye’nin dahil olduğu bölgedeki 12 ülkeden kârlarının yüzde 25’ini sağladıklarını açıkladı. Yapı Kredi’nin davetlisi olarak gittiğimiz Milano’da, UniCredit Genel Merkezi’nde gazetecileri ağırlayan Carlo Vivaldi, Yapı Kredi Bankası CEO’su Faik Açıkalın ile birlikte bir basın toplantısı düzenledi. 2015 yılına kadar Türkiye’de Yapı Kredi Bankası’nda Başkan Vekilliği görevi yapan daha sonra UniCredit Doğu ve Orta Avrupa Bölgesi Bölüm Başkanı olan Vivaldi, 2018 yılına kadar UniCredit’in toplam sermaye payı içinde, Türkiye’nin dahil olduğu bölgenin payını yüzde 27’den yüzde 33’e çıkartacaklarını söyledi.
YÖNETİMDE KONUŞULMADI
Son dönemde UniCredit’in sermaye ihtiyacı nedeniyle elinde bulundurduğu Yapı Kredi Bankası hisselerini satacağına ilişkin spekülasyonlar yapılıyor. Bu bağlamda, “Türkiye’den çıkacak mısınız?” sorusuna cevap veren Vivaldi, sermaye artışı için zamana yayılan, farklı opsiyonlar içeren çözümleri olduğunu ve 2002’den bu yana Koç Grubu ile Yapı Kredi’de yürüttükleri ortaklıktan memnun olduklarını belirtti. Konunun yönetim kuruluna gelmediğini vurgulayan Vivaldi, “Yönetim kurulunda konuşmadığımız bir konuya ilişkin yorum yapmam doğru değil” dedi.
ŞİMDİ HASAT ZAMANI
SON dönemde yapılan yatırımlar sayesinde enerjideki arz sorunu hızla Türkiye’nin gündeminden çıktı.
Fakat özellikle yerli yatırımların birbiri ardına hayata geçmesiyle enerjiye bağlı başka sorunlar belirmeye başladı.
Arzın tüketimin üstüne çıkmasıyla hızla gerileyen fiyatlar özellikle enerji sektörüne yatırım yapan şirketleri ve onlara finansman sağlayan bankaları zorlamaya başladı.
İşte tam da bu aşamada Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Berat Albayrak İstanbul Beylerbeyi Sarayı’nda kritik bir toplantı yapıp önceki gün banka genel müdürleriyle öğle yemeğinde buluştu.